Filistin’e G?NE? do?muyor M. Nihat Malkoç Sayı:
59 - Ocak / Mart 2008
Uzun senelerden beri bir büyük dram yaşanıyor Filistin topraklarında. Dünyanın sözde medenî, hakikatte deni milletleri bu trajediyi sadece seyrediyor. İşgalci Siyonistler azgınlıkta ve kızgınlıkta sınır tanımıyorlar. Bu topraklardaki insanlar açlığa ve susuzluğa mahkûm ediliyor. Hastalar için ne doktor, ne de ilaç var. Filistin'e uygulanan her türlü ambargo, hayatı yaşanmaz kılıyor. Aş ve ilâç bulamayanlar ölümün kollarında buluyorlar kendilerini.
Siyonistler taş taş üstünde bırakmıyorlar. İsrailliler kadar Müslüman öldürmeye hevesli bir başka millet görmek mümkün değildir herhalde. Bu ne kindir, bu ne insafsızlıktır anlamak zor… Sen kalk Müslümanların topraklarını topyekûn işgal et, sonra barıştan söz et… Bu insanlık dışı tavır sürekli tekrarlanıyor Filistin topraklarında. Aslında Filistin topraklarında yaşayan İsrailliler de huzurlu değildir. Çünkü hiçbirinin güvenliği yoktur; ölümle yüz yüzedirler. Korku, hayatlarına egemendir. İsrail'de ve Filistin'de insana ölüm kadar yakın hiçbir şey yoktur. Ölüm sağdan, soldan, üstten, alttan, her yerden ama her yerden gelebilir.
İsrail işgal devleti uzun yıllardan beri kanla besleniyor. Araba nasıl petrolle hareket ediyorsa İsrailliler de kanla ve kandan aldıkları sözde güçle hareket ediyorlar. İsrailliler öldürmeden, Müslüman kanı akıtmadan ayakta kalamayacaklarına inanıyorlar. Onlar bu mantıkla hareket ettikçe Filistin'de barış ve sükûnet olmayacaktır. İsrail daima Filistin'in uzlaşmaz tutumundan yakınıyor. Bu neyin uzlaşması anlamak mümkün değildir. Sen gel benim topraklarımı işgal et, sonra da benimle uzlaşma zemini ara… Sen evvelâ işgal ettiğin topraklardan çık hele, ondan sonra oturup konuşalım, uzlaşma ve barış zemini arayalım.
Filistinliler yıllardan beri topraklarını yiğitçe savunuyorlar. Modern silâhlara taşla ve sapanla karşılık veriyorlar. Neticede maddî savaşı kaybetseler de manevî cephede hep onlar kazanıyorlar. Filistin bu ucuz ve miadı dolmuş tehditlere pabuç bırakacak değil ya… Sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerdir. Yahya Musa adlı Filistinli milletvekilinin şu sözleri bunun delilidir: “İşgalcinin elinden bir şey gelseydi onu yapar ve tehdide ihtiyaç duymazdı. Biz 58 yıldan beridir İsrail denen Holokost'un kalbinde yaşıyor, onun ateşiyle kavruluyoruz. Bütün bu tehditler artık kulağımızın iyice alıştığı, hiçbir değeri olmayan, bize etki etmeyen ve önemsemediğimiz tehditlerdir… Bizim hepimiz için Allah yolunda ölmek en büyük arzudur. Bu yolda şehit olan büyüklerimizden daha kıymetli değiliz.”
Aslında İsrail'in en büyük karın ağrısı Hamas'ın iktidarını içine sindirememesidir. Yasal yoldan, seçimle işbaşına gelen Hamas'ı muhatap kabul etmek istemiyorlar. Bu hükümetin yıpranması için planlar yapıyorlar. Kısa zamanda iktidardan uzaklaşmaları için çalışıyorlar. İsrail işgal devletinin Gazze ve Batı Yaka'da gerçekleştirdiği tüm saldırıların ve tutuklamaların altında bu sindirim bozukluğu yatıyor. Siyonistlerin çirkefliklerinin sonu gelmez; biri biter, öbürü başlar. Yahudi mantığı bıktırma taktiği üzerine kuruludur.
Yahudilerin gözleri körelmiş, kulakları ve vicdanları sağırlaşmıştır. İnsan oluşlarına dair basit bir suretten başka delilleri yoktur. Toprak bile onları üzerinde taşımaktan muzdariptir. Mahşer meydanında, vücutlarından akan terlerinde boğuluncaya kadar da akılları başlarına gelmeyecektir. Onlar daima insanlığın baş belâsı olacaklardır. Allah onların şerlerinden Müslümanları muhafaza eylesin; barışı ve dostluğu kalplerine soksun.
Savaşlarda normal şartlar altında çocuklar ve kadınlar hedef dışında tutulur. Asker askerle savaşır. Fakat İsrailliler nedense böyle yapmıyorlar. Özellikle kadınları ve körpe çocukları öldürmekten büyük zevk alıyorlar. Parklarda oynayan çocukların üzerine füze atan İsraillilerin 'Yanlışlıkla vurduk, hedef saptı' demeleri hiç de inandırıcı değildir. Babasının arkasına sığınan çocuğu hunharca öldürmeleri de hedef sapmayla açıklanabilir mi acaba? Böyle yapmakla Filistinlilerin kökünü kurutacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Zira her Müslüman bir Filistinlidir. Filistin'de yaşanan savaş sadece basit bir toprak savaşı değildir. Hilâlle salibin savaşıdır aslında. İsrail bu bölgede Müslümanlarda huzur bırakmayacak.
|