Ahyr zamanyn DOYMAK BYLMEYEN insanlary Ziya Paşa Akyürek Sayı:
59 - Ocak / Mart 2008
Okumak üzerine söylenenler içimizde yeni heyecanlar uyandırır hep. Hepimiz aslında bol okumak isteriz. Okumadan söz edilince hayalimizdeki “biz” zihnimizde canlanır. Kâinatı okumak, zamanı okumak da okumanın onlarca türündendir.
Zamanı okumak ise tüm okumaların üzerinde bir kuşatıcılığa sahiptir. Mekânı anlamak, kendi içini dinlemek, bilme yolunda bir adım atabilirim demek, istenmesi gerekeni hakkıyla istemek bu şümullü okumanın alt kümeleridir.
Ahir zaman denince de durup düşünmek gerekir. Nedir bu dillerde sürekli dillendirilen, nedir bu güzel işine bin yankı aksedilen, mütedahil dairelerin en küçük dairesine (en büyük mesele halledilen en küçük dairesine) yakin addedilen?
Zor bir zaman da dense hata olmaz, kutlu bir zaman da dense yanlış söylenmiş olmaz zannımca. En güzel asır asırların yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Fahr-i Kâinat'ın (sav) asrı ise, sonraki en güzel zamanlar da ondan sonraki sıralamayla devam edenler ise demek zamanın sonu denilen bu Ahirzaman bu yönüyle garip, ama gariplere müjdeler olsun hakkaniyetiyle müthiş bir kurbiyete sahiptir. Üzerinde durulması gereken en önemli meselelerden birisi neden bu asra bu kadar büyük bir mükâfat yüklenmiş ve neden bu asırda din-i mübin-i İslamı yüceltmeye çalışanlara kardeşim denmiş ve neden o kardeş olunan Gül-i Rana (sav)'in bir yaptığını yapmaya yüz adet şehit sevabı verilmiş. Birer nasihatçi hükmünde verilen bahşiş diye de söylense veya ulûfe diye anlatılsa (bilmem ki hata olur mu) yerinde olacak bu teşvikler zamanın zor bir zaman olduğunu anlatıyor.
Zor işlerde her zaman tutunulacak dalların fazlalığı ayrı bir öneme sahiptir. Zamanın hükmü gereği başa gelecekler vardır. Yılmamanın, yorulmamanın; dayanmak var, darılmak yok demenin ve hedefe alabildiğine çalımla yürümenin kalbin tatminkâr-ı sevda ile olmasına bağlıdır aşk-ı şevk içinde.
Musa'nın dilinden düşünce Nur-u Rahman ile hemhal olma arzusu kendisine iman ile ilgili şüphesi sorulunca yolumuza ışık olacak bir söz söylendi Musa (as) tarafından: Ya Rab! Senden şüphem yok ama kalbim tatmin olsun diyedir bu arzum.
Sonrasında dayanamasa bir nurun bir dağı eritmesine yine de kalben mutmain olmuştur.
Şimdi daimi yalnızlık çeken ve arayışta olanla, imanını haykıran teslimiyet kahramanları bu garip asırda hep aradığını bulmuştur. Zira bire binler yazılır, yeter ki yolcu yolunda daim ve kaim olsun.
Sözlerin altında yatan derin manaları anlamak için ihtiyacı hissederek okumak ve dinlemek gerekir.
Zaman ağır ağır geçiyor. Tüm kuşatıcılığı ile dört bir yandan kuşatıyor. Örümceğin ağını ördüğü gibi örüyor bizi, içimize ters düşürmek isteyen yığın yığın uzaklık virüsleri.
Her dem ayrı inliyoruz ve özlemlerimizden bahsediyoruz. Bu zamanın yüzümüze çarptığı hakikatleri unutursak şikâyetlerimiz artacak, tereddütlerimiz birbirini takip edecektir. İç yabancılaşmalarımız, yakınlaşmalarımıza engel olacaktır. Hâlbuki bize denen en ufak ile en büyük mükâfat arasında bize sesleneni duymamız ve kendimizi burada bulmamızdır.
Bir sünnete bin şehit sevabı verilen ve kazandıkça kazanan sensin. İnanıyorsan ve seviyorsan, en azından bunları diyorsan duy duyabildiğin kadar ve uy uyabildiğin kadar.
İyi anlaşılan, vakti geçmeden farkına varılan hiçbir zaman pişmanlık getirmeyecektir. Zor zamanların çelikten insanları, ayrı duruşları enfes yorumlayışları, hakkınca anlayışlarıyla karanlıkların en koyusuna ışık olacak kadar cesur, özlemlerin vuslatını hicrandan çekip olacak kadar yürekli ve bunca zor şartlarda hep yar diyenleri, canan özlemi çekenleri de beraberinde götürecek kadar hasbi ruhlu da olmak zorundadırlar.
Dünyanın tüm servetini, ahir zamanın bir fırsatına değişmemek gerekir. Bunca iltifatın sebebini düşünmek bu iltifatın şükrü olur, dua dua yükselir, rahmet rahmet bulutlaşır; damla damla mükâfat olur, hayat olur, olur da âşıklar maşukuna yol bulur.
Sahibini arayanlar, gözlerini yummuş olan kâinatın zikrini duyar ve dışa dönük canlılıktaki içli âminlere serzakir oluverirler. Yolculukta menziller farklılık arz edebilir. Bir terzi elbisesini istediği kadar biçebilir. Her şeyin sahibinde tüm varlığı görenler mecaza takılıp kalmaz ve eşyanın hakikatinde yudumlarlar iç yangınlarını söndürecek vuslat meylerini.
Gül benizli hayata sımsıkı sarılan ey. Bir alıp bin almasa hemencecik darılan ey, diye anlatılan kırılgan kalplerin şükürsüz solukları elde olanı da yiyip bitirir.
İnsan durduğu konumu da unutmaya görsün elde olan ve olacak olanı da yitirir.
Zaman Ahirzaman… Unutma yaşaman kadar önemli zamanı okuman…
|