Y?ce ALLAH'y tanymada, ESMA?'L H?SNA'nyn ?nemi Halit Özdüzen Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2009
Her varlık kendi özellik ve nitelikleri ile bilindiği gibi, Yüce Allah da sıfatları ile bilinmektedir. “De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayetiyle bileni, bilmeyenden ayırmıştır. Bilmeyenin inancı kültüre bağlı olarak meydana gelirken, bilen tahkiki imana erişip, en güçlü iman olan “yakîne” yönelmektedir! Nebi, veli, sıddık ve şehitlerin imanı olan bu iman, depremde yıkılmayan sağlam binalar gibi, her tür sarsıntıda ayakta kalabilmektedir!..
Allah'ın (cc) Zatıyla ilgili Kur'an'da birçok ayet bulunmakta olup, bunlardan bazıları mealen şöyledir: “...Allah kendisinden başka İlâh olmayandır. En güzel isimler yalnızca O'na mahsustur.” (Tâha 20/8) “Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur 24/35) “Allah... O'ndan başka ilah yoktur. O, Hayy ve Kayyumdur. (Al-i İmran 3/2) “Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir.” (Zümer 39/62) “De ki O Allah birdir. Allah Samed'dir. O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; ama her şey ona muhtaçtır. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/1-4), “O, Evvel'dir, Ahir'dir, Zahir'dir, Batın'dır. O, her şeyi bilendir.” (Hadid, 57/3)
Nur Suresi 35. Ayetiyle, Zatının Nur ve varlıkların ana kaynağını da Nur olarak açıklamaktadır. Allah'ın güzel isimlerinden birisi de “en-Nur”dur. Al-i İmran Suresi 2. Ayette kendisinden başka İlâh olmadığını, her şeyin varlığının kendine bağlı olup, Zatının diri (canlı) olduğunu bildirmektedir. İhlâs Suresinde ise: “De ki, Allah birdir.” ayetiyle, vahdaniyetini, tekliğini ve eşsiz bir olduğunu vurgulamakta; Samed olarak, hiçbir şeye ihtiyaç duymadığı gibi hiçbir kimseye muhtaç olmadığını, yarattığı varlıkların tamamının zatına muhtaç olduğunu belirtmektedir. Kendisini -doğurarak veya başka türlü- hiçbir varlık meydana getirmediği gibi Zatı Akdesi de varlıkları doğurarak meydana getirmemiştir. (Bu ayette hâşâ “İsa Allah'ın oğludur.” diyen Hıristiyanlar'a yalanlama bulunmaktadır.) O, yarattıklarının hiçbirine benzememekte; biri, bir kısmı veya tamamının kendinin misli ve benzeri olmadığını özellikle betimlemektedir. Yüce Allah'ın böyle bilinip, O'na bu özellikleri ile inanmak gerektiğinin bilinmesi için, Peygamber Efendimiz tarafından bu Ayete İhlâs ismi verilmiştir. Hadid Suresinin 57. Ayetinde: Evvel olarak bütün varlıkların evveliyatından çok evvel, yani ezel ezelde var olduğunu, Ahir olarak, bütün sonlardan daha son, ebeden, ebed yani “sonsuz zamanın, olmayan sonu” olduğunu, zahirde (dışta), batında (iç âlem) -“Emir Âleminde”- ne varsa kendisiyle kaim (bağımlı) olup ve kendine dayandığını vurgulamaktadır. Son ayette ise her şeyin kendi ilmi ve bilgisi dâhilinde olduğunu bildirmektedir. Varlığını zikrettiği ayetler bunlarla sınırlı değildir; Mürşid-i Azam olan Yüce Kur'ân'ın her suresinde, Zatı ve güzel sıfatları anlatılmaktadır.
Rabb'i tanıyıp, öğrenerek yakınlaşmanın şartı: Sıfatlarını bilerek ibadet edip, onları tefekkür ederek, Zatını zikredip O'na yakarmaktan geçmektedir. Sıfatlar “O'nun Güzel İsimleri” olarak Kur'ân'la inzal olduğu gibi Buharî, Tirmizî ve İbn-i Mace'nin kitaplarına aldıkları hadislerde de zikredilmiştir. Hadis literatüründe en çok hadis rivayet eden zat olarak bilinen Ebu Hureyre'den nakledilen “Allah'ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- adı vardır. Bunları anlayarak, ezberleyip sayan (zikreden) Cennete girer. Allah tektir teki sever.” (Buharî) Tirmizî'nin ise Ebu Hureyre'den naklettiği bir rivayette “Cenab-ı Hakk'ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları özümseyerek ezberlerse Cennete girer” şeklindedir.
Hadis ilminin İmamları olarak zikredilen ve aynı asırda ayrı ayrı şehirlerde yaşamış bulunan Tirmizî ve İbni Mace'nin aynı kaynaktan naklettikleri hadisin metinlerinin başlangıç kısmı yaklaşık aynı olmakla beraber, ancak biri birinden değişik 25 Esma içermekte, böylece sayının 99'la sınırlı olmadığı anlaşılmaktadır. Aslında Hadislerin lafzına (sözlerine) bağlanıp kalmak doğru değildir. Aslolan o cümleden Resulullah Efendimizin ne demek istediğinin anlaşılmasıdır. Unutulmaması gereken, Efendimizin sözlerinin bir bölümünün muhatabı, yaklaşık üç-beş yüz kelimeyle konuşabilen bedevilerdi. Hadis uzmanı Prof. Dr. İbrahim Canan'ın bu doğrultudaki düşünceleri konumuza ışık tutmaktadır: “Hadisleri okurken, metnin lügâti (sözlük) mânâsına bağlanıp kalmaktan ziyade, Resulullah Efendimizin (sav) asıl kastını tefekkür etmek, araştırmak daha uygundur. Ancak bunu yaparken, Bâtıniler'in yaptığı gibi işi ifrata götürüp, İslâm'ın umumî prensiplerine ters düşen tevillere kaçmak da doğru değildir. Cenab-ı Hakk'ın ihlâs ve iyi niyet sahiplerini daima doğruya hidayet edeceğine inanabiliriz. Şu halde bize düşen aşkla, samimiyetle Resulü Ekrem'i anlamak için adım atmak, gayret göstermektir. Bu bahçeye giren istediği daldan meyve alamasa da, nasipsiz kalmaz, ulaşacağı dallar bulabilir. Bütün iş, sepeti doldurmak arzusuyla Sünnet bahçesine girmektir. Rahmet-i Rahman kimseyi boş çevirmeyecek kadar zengindir, engindir.” (Hadis Usulü Tarihi, Akçağ Yy.1998/Ank)
Altı Hadis İmamından biri olan Ahmed bin Hanbel'in aldığı Hadis-i Şerifte de, Yüce Allah'ın sıfatlarını Doksan Dokuzla sınırlanamayacağını göstermektedir: “Ya Rabb'i sana, senin isimlerinin hepsiyle niyaz ederim. O isimler ki, sen Zat-ı Bari'ni onların hepsiyle anmışsındır. Kitaplarında inzal buyurmuş yahut bir peygamberine öğretmiş veya ezeli gayb ilminde kendin için seçmişsindir.”
Esmâ'ül Hüsna konusunda kitap ve şerh yazan değerli otoriteler, İbni Mace'nin tespitlerine değinmişlerse de, özellikle Tirmizî Hadisi'ni kaynak alarak şerh etmişlerdir. Hadislerde zikredilen isimlerin Kur'ân'da çoğu açık geçmekte olup, zaten sıhhatine bu nedenle hükmedilmiştir. Halk arasında Esmaü'l Hüsna denildiğinde, bu Hadis anlaşılmakta, o nedenle bazı Müslümanlar, Allah'ın Güzel İsimlerinin 99'la sınırlı olduğunu sanmaktadırlar!..
Tirmizî'nin Sünen'ine aldığı isimler:
Er-Rahman,
Er-Rahîm,
El-Melik,
El-Kuddüs,
Es-Selâm,
El-Mü'min,
El-Müheymin,
El-Aziz,
El-Cebbar,
El-Mütekebbir,
El-Halik,
El-Bari,
El-Musavvir,
El-Gaffar,
El-Kahhar,
El-Vehhab,
Er-Rezzak,
El-Fettah,
El-Alîm,
El-Kâbiz (Kabid),
El-Bâsit,
El-Hâfid,
Er-Râfi,
El-Muizz,
El-Muzill,
Es-Semi,
El-Basîr,
El-Hakem,
El-Adl,
El-Lâtif,
El-Habîr,
El-Halîm,
El-Azîm,
El-Gafur,
Eş-Şekur,
El-Aliy,
El-Kebir,
El-Hafiz,
El-Mukit,
El-Hasip,
El-Celil,
El-Kerim,
Er- Rakib,
El-Mucib,
El-Vâsi,
El-Hakim,
El-Vedud,
El-Mecid,
El-Bâis,
Eş-Şehid,
El-Hakk,
El-Vekil,
El-Kaviy,
El-Metin,
El-Veli,
El-Hamid,
El-Muhsi,
El-Mübdi,
El-Muid,
El-Muhyi,
El-Mümit,
El-Hayy,
El-Kayyum,
El-Vâcid,
El-Mâcid,
El-Vâhid,
El-Ahad,
Es-Samed,
El- Kâdir,
El- Muktedir
El-Mukaddim,
El-Muahhir,
El-Evvel,
El-Âhir,
Ez-Zahir,
El-Batın,
El-Vali,
El-Müteâli,
El-Berr,
Et-Tevvap,
El- Müntakim,
El-Afüvv,
Er-Raûf,
Malikü'l-Mülk, Zü'l Celali ve'l İkram,
El-Muksit,
El-Cami,
El-Gani,
El-Muğni,
El-Mani,
Ed-Darr,
En-Nâfi,
En-Nûr,
El- Hadi,
El-Bedi,
El-Baki,
El-Varis,
Er-Reşid,
Es-Sabur
“O, yaratan, kusursuzca var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu zikretmektedir. O, Aziz ve Hâkimdir. (Haşr 59/24)
Kur'ân-ı Kerim'de açık-seçik isim ve sıfat olarak geçen ve birçok araştırmacı ve ilim otoritesinin üzerinde ittifak ettiği, Allah'u Teâla'nın bilinen isimlerinden, bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1-ALLAH. Cc
2-Er-Rahman,
3-Er-Rahim,
3-Er-Rabb,
4-El-Melik /El-Malik,
5-El-Muhit,
6-El- Kadir,
7-El-Alim,
8-El-Hakim,
9-El Allam,
10-Et-Tevvap,
11-El-Bari,
12-El-Gafur,
13-El-Basir /Basar,
14-El-Nâsir,
15-El-Vabi,
16-El-Bedi,
17-Es-Semi,
18-El-Aziz,
19-Er-Rauf,
20-El-Karib,
21-El Habir,
22-El-Hayy,
23-El-Kayyum,
24-El-Ali/Aliy/Âlâ,
25-El-Azim,
26-El-Veli,
27-El-Gani,
27-El-Halim,
29-El-Hamid,
30-El-Vehhab,
31-El-Cami,
32-El-İlâh,
33-El-Malikü'l Mülk,
34-El-Latif,
35-En-Nâsir,
36-El-Vekil,
37-Er-Rakib,
38-El-Hasib,
39-El-Kebir/Ekber,
40-El-Afûv,
41-El-Mukit,
42-El-Vahid,
43-Er-Rezzâk,
44-El-Fâtır,
45-El-Kahir,
46-El-Kâdir,
47-El-Hakk,
48-El-Fâlık,
49-El-Halik/ Hallak/Halık,
50-El-Hakem,
51-El-Mevla,
52-Eş-Şehid/Şahid,
53-El-Hafiz/Hafız,
54-El-Mucib,
56-El-Mecid/Macid,
56-El-Vedud,
57-El-Musteân,
58-El-Galip,
59-El-Kahhar,
60-El-Müteali,
61-El-Vali,
62-El-Şedid,
63-El-Varis,
64-El-Hallak/Halik,
65-El-Berr,
66-El-Muktedir,
67-El-Hafi,
68-El-Hadi,
69-Es-Sadık,
70-El-Mübin,
71-En-Nur,
72-El-Kerim/Ekrem,
73-El-Muhyi,
74-El-Müntakim/ Mümtekim,
75-El-Fettah,
76-Eş-Şekur/Şakir,
77-El-Kâfi,
78-El-Refi,
79-Zu'l Arlş-Reb'ül Arş,
80-El-Kavi/Kaviyy,
81-El-Metin,
82-Zü'l Celali ve'l İkram,
83-El-Evvel,
84-El-Âhir,
85-Ez-Zahir,
86-El-Bâtın,
87-Es-Selâm,
88-El-Ma'kur,
89-El-Müheymin,
90-El-Cebbar,
91-El-Mütekebbir,
92-El-Musavvir,
93-El-Ekrem,
94-El-Ahad,
95-Es-Samed,
96-El-Baki,
97-El-Adil,
98-El-Celil/Celâl,
99-El-Deyyan,
100-El-Hannan,
101-El-Kabiz,
102-El-Basıdu,
103-El-Mütekellim,
104-El-Mani,
105-El-Mennan,
106-El-Mübdi,
107-El-Muğni,
108-El-Muzillu,
109-El-Mu'izz,
110-En-Nafi,
111-Es-Subhan,
112-El-Ebed,
113-El-Ferd,
114-El-Gayyur,
115-El-Mürid,
116-El-Daim,
117-Eş-Şafiy.
Araştırmalarda bazı isimlerin, birkaç ve hattâ onlarca ayette geçtiği gibi, Er-Rahim isminin 114 surede zikredildiği belirlenmiştir. Yukarıda değindiğimiz gibi, Allah'ın İsimleri bu kadarla sınırlı değildir. Kur'ân tefsiri konusunda uzmanlaşmış bazı zatların, 313 isim belirlediklerine dair rivayetler yanında, Allah'u Tealâ'ya sonsuzluk ifadesi olarak “1001 ismi hürmetine” yakarmak, dua literatürümüze de girmiş bulunmaktadır!..
Kur'ân'da, “İsimlerin en güzeli Allah'ındır. Öyleyse O'nu bunlarla zikredin...” (Araf 7/180) “De ki, ister Allah diye zikredin- çağırın, ister Rahman diye çağırın, hangi güzel isimlerle çağırırsanız O'nun-dur...” (İsra 17/110) Zikirle ilgili, “Ayık olunuz, kalp-ler ancak Allah'ın zikri ile itminan bulur. (Rad 13/28)
Allah'a en güzel yakarış, O'nun yüce sıfatları ile yapılanı. Rabb'i anmanın en anlamlısı, O'na Kur'ân'da Peygamberlerin dilinden zikredilen, içerisinde Esmaü'l Hüsna'nın geçtiği özel dualarla sunulandır.
Ya Rabbi, bizleri de bütün güzel sıfatlarını tanıyıp; onlarla seni tefekkür ve zikrederek, amel ve ibadetlerinde sana hiçbir şeyi ortak koşmayan, âşık ve sadıklar zümresine dâhil eyle!
|