Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3506 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

YNTERNET HASTALIKLARI
Kadir Bayrak

  Sayı: 63 - Ocak / Mart 2009

Çoğu zaman içinde çözüm barındırmayan ve sadece yakınmadan ibaret kalan tespitlere itibar etmeye değmez. Az sonra yapmaya çalışacaklarımızın da bu nev’iden olmaması için tespitten ziyade teşhis koymaya gayret edeceğim. Zira hastalığın adının konması, tedavinin ilk, belki de en önemli basamağıdır.

Günün harika icadı internetin hayatın hemen her alanına doğrudan veya dolaylı olarak büyük kolaylıklar getirdiği muhakkak. Ancak diğer yandan internet sebebiyle duçar olduğumuz hastalıkların sayısı ve niteliği de endişe verici. Kişinin mesleği, ilgi alanı, zaafları yüzünden farklılıklar gösterse de hastalıkların bütün bir cemiyeti etkilediğinde şüphe yok.

Saydıklarımızdan ibaret olmasa da en çok bilinen ve dikkat çekenleri yazmaya çalıştık. Yazının sonuna da düşünebildiğimiz tedbirleri sıraladık.

Dil Yarası

Küçük kardeşi cep telefonu ile el ele veren internetin en bariz etkisi "dil"de görülebilir. Uzağa gitmeye gerek yok, bu etkiyi kendimizde ve çocuklarımızda görebiliriz. Sanal (!) ortama, hangisi olduğu meçhul ama Türkçe olmadığı kesin bir dil hâkimdir. Alternatifi mevcut olduğu halde Türk alfabesinde bulunmayan harflerin sık kullanıldığı, iletişimi hızlandırmak adına neredeyse tüm sesli harflerin yok sayıldığı, kelimeler hatta cümlelerle ifade edilebilecek meramın tek bir sembolle geçiştirildiği, sadelikten çok kolaycılığı, hazırcılığı teşvik eden bu dil her geçen gün yayılmaktadır. İşin kötü tarafı genel kabul görmeye başlayan bu dil için normalinin, olması gerekenin bu olduğu kanaati hâkim olmaktadır. Daha fazla örnek vermek mümkünse de bu kadarı bile hastalığın şifa kabul etmez bir aşamaya doğru ilerlediğinin yeterli kanıtıdır.

Ahlâkî çözülme

Televizyonun ilk yıllarında ekranda beliren erkeğin kendisini gördüğü zannıyla örtüsüne daha sıkı bürünen ninenin torunları için göze yasak kalmadı artık. Herkes görmek istediği her şeye ulaşma hürriyetine (!) sahip internette. En ciddi sitelerin bile bir köşesinde cinselliği hatırlatan resme, habere, reklâm kutucuğuna rastlamak mümkün. Dil mevzuunda da belirttiğimiz gibi fizikî, ruhî gelişime ters düşen, inanç ve kültür dünyamıza aykırı bu durum normal bir şey gibi karşımıza çıkıyor.

Tembellik

Kitap, ansiklopedi, kütüphane, kitap kokusu, dergi, mürekkep... İnternetle bu kavramlar da tarihe karıştı. İnternet kafeler, arama motorları, kopyalayıp yapıştırma yükselen değerlerimiz. Bir zamanlar dönem ödevi için yılda iki kez olsun kütüphaneye gider, aradığımız konuyu bulmak için az da olsa kitap karıştırır ve bulduğumuz ödevi çizgisiz kağıda mürekkepli kalemle yazardık. Şimdi çocuklarının performans ödevlerini anne babalar arama motorlarına yazıyor, bulduğu sayfayı kopyalayıp yeni açtığı bir sayfaya yapıştırıyor ve yazıcıdan çıkarıyor.

Her yaşa her kesime hitap eden oyunlar da cabası. Müptelası olunan oyunlar sebebiyle ekran karşısından günlerce kalkmayan, kalkamayan çocuklar, gençler, yetişkin insanlar var. Kullanıcısı tarafından üretilen hayal kahramanlarının bile ekonomik bir değeri var ve komik gelse de bunlar alınıyor satılıyorlar. Yine kısa yoldan para kazanmanın aracı kumar, internetle sektör haline getirildi. Spor karşılaşmalarının ötesinde akla hayale gelmeyecek pek çok konuda bahis oynamak mümkün.

Seviyesizlik

Sayıca daha fazla insana hitap etme isteği en ciddî sitelerde bile seviyeyi düşürüyor. Ziyaretçi ile reklâm sayısı doğru orantılı. Alınan reklâmlar ile ayakta kalan internet siteleri, reklâmların sayısını ve süresini arttırabilmek için ziyaretçi sayısını çoğaltmak zorunda. Bu da onları daha az zahmetle hazırlanıp daha çok talep gören magazin, spor, alışveriş gibi hazmı kolay konulara yöneltiyor. Sürekli bu tip bilgilendirmeden meydana gelen bir bombardımana muhatap internet kullanıcıları özellikle de çocuklar giderek okuyarak değil görerek bilgi sahibi olmaya başlıyor.

İnternet içinde iyiyi ve kötüyü barındıran, şartlarını sağlayan herkesin dâhil olabileceği devasa bir ortam... İyi yanları için aynı şeyi söyleyemesek de kötülüğün tedbir alınmadığı takdirde hemen yaygınlaşacağı bugüne kadar yaşanan tecrübeyle sabit.

Dünyada, ülke genelinde ve yerelde internet hastalıklarını gören, bilen ve tedavisi için kafa yoranların sayısı az değil. Ne var ki bu insanlar, tek bir çatı altında toplanamadıklarından sesleri zayıf ve havada kalmakta. Örgütlenemeyen ve arkasına kanun dolayısıyla devlet gücünü almayan her sesin aynı akıbeti paylaşacağını söylemeye gerek yok. Bu sebeple internet hastalıklarıyla mücadelede daha önce özel televizyon kanallarıyla yaşanan süreçte olduğu gibi kanunî bir alt yapı şart. Mevcut yapıyı işler hale getirmek, eksik yanları düzenlemek devlete düşüyor. Bu anlamda aile şifresi, sınırları iyi tespit edilen kapatma cezaları doğru ve güzel ama yeterliliği tartışılır. Araştırmacılığı teşvik ettiği zannedilen, aslında internetin sağladığı kolaycılıkla örtüşen eğitim sistemine çeki düzen vermek de devletin görevi.

Ancak esas çözüm şahıs planında yapılacaklardan geçiyor. Çocuklarımızı olabilecek en makul yaşta internetle tanıştırıp onların internet karşısında geçirdikleri süreyi sınırlamak, onları sürekli kontrol altında tutmak bıkmadan usanmadan yapmamız gerekenler arasında. İlerde vahim hatalara düşmelerini engellemek için fedakârlık yapmayı göze almalıyız. Beğenmediğimiz dili kullanmamak, içeriğini onaylamadığımız sitelere girmemek bizim elimizde. Bir başıma ben neyi değiştirebilirim düşüncesi, sistemli şekilde yürütülen propagandaya ve parçası olmamız istenen sürü psikolojisine uygun bir davranış olur.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Arif Kurtulmu?lar    17.03.2010
Yorum : Yazının sonundaki tespiti gayet doğru bulduğumu söylemeliyim.Gelişen,küreselleşen dünyada interneti ve sanal hayat diye tabir edilen yenileşmeyi (eksileriyle,artılarıyla) durdurmak mümkün değil.Ama özellikle yeni yetişen çocuklarımıza,hayatın 103 tuşlu bir klavyeden ve bir monitörden ibaret olmadığını anlatmamız,göstermemiz şart.Hayatın olağan koşturmacası içinde,onlar için ürettiğimiz hızlı ve yüzeysel çözümleri bir kenara bırakmalı ve yeni neslin üzerine düşmeliyiz.





 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509326
 Bugün : 260
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629094
 Bugün : 5
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim