Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3492 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

FİGÜRANSIZ OYUN
Ziya Paşa Akyürek

  Sayı: 64 - Nisan / Haziran 2010

Erentürk Yılmaz'a

Halayların başında durmuş elinde mendiliyle, bir türkü söylüyor o Anadolu diliyle:

Harman üstü türlü Pazar

Hepsi bir ezberi bozar

Hak Teâlâ etmiş nazar

Gönlünü yokladın mı hiç

Feryadın göğe çıkıyor

İsyanın dağlar yıkıyor

Hepsi Muhammed kokuyor

Gülleri kokladın mı hiç...

Halay başının sözlerine kulak kesildim; bu halay başka halay, bu halay hüznün halayı, anladım. Nedir bu kadar derinden dokunan sözleri söyleten diye merak edince bir çay molasında muhabbetimiz oldu halay başıyla.

Ondan dinlediklerimi aktarayım size:

“Ağam benim, paşam benim, beyim benim. Biz insanlar çok cahiliz. Bazen hiç olmadık şeye canımızı sıkar kendimize ikinci sınıf insan muamelesi yaparız. Hâlbuki çok değerliyiz. Eşref-i mahlûkat değil miyiz? Ahsen-i takvime mazhariyetimiz nerde kaldı da bu fakir düşünceler aldı götürdü tüm zenginliğimizi. İşte derinden vurgun yedikçe derinden söyler olduk. Yıllardır bu köydeyim. Hava benim, güneş benim, ay benim. Sularım gelir dağlardan, hatıralarım yazılıdır tüm çağlardan. Benim yapacaklarım öyle mukaddestir ki onu Allah Cebrail'le yollamış. Yazımı Kur'ân'ında anlatmış bana.

Ve ben ise şimdi dünün hüzünlerini, yarının endişelerini bugünkü duygu ve düşüncemin üzerine koyuyor, artık hiçbir şey düşünemeyecek kadar kendime işkence ediyorum. Biz değil miydik bir misafir gelişinde veya bir hediye verişinde tüm insanlığı soluklayan. İnsanca duyup, insanca doyan... Bu yıllanmış açlığımız geliyor da aklıma mızrabı inceden dokunduruyorum gönül nazmına. Neylersin işte.”

Gözleri dolunca ben çayları tazeleme bahanesiyle onu biraz yalnız bıraktım. Aslında bende de hissiyat ondan farksız değildi. Kalbimizden geçen duygular, aklımızın hesapları nereye kadar giderse gitsin kendimize vereceğimiz asıl değeri unuttuk mu dünya bizim olsa ancak Karun kadar mutlu ve mesut oluruz. Oluruz da bir Süleyman tebessümü düşmez dudaklarımızdan. Çayına kaç şeker atayım diye sorduğumda “Biraz şekerli olsun.” dedi. Bu deyişi duymalıydınız.

Acılara yeter dercesine “Şekerli olsun biraz.” derken orada olmalıydınız. Beyim diyerek başladı yine söze:

“Bizi biz yapan değerlerin yok oluşu ve bu oyunda baş aktör olduğumuzu unutuşumuz beni yaralıyor. Bizim köyün bir imamı vardı: Mehmet Hoca. Derdi ki: Canın değerini can taşıyan bilir.

Hocam ne güzel söyledin, derdim. Garipler hüznünü giymiş, fukara tulumu içinde kaybolmuş, zenginim diyenler enginlerden bihaber, ağaları ağalık terk etmiş. Kimse kendi değil. Kendi olamayan da etrafını kendi gibi göremiyor işte. Biz medresede okuduk paşam medresede. Buralar da büyükler büyük, küçükler küçüklüğü bilecek kadar büyük idi. Şimdi küçüldükçe büyükler, büyüyemez oldu küçükler. Rahmetli ninemden duymuş idim. Gönlü derdini taşıyamayınca derdi ki:

Kendini bilen Allah'ı bilir

Allah'ı bilen kendini bilir

Kişi erlikten makam almışsa

Hayatı yalnızca Hak için olur

Kocakarı tesellemesi bekleyenler o kadından böyle veciz şeyleri duyunca şaşırırdı. O halinden mahcuptu, bizse hayrandık ona. Aramızdaki farka bakarak şu an anlıyorum ki zamana inat yaşayan az kaldı. Kâinatın resmine hayran olan, onda Yaratan'ı bulanlara hasretim ben esasen. Şimdi bu yanık türkülerin dilimize düşüşü, arkamızdan bir deli poyraz esti gitti desinler misali.

Haklısın dercesine kafa salladım o an. Bu sözlerle sizleri baş başa bırakmamın sebebi benim de o halay başı kadar yaralı oluşumdur. Bugün dünya sarhoşluğunda olanların ahiret hesabında olamayışı yakar içimizi.

Yerinden kalktı ve bana da gel, dedi. Yine halay tuttu sohbetin koyu yerinden. Sözlerine düşen öyle can yakıcı nağmeler vardı ki:

Deme yapayalnız kaldım

Kendimi hicrana saldım

Sen özlenen gonca güldün

O Yâri bekledin mi hiç

Ben baharın zühresinde

Güller gördüm çehresinde

Nedir titreme sesinde

Kalpte aşk sakladın mı hiç

Hasret dilde olmuş da vird

Sanki gurbet tek sana yurt

İçi kemirir bak koca kurt

Hesapla hakladın mı hiç...

Figüransız oyunda baş aktör olduğumuzu ve her dem Allah'a yol bulduğumuzu böyle bir halay zinciriyken anlamamız da bize etraftaki tabloları ne kadar da görmezden gelmişiz, dedirtiyor.

Oyun devam ederken sizi fazla meşgul etmeyeyim en iyisi.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Darfur'da ne var ne yok..... - Sayı 75
Darbe'ye... - Sayı 74
Bir Adam Arıyorum... - Sayı 68
Öğrencime mektup... - Sayı 68
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15720261
 Bugün : 3392
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656525
 Bugün : 438
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim