Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4063 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ylk Oru? Tuttu?um G?n
Ahmet Mahir Pekşen

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Çocukluk bir başkadır... O günlerden kalma hatıralarsa daha başka... Teravih, sahur, iftar hatıraları ise bambaşka... Siz hiç, daha çok küçük olduğunuz için, kıyamadıklarından dolayı oruç tutmanıza izin vermeyen büyüklerinize küsüp, bir köşeye çekilip sessiz sessiz ağladınız mı?.. Bu küskünlüğünüz, büyüklerinizin merhamet duygularını galeyana getirip, “Hadi kerata bu gün de oruç tut bakalım” dediğinde, dünya kupasında yarı finale kalan bir ülkenin, son dakikada mağlubiyet golü atışında, fanatik sporseverlerin tavana fırlamalarından beş kat daha fazla sevindiniz mi?... Oruç tuttuğunuz için Hanifi Amcanız, pos bıyıklarını, -yüzünüz acımasın diye- değdirmekten çekinerek yanaklarınızdan öptü mü?... Sizinde pehlivan gibi Tahir Dayınız var mıydı... Yere eğilip, iki koltuk altından tutup, “Vay benim aslan yeğenim büyümüş de oruç tutmuş” diyerek, tavana kadar fırlatıp, küçük bir uçma provasından sonra dönüşünüzde tutarak sarıldı mı?.. Sahi, sizin Bakkal Veysel dedeniz var mıydı?.. Hani o pamuk gibi sakallı, hep gülen gözleri olan dedeniz... “Senin benzin solmuş... Anlaşılan oruçsun... Al şu kırmızı lokumlar benden sana iftarlık... Yiyince yine yanakların al al olur” diyen o hep güzel kokular sürülmüş, gül kokan dedeniz?.. Ya Zarife yengeniz... Avucunuza, kendi el yapımı pestili tutuşturup, bir iki de ceviz bırakan, “Cevizle pestil iftardan sonra iyi gider” diyen, sol yanağı benli Zarife yengeniz... O hep, kandil günlerinde, bayramlarda buruşuk ama yumuşak elini öptüğünüz Cahide ninenizi hatırlıyor musunuz?... Hani siz elini öptükten sonra, fistanın cebine belki bir gün önceden hazırladığı para cüzdanını çıkarıp, fermuarını titreyen elleriyle açıp size metal yirmibeş kuruşlar, bir liralar veren nineniz?.. Size sırf oruçlu olduğunuz için kaymaklı kadayıf yapan Nahide ablanız, kuşlu pantolonu bayrama yetiştirmeye çabalayan Nadire Ablanız ve eline her geçeni, canı istediği halde kendisi yemeyip size veren Fatma ablanız var mıydı?.. Mahalle camiinizin minaresinden, Müezzin Fahri Amca, size el sallayıp, “Bak işte minareye çıktım... Topa beş dakika var” müjdesini verir miydi?.. Kapınızın önünden boz eşeğine binip giderken duran, “Topu böyle sabırsızlıkla beklediğine göre, sen oruç olmalısın... Eşekler oruçlu olanları taşımaktan zevk alır” diyen yüzyirmi kiloluk Mahmut Amcanız, kendi eşekten inip de sizi bindirdi mi?.. Ve hissettiniz mi sizin mutluluğunuza ortak olduğunu... Ve yine orada öğrendiniz mi ortak olunan mutlulukların çoğaldığını, Iğımbat dağı gibi büyüdüğünü... Hüseyin Amcanız yanınıza gelip, “Bizim için dua et... Oruçlu çocukların bütün duası kabul olur...” diye sizden yardım istedi mi?.. O zaman Allah’ın gönlünüzde sığdığını, size çok yakın olduğunu, sizi çok sevdiğini hissettiniz mi?.. İçinizden “Bende seni seviyorum Güzel Allah’ım” diyerek haykırmak geçti mi?.. Karşıda ki kaleden top atılır atılmaz müezzinin “Allahü ekber” demesini bile beklemeden eve doğru koşarken ayağınız bir taşa takılıp, dizinizi acıttınız mı?.. Bütün bir aile başınıza birikip, acıyan yerinizi öptüler mi?.. Bütün suçu sizi görmemek olan, ayağınıza takılan taşa olmadık hakaretleri yağdırdılar mı?.. Siz sevilmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu yaşamanın, bir gün boyu suya hasretken ona kavuşmaktan bile güzel olduğunu öğrendiniz mi?.. Sevgi tohumu içinize bire milyon verecek berekette ekildi mi?.. Bütün bir aile bekleyip, önce senin orucunu açmanı seyretti mi?.. Ekmeğin ne kadar güzel koktuğunu, zeytinin ne kadar lezzetli geldiğini, suyun ne kadar cezbedici olduğunu farkettiniz mi?.. Ve bir an hüzünlenip, sofrasında bol nimet bulamayanları düşünüp, boğazınızda lokmalar düğümlenirken; niçin durgunlaştığını soran annenize; "Aliler’in sofrasında bunlardan, yok" dediğinizde "Var yavrum... Aynısından onlara da gönderdik" cevabını aldınız mı?.. Sevinçten uçacak gibi olup, merhametini yalnız size verip tüketmeyen, yoksulları da gözeten annenizin boynuna sarıldınız mı?.. Ve siz hiç, çocukken oruç tutmanın zevkini tattınız mı?.. Mutlaka tatmışsınızdır... Ve hepinizin de buna benzer, belki bunlardan daha ilginç, daha farklı güzellikleri olmuştur... Benim çocukluğumun ilk orucu o kadar güzeldi ki?.. Ben yine çocuk olmak istiyorum... Tahir Dayımın yaptırdığı uçuş provalarını çok özledim... Ben ilk orucumu istiyorum...

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : hasan    
Yorum : şimdi düşünüyorn da gerçekten küçükken oruçlu olmak çok heyecan vericiydi bazen bunun nedenini düşünüyorum.Akşam teravih ten sonra şekerlerin tadı bir başka oluyordu,hele eli bastonlu dedelerin cami avlusunda anlattıkları ramazan hiyayelerini çok özlüyorum.şimdi ise oların anlattıklarının çoğunu biz unuttuk ve ne yazıkki şimdiki çocuklara anlatamıyoruz.Ama yine de ramazan boyunca köy yerlerinde bu faliyetlerin sürdürüldüğünü biliyorum ve seviniyorum.Keşke hep çocuk kalsaydıkkkkk




Ekleyen : secil    
Yorum : ben cok begendim.dogrusunu söylemek gerekirse sizi çok kıskandım.cünkü ben böyle güzel oructmadım.basarınızın devamını dilerim.hoscakalın.





 
Şiirimde Necip Fazıl etki... - Sayı 120
Kelebeğin Cesedi... - Sayı 117
Apartman Hayatı... - Sayı 115
Allah... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591731
 Bugün : 2272
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630849
 Bugün : 495
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim