Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2504 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Davetine koşup geldim Allahım!
Gönüldaş

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

İbadetler içinde, sadece haccın “kolaylaştrılması” için dua ediliyor; yani haccın meşakkatlerinden, haccı emreden Allah’a sığınılıyor, emredenden yardım isteniyor… Aynı zamanda kolaylaştıracak da… Allah’ın Elçisi, İnsanlığın Efendisi, kolay kılınması için dua ediyor, meşakkatleri bizzat yaşıyor, dua edilmesini emrediyor…

Yaşadığın, ikamet ettiğin beldelerden uzaklaş… Canın yongası maldan-mülkten kop… Eşten, dosttan ayrıl… Uzun yollar katet… Alışık olmadığın iklimlerden bir daha dönememe ihtimali de var… Gittiğin yerde sıkıntı çek… Niyetine girdin mi, meşakkat başlıyor… Para harca… Her gün alıştığın yeme-içmeden farklı uygulamalara gir… Bedenen çile çek… İsteklerini terk et… Sadece emirlere göre hareket et: Sen yoksun, emirlere riayet var sadece İradeni teslim et… İhrama (kefen) gir, ölümü düşün, öldüğünü ve manşetlerde olduğunu düşün… Nimetlerden mahrum kal… Dünyanın en sıcak bölgesinde tavaf yap; sa’y yap; yürü, koş, terle… Üstelik bütün bunları yerine getirmek için para harca… Kurban kes… Hatalarının bedelini malınla öde… Bunca kalabalığın içinde şeytan taşla… Hasta olmayı göze al… Hattâ ölümü göze al…

Düşünün kendisinin tanrı gören nefs, bütün bu sıkıntılara katlanmaya razı edilebilmiştir… Katlanmaya rıza ne demek; yüz bile ekşitmemeye razı edilmiştir… Yüz ekşitmemek ne demek, bütün bu meşakkatler sevimlidir… Lezzetlidir… Hoştur… Hattâ meşakkatlere şükredilir… “Davetine can baş üzere koşup geldim Allahım!” diye haykırılarak sevinç gösterilip şükredilir… Yani kendisini tanrı gören nefs dize getirilmiştir, hizaya getirilmiştir; onun da ötesinde İlâhî rızaya ram edilmiştir.

Ram edilmiştir; peki ne kadar zamandır, kaç kişi?.. İlk hac emrinden itibaren her yıl… Gittikçe artan sayıda müslüman hacc emrine baş kesti… Hak din tek olduğuna göre, ilk insan ve İlk Peygamber’den beri… Sayıları dize getirecek sayıda insan; hiç şikâyet etmeden, nerden girdim bu meşakkatin içine diye bırakın söylemeyi aklından bile geçirmeden, aklından geçirmeyi bile ihanet sayarak hacc emrini yerine getirdi. Bu meşakkate katlanmayı, sabretmeyi cana minnet bildi… Sabır ve şükürle kalmadı; tekrarı için can attı, bunun için nefsini bazı şeylerden mahrum bırakarak para biriktirdi… Haccetme nimetine erenlere gıbta ile bakıldığına göre hacca isteği bütün müslümanlarda var. Herkesin birbirine “gidemeyenlerin en kıza zamanda gitmesi, gidenlerin tekrar gitmesi” için dua ediyor. Gidemeyenlere arefe günü öğle ile ikindi arası kendini Arafat’ta kabul ederek iki rekât namaz kılmak tavsiye ediliyor. Öyleyse hacc emrine yani hacc meşakkatine baş kesenlerin, can atanların bütün müslümanları kapsadığını söyleyebiliriz. Kaç kişi?.. İlk İnsan ve Peygamber’den beri din tek olduğuna göre; bütün müslümanlar… Ne kadar zamandır; ilk insandan beri.

Hiç kimse gitmese de bütün insanlık gitse de, emir ve din bir şey kaybetmez ve kazanmaz… Ne emir yerine getirilmezse yüceliğine zerre halel gelir; ne bütün insanlık hacı olsa yüceliği zerre miktarı artar… Kazançlı çıkan emri yerine getirendir. Hacc’a gitsin, gidemesin her müslüman biliyor ve inanıyor ki, kazançlı çıkan hacla nasiplenendir.

Muhal farz… İlk yılların heyecanından sonra, ilgi azalsaydı… Veya şartların altında kalarak bazı yıllar artıp, bazı yıllar azalsaydı… İslâm düşmanları neler demezdi… Muhal farz, kimse gitmeseydi veya gidenler tek tük olsaydı, o zaman şöyle yapın böyle yapmayın, şunu giyin, bunu yemeyin, şu sınırdan başlayın, buradan öte geçmeyin diyen ve benzeri emirler (haşâ) komik olmaz mıydı? İşte bu korku ile İslâm’dan başka hiçbir din, benzer bir ibadet emredememiş, mukaddes mekânına bağlılarını hacc benzeri ibadet için davet edememiştir. İnsana, -içinde tanrılık iddia eden ve menfaatinden başka bir şey düşünmeyen nefs taşıyan varlığa- böyle fedakârlık isteyen bir emri vermeye hiçbir inanış cesaret edememiştir. Bunun için hacc sadece İslâm’dadır. Bâtıl dinlerdeki benzer bir takım faaliyetler, dinimizdeki yüceliğin karşısında aczi hisseden bağlılarının bir kısmının özentisinden ibarettir. Muharref dinlerdekiler de; hak zamandan kalan kırıntılardır.

Yaratılmışların en şereflisi, en üstünü insan; Kâmil Kudret’in emrini severek yerine getirmiştir; dünyaya indirildiğinden beri… Çünkü emir büyük yerden gelmiştir. Çünkü emri veren, “Kuluna taşıyamayacağını vermeyen”dir. “Kuluna şah damarından yakın olan”dır. “Kuluna ziyadesiyle muhabbetli ve ziyadesiyle şefkatli olan”dır. O’nun sadece ihsanı, nimeti değil, kahrı da hoştur… (Haşâ) zulüm değildir

Meşakkatli bir ibadeti, benlik timsali nefse emredebilen ve onu, emrinin kulu kölesi yapabilen bir din haktır. Bunun başka bir ihtimali, alternatifi olamaz… Her şeyi kuşatan, nefsi yaratan, kolaylaştırmaya gücü yeten emredebilir ancak.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Arabeske Methiye... - Sayı 117
Molla Kasım şiiri üzerine... - Sayı 110
Türk birliği... - Sayı 107
İşte bu!..... - Sayı 104
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...

 Çok güzel bir şiir. Suleyman kardeşimize, ve "Kardelen"e başarııar diliyorum.... Qabil Nabi


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Gittikçe azalıyoruz


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15109936
 Bugün : 1128
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 638758
 Bugün : 86
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 58
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim