TERÖR ve MAHİYETİ Hidayet Diler Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
Terör, Türkiye'nin son 30 yılına damgasını vuran ve toplum hayatını derinden etkileyen bir kanser. Son otuz yıla gelinceye kadar ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çeşitli isyan hamleleri ile mücadele etti. 70'li yıllarda tırmanan ve anarşi olarak adlandırılan sağ sol mücadelesi, yerini devletin askerî güçleriyle giriştiği mücadeleye bıraktı. PKK adıyla anılan ve Kürt militanlardan oluşan silâhlı örgüt hem dışarıdan maddî ve askerî destek alıyor, hem de uyuşturucu kaçakçılığıyla maddî imkân sağlıyordu. Senelerce dışlanmış, yatırım yapılmamış, kendi anasından öğrendiği dili konuşması yasaklanmış ve cezalandırılmış, toprak ağalarının insafına bırakılmış bir toplum olan Kürt halkı, devlete olan küskünlüğü, kızgınlığı, kırgınlığı sebebi ile kolayca PKK'nın kucağına düşmüştür. Tehditle, rehin alarak, hak verilmez alınır denilerek zorla ikna edilen halk evlâdının önce birini sonra diğerlerini PKK'ya kurban etmek zorunda kalmıştır. Ölen oğlunun veya kızının yerine bir diğerini vermek, intikam duygusuyla çok daha kolay gelmiştir artık ana ve babalara. Şimdiye kadar toplumu rahatlatmak için bu PKK denilen kanserli uzvu kesip almak, tek çare olarak düşünülmüş hep. Ama yapılan operasyonlar, hastalığı tedavi etmekten çok uzak kalmış, devlete yüz milyarlara mal olduğu gibi, devlete olan güvensizliği arttırmaktan başka bir sonucu olmamıştır. Şimdiye kadar yapılanlar, kısa süreli ve durumu kurtarmaya yönelik gayretlerdi. Halbuki terörün sebepleri ortadan kaldırılarak mesele kökünden çözülmeye çalışılmalıydı. Tabiî ki bu çözüm uzun bir ön çalışma çok kapsamlı bir altyapıyı gerekli kılıyordu.
Bu mücadeleye karışan dış ülkeler de, menfaatleri icabı ve Türk devletini köşeye sıkıştırıcı şekilde bu faaliyetlerle ilgilendikleri gibi, uyuşturucu ticaretinden silâh ticaretine kadar bir sürü menfaat şebekesi, bu kargaşa ortamından yarar sağlamaya çalıştı. Ergenekon davası gibi davalar, PKK'nın yaptığı baskınlardaki soru işaretleri, komutanların baskınlara seyirci kalması gibi ithamlar PKK ile mücadelenin sadece askerî güçle sona erdirilemeyeceğini herkese gösterdi. AÇILIM adı verilen terörü sona erdirme niyeti hem fikirle, hem fiille desteklenmelidir. Ülkede kardeşçe yaşamanın mümkün olduğu, asırlardır birlikte yaşadığımız, akrabalıklar kurduğumuz insanları birbirine düşman etmek isteyenlere fırsat verilmemelidir. İslâm kardeşliği, asırlardır beraberliğimizi sağladığı gibi bundan sonra da sağlayacak en etkili çaredir. Bunun yanı sıra farklılıklara göstereceğimiz anlayış, farklı olanların diğerlerine göstereceği saygıyla birleşmelidir. Özgürlüklerin, karşısındakinin özgürlüklerine göstereceği saygıyla yeşereceğini bilmeliyiz. Yaşama, inanma, inandığı gibi yaşama, karşısındakiyle anlaşabildiği dille konuşma, düşüncelerini rahatlıkla söyleyebilme özgürlük ve hakları gibi haklar vazgeçilemez haklardır. Her yemekte zeytin yiyen insanlara zeytin yemeyeceksin demek onlara zulümdür...
|