Eğitime katkımız olamaz mı?.. Hikmet Öztürk Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
İlk defa okula başladığım günü hatırlamaya çalışıyorum. Orta halli bir ailenin 5. çocuğu olarak ağabeyimden kalan kitaplar, 1 yazı defteri, bir de resim defteri, kalem ve silgi, bütün malzememiz bunlardı. Kullandığım çanta da büyüklerimden kalmıştı, bazı kısımları sökülmüş, eskimiş ama içinden kalem, silgi düşmeyecek kadar sağlamdı. Arkadaşlarımızın bir kısmı sandık gibi tahta, bir kısmı annelerinin bezden diktiği çantalarla okula geliyorlardı. Yeni kitap görmek zaten mümkün değildi. Büyüklerinden kalan yoksa, komşu çocuklarının eski kitapları devreye girerdi.
Günümüze baktığımızda, tahta çantaların yerini, çeşit çeşit sırt çantaları aldı. Kitapları her ne kadar devlet karşılıyor ise de, bir o kadar da yardımcı kitap aileler tarafından alınıyor. Ev ve okullarındaki ders çalışma ortamı her geçen gün daha iyiye gidiyor. Bütün bunlar çocuklarımız açısından çok memnuniyet verici gelişmeler…
İlköğretime devam eden çocuklarımıza hiç dikkat ettiniz mi? Genellikle cılız, ezik ve sağlıksız bir nesil. Çocuklarımızın eğitim ortamlarının iyileştirilmeye çalışılması çok güzel ancak onların bedenen gelişmeleri için yapılmasında zaruret gördüğüm bir hususu ifade etmek istiyorum. Çocukların sırtındaki yükü hafifletelim. Hem maddî yükü, hem de manevî yükü... Çocuklara aşırı şekilde ev ödevi verilmesi, ayrıca aile tarafından özel dershanelere gönderilmeleri, çocukluklarını unutturacak kadar onlara manevî baskı yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde, henüz 2. sınıfa giden torunumun çantasını ve kendisini kantara koydum. Çocuk 20 kg, çanta 4 kg. Aynı şekilde 5. sınıfa giden ablasının çantası 5 kg. Kendisi 25 kg. Ortalama olarak değerlendirecek olursak çocuklar her gün, ağırlıklarının en az % 20 si kadar yükü taşımak zorunda kalıyorlar. Evde ilgilenmelerine rağmen bu rakamlar en hafifi… Çantalarına o gün için gerekli olan kitap defter gibi malzemelerinin yanı sıra, gereksiz pek çok malzemeyi de dolduruyorlar. Çocuğuna yeterli zamanı ayırabilen, onunla yakından ilgilenebilen aileler belki bu duruma meydan vermiyor, ancak pek çok aile yeterli ilgiyi göstermiyor veya gösteremiyor. Çocuklarımız da bu yükün altında kamburu çıkacak kadar zorlanarak okula gidiyorlar.
Bu durumda eğitimin başında olanlar, yöneticiler ne yapabilir. Az da olsa bir kısım okullarımızda her öğrenciye bir dolap uygulaması yapılıyor ve gayet güzel. Çocuğun bütün kitap ve defterleri dolabında muhafaza ediliyor, sınıf öğretmeni, son derste, ertesi günün ders programına göre ihtiyacı olan kitap ve defterlerini çantalarına koymalarına yardımcı oluyor. Böylelikle çocuk, gereksiz bir yükü taşımak zorunda kalmıyor. Velîlerden ekonomik durumu müsait olmayanlara yüklenilmeden, Velî, öğretmen, okul idaresi, Milli Eğitim, Belediyeler ve İl Özel İdarelerinin işbirliği, hattâ bir kısım hayır sever vatandaşların katkıları ile bütün ilköğretim sınıflarımıza öğrenci dolapları yaptırılır ve günlük ders programı uygulaması da Milli eğitim tarafından takip edilirse problem çözülmüş olur… Sayın valilerimizin koordinatörlüğünde bu pekâlâ mümkün olabilir. Lütfen, çocuklarımızın sırtından bu yükü kaldıralım.
|