Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3784 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Şu adliyeler olmasa...
Av. Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 72 - Nisan / Haziran 2012

Adalet işlerinin daha hızlı yürümesi amacıyla hükümet tarafından hazırlanan torba yasa komisyonda görüşülmeye başlandı. Adalet Bakanının ve Hükümet Sözcüsünün ifadesine göre yasa, Adalet Sisteminin daha hızlı çalışması amacıyla çeşitli kanunlarda yapılacak değişikliklerle ilgili. Bunlardan en önemlisi İcra ve İflâs Kanununda yapılacak olan değişiklikler. Tasarıda bir de ceza hukuku ile ilgili değişiklik var. Eğer tasarı yasalaşırsa rüşvet vermek, suç olmaktan çıkacak. Yani yasallaşmış olacak.

Rüşvet almak ve rüşvet vermek suçu her şeyden önce her toplumda bir ahlâk kuralıdır. Çünkü rüşvet işin içine girdi mi, o toplumu idare eden sistemin çalışmadığı aşikâr bir şekilde ortaya çıkar. Vatandaş devlet dairelerinde işini yaptırabilmek için rüşvet vermek zorunda kaldı mı, artık bu sistemdeki bütün arızalar ortaya çıkmış demektir. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri de bu.

Rüşvet vermeyi suç olmaktan çıkartmak demek, açık seçik ben kendi memurumun hakkından gelemiyorum. Cezasına rağmen rüşvet almasını engelleyemiyorum. Vatandaşın da çaresi yok bari rüşvet vermeyi suç olmaktan çıkartayım da vatandaşımı kollayayım demek değil mi?

Eğer böyleyse vah bizim halimize

Bir devlet kendi memurunun rüşvet almasını engelleyemiyorsa, rüşvet vereni cezalandırmaktan vaz geçmesi arızanın büyüklüğüne işaret etmez mi? Rüşvet almak en basit bir ifadeyle ve her türlü inançtan ve yasadan ayrı olarak bir ahlâk meselesi değil midir? Demek devlet ahlâklı memurlar yetiştiremiyor. Rüşvet vermeyi suç olmaktan çıkartıp peşinen benim memuruma rüşvet vermeden işinizi göremezsiniz demiyor mu?

Sistemin bir arızası var… Sorunları yok farz ederek adalete bu sorunları ademe mahkum ederek konuşulmasını toplum hafızasından silinmesini sağlayarak çözdüğünü zannediyor.

Bunun için cezaevleri dolduğu zaman, kısmî aflarla ve yasal düzenlemelerle cezaevlerini boşaltıyor.

Yargıtay'da dosyalar çok biriktiğinde bazı dosyaları temyiz dışı tutarak Yargıtay'ın yükünü azaltıyor.

Suçların önüne geçemeyince, eylemi suç olmaktan çıkartıyor.

Ev hacizlerindeki suistimalleri ve kötü davranışları engelleyemeyince hacizleri yasaklıyor…

Örnekler uzayıp gider…

Sadece hukukta mı? Nereye baksanız devletin şikâyetler üzerine yaptığı hangi düzenleme ve icraata baksanız bu durumu görürsünüz.

Yok farz etmek, çözmekten daha kolay…

Çünkü bir sorunu çözmek için temel bir disiplininizin, bir politikanızın olması şarttır.

Bundan yaklaşık bir asır önce zamanın maarif vekilinin “Şu okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” demesi ile günümüzde sorunlara sırtını dönerek çözdüğünü zanneden devlet anlayışı aynı değil mi?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Necip Fazıl’ı anlatmak... - Sayı 120
Ehl-i kubur ... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592874
 Bugün : 3415
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631056
 Bugün : 702
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim