Ömür törpüsü Ali Rıza Malkoç Sayı:
74 - Ekim / Aralık 2012
Kendi bedeninde, garip kalınca
Anlarsın ki gurbet, başka “şey” imiş
Gamzedeler, hissettirmez ahını
İnleyen bu nida, saz ve “ney” imiş
Soluk soluk tükeniyor hayatın
Nalın eskir, devrilir bir gün atın
İster çulda, ister sarayda yatın
Ömür sermayesi, ödünç “pay” imiş
Temel sağlam ama duvarı çürük
Bakışlar tarumar, görüşler kırık
Yangına koşuyor, elinde körük
Cüssesi yiğitçe, fikri “toy” imiş
Mevsimlerin en verimsizi hazan
Kalpleri karartır, zan üstüne zan
Bedene rol, yakışmaz oyunbozan
Mahcubiyet dilde, sonu “vay” imiş
Yudum yudum içersin, yine biter
Günlerin sayılı, kaç bayram yeter?
İnişte gözyaşı, yokuştaysa ter
Yolun düzgün ise, sana “ray” imiş
Protonlar, nötron ile anlaştı
Tüm vahşiler, birbirine yanaştı
İnsanlar kavgalı, yerküre şaştı
Safkan zannedilen, melez “toy” imiş
Konjonktürde, özne insanlık değil
Zalime başkaldır, haklıya eğil
Öğüt almaz ise, babadan oğul
Hedefsiz atılan, oka “yay” imiş
Pirince giderken, olur bulgurdan
Hâsılatı bekler, en yüksek kurdan
Şiirler de, vefa bekler okurdan
Doğruyu dışlayan, dokuz “köy” imiş
Ömür törpüsü bu, dikenli yollar
Dert bulaştırmaya, bir fırsat kollar
Pusulaya, tersten bakınca kullar
Aşk için içilen, sahte “mey” imiş
|