Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2366 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Namaz
Kürsü Mümin-Kâfir

  Sayı: 77 - Temmuz / Eylül 2013

Kâfir - Siz istediğinizi söyleyin! İslâmın her emri tahammülün üstünde serttir.

Mümin – Nefsinize mülayim gelmesini mi beklerdiniz? Öyleyse siz bir din değil, bir haz vasıtası arıyorsunuz! Hangi devâ, bilhassa gidermeyi teahhüt ettiği hastalıkla aynı nispette olarak, hastaya sert ve acı görünmez ki… Ebediyet davasının devası elbette nefse acı gelecektir.

Kâfir – Artık bunlar kolay ve malûm laf tarafı… Ben diyorum ki, İslâmın şartlarına bu asırda dayanılmaz!

Mümin – Hangi şartlarmış onlar?

Kâfir – Meşhur beş şarttan birini, mesela namazı ele alalım! Kuzum, bu asırda insan, hem de her biri saatinde olmak şartiyle beş vakit namaz kılabilir mi?

Mümin – Bu asırda siz, sabah ve ikindi kahvaltıları ve icap ederse gece yemeği ile beraber beş öğün, midenize hizmet edebiliyor musunuz?

Kâfir – İyi ama, o yemek! İnsan yemek yemeden yaşayabilir mi?

Mümin – İnsan asıl, namaz kılmadan yaşayamaz! Fakat namazın hayatî zarureti kavranamayınca, işte böyle, kabahat beş vakte bulunur. Siz namazın kemiyetiyle ne uğraşıyorsunuz? İşi esasta arayın ve namazın aslen size giran gelip gelmediğini tespit ettikten sonra namuskârane konuşun! Eğer o size giran gelmeseydi, sevgilinizle randevularınızda  duyduğunuz heyecanla, onu hiç ayrılmamacasına devam ettirmek isteyecektiniz. Namaz da, müminlerin sevgilileriyle randevusudur. Hiç onu fazla görebilirler mi? Fakat sizden rica ederim, konuşurken biraz fikir ve hakikat edebi gösterin de, günün züppeleri gibi, işi dar kemiyet planlarına bağlı itirazlarla halledebileceğinizi ummayın! Bu takdirde sizi susturmak o kadar kolay oluyor ki, ben, hamdolsun mensup bulunduğum imanın nâmütenâhî girift ve muğdil hikmetleri önünde, bu derece kolay kazanılan zaferlerle mahçup vaziyete düşüyorum! Namazın beş vaktine itiraz edenler, onun bir vaktine bile tahammül edemeyenlerin, ondaki hudutsuz kazancı anlayamayanların, onu «def'i belâ» sayanların, işi kemiyet hesabiyle boğuntuya getirici maskeli hüviyetleridir.

Kâfir – Namazın sade vakti değil, şekli de bu asır insanına göre değil…

Mümin – Bu asrın insanı, Allah'a secde etmek yerine ceberûti kullara secde ettiği için mi namazın şekline tahammül edemez?

Kâfir – Bahsi değiştirmeyelim! Hamal, serseri, dilenci, her cinsten insanın çıplak ayaklarıyla kirlettiği bir zemin üzerinde, başını yere koymak ve her defa alnıyla yerden 10 gram toz kaldırmak… Bu mu ibadet?

Mümin – Eğer şahıslar fakirliklerine rağmen herkesle müsavi olması gereken İslâmi temizliği yerine getirmiyorsa; eğer zemin operatörlerin yaralara koyduğu gazlı bezler kadar temiz değilse, kabahat şahıslarda ve onları yetiştiren cemiyette midir, yoksa İslâmiyetin emrettiği namaz, yeni yağmış kar tabakasından daha lekesiz bir zemin üzerinde, manolya ağacının en yüksek noktasındaki çiçeklerden daha pak uzuvlarla edilen ibadettir. Fakat İslâmiyete layık olmayan toplulukların şahıs ve cemiyet suçlarını İslâmiyetin kabahati diye gösteren küfür anlayışı, İslâmiyeti müşahhas tatbikatçıların ferdi şartlarından tecrit ve tenzih edemez. Siz bize bir İslâm cemiyetini teslim edin de, biz de size bu asır insanını ebediyen teshir edecek namazın ve İslâmiyetin ne demek olduğunu gösterelim! Namaz, oturduğu yerde konser dinlemeye benzemez. Ve kulun Allah'ta yok olduğunun ilanı, secdeden gayrı hiçbir şekilde hakikatini bulamaz.

ORUÇ

Kâfir – Bakın, ben namaza itiraz ettim ama, oruca hiçbir diyeceğim yok! Hattâ onun bir faydasına kaniim!

Mümin – Biz, sizin gibilerin zemlerini asılsız bulduğumuz kadar, medihlerini de esassız buluruz. Söyleyin bakalım, sizce neymiş orucun faydası?

Kâfir – Sıhhati düzeltmesi… Bütün bir yıl abur cuburla dolmuş mideleri tasfiye etmesi…

Mümin –Gördünüz mü? Sizin oruçta kabul ettiğiniz bu fazilet, onun nâmütenâhi değerlerinden belki en küçüğüdür. Halbuki siz bu noktayı, orucun yegâne meziyeti diye görüyorsunuz. İşte onun için sizin medihlerinize kıymet verilemez.

Kâfir – Bu ne taassup yahu?

Mümin – Her sağlam ve tezatsız tavır, sizin gibilere taassup gibi gelir. Evet, biz sizin medihlerinizi de benimsemeyiz! Namaz için «iyi bir spordur» diyen niceleri var… Halbuki namazın vücuda verdiği bedeni terbiye kıymeti, onun faziletleri içinde, mülâhazasına bile yer olmayan bir değer… Gaye sadece ibadet… Bu gaye etrafında, insanın, düşünmeden elde ettiği daha nice kazanç olabilir. Ama bu kazançlardan hiçbirinin, aslî gaye önünde ismi geçemez.

Kâfir – Orucun sıhhati düzelttiğini söylemek kabahat mı?

Mümin – Asla! Fakat aslî gayeyi daima ibadet bildikten sonra… Orucun sıhhati düzelttiği  o kadar aşikârdır ki, ana gaye yerine gelirken bu mesut neticeyi görmemek de mümkün değildir. Orucun başlıca fazileti, aslî gaye daima ibadet olmak şartiyle, nefs mücadelesi, nefsi yenmek baskı altına almak borcu…

Kâfir – Sizi dinledikçe Müslümanlığın ne zor ve pahalı şey olduğuna dikkat ediyorum!

Mümin – Ben de sizi dinledikçe, küfrün ne kolay, ne ucuz kazanıldığını görüyorum! Halbuki Müslümanlık, zor içinde en kolay, pahalılık içinde de bedava olan kurtuluş çaresidir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Elveda... - Sayı 82
Kelime... - Sayı 81
Zina - Sirkat... - Sayı 80
Zekât... - Sayı 79
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15718224
 Bugün : 1354
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656241
 Bugün : 154
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim