Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3669 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Su ve Aile
Ali Erdal

  Sayı: 83 - Ocak / Mart 2015

İNSAN!.. "Eşref-i mahlûkat"!.. Yaratılmışların en şereflisi!..

Birbirine maddede ve mânâda muhtaç, birbirini tamamlayan, birbirini arayan, birbirine tâlip ve birbirine âşık iki cins olarak yaratılmış... "Şüphesiz erkeği, dişiyi iki eş yaratan O’dur." (Necm, 45)

● Kendisinin, ailesinin, neslinin ve cemiyetinin geleceği üzerinde pay sahibi iki cevher...

● İnsanın en çok ve en yüksek eserlerinin, –hele sanat eserlerinin– kadın - erkek münasebeti üzerine olması boşun a değil... Boşa değil... Sebepsiz değil... Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı (Romeo) ile (Jülyet), (Pol) ile (Virjini), Mem u Zin vs...

● Bir elmanın, –eşit değil– denk iki yarısı...

● İffet, hayâ ve cazibe ile yiğitlik, yüksek ahlâk ve irade...

● Hayran olunacak güzellik ile takdir edilecek karakter...

● Yaratıcı ve yaratılış tefekküründen sonra birbirinin en büyük meselesi...

● Birbirine en büyük mesele...

● Birbirine dert ve hemdert...

● Hayvanî özelliklerini disiplin altına alma yüceliği veya altında ezilme sefaleti...

● "Melekten üstün" ile "hayvandan aşağı" olmak arasında yerini seçme imtihanında birbirine en büyük destek ve köstek...

● Sevdiği için fedakârlık yapmak ve hayırda yarışmak ile cinayete varan düşmanlık arasındaki rakipler...

● Birbirine kutup...

● Ateşle barut...

● Disiplin altına alınmazlarsa, felâket; alınırlarsa –yanıcı hidrojen ve yakıcı oksijenden söndürücü ve serinletici suyun meydana gelmesi gibi– güllük gülistanlık...

*

Harika bir tablo karşısında, ‘bunu yapan ressama helâl olsun’ diyerek hayranlığımızı ifade ederiz. Benzetme veya kıyas değil... Hâşâ!.. Ne yapayım, meramımı böyle ifadeye gücüm yetti:

Fuzûlî,

"Öyle sermestem ki, idrâk etmezem dünyâ nedir;

Men kimem, sâkî olan kimdir, mey û sahbâ nedir!"

Diyor... Aşk içkisinin tesiriyle öyle sermestim ki, idrak edemiyorum dünya nedir, ben kimim, saki kimdir ve içki kadehi nedir...

Aşkından sermest olana ne mutlu... Bizse aczimizden şaşkınız... Hayranlıktan küçük dilimizi yutmuşuz... Bu halimizle bile, evet asıl hayran olunacak olan Allah’ın eserleridir, yaratmasıdır, hissedebiliyoruz. Hele "Erkeği, dişiyi iki eş yaratmak" en çok hayran olunacaklar arasında... Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de üzerine yemin ederek beyan buyuruyor... Böyle bir fevkalâdeliği ancak İlâhî Kudret icat edebilir ve yaratabilir. Başta "en şereflisi" olmak üzere varlıkları, erkek ve dişi olarak yaratmak; eşi bulunmaz, hikmetleri sayılmaz, ifadeye güç yetmez öyle harika bir icat ki, bizzat Yaratıcı, Yaratan’a yemin ediyor... "Erkeği ve dişiyi yaratana yemin olsun ki!" (Leyl, 3)... Bizzat Yaratıcı!.. Erkek ve dişi olarak yaratmanın ehemmiyetine, yüceliğine ve fevkalâdeliğine, yeminle işaret ediyor! Ve kendi yaratma kudret ve ihtişamına, –"yaratana" diyerek hem de– yemin ediyor... Bilinsin!.. İbretle bakılsın, yaratma neymiş görülsün, hayran olunsun!.. "Ki O, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayandır." (Secde, 7). Ve bu ihtişamla yaratılan ‘insan’, birbirine iştiyak duysun... Birbirlerinin "çeşm-i çerağı / gözünün nuru" olsunlar...

"Zöhre’m, Han Tahir’in çeşm-i çerağı;

Neden eller geldi, Zöhrem gelmedi?!"

Gerçek aşka ulaşmada birbirine yol ve basamak olsunlar. Bunun için birbirlerine âşık olsunlar... Aşkı bilsinler!.. Aşkı tatsınlar!.. Aşkı yaşasınlar!.. "Aşk imiş her ne var âlemde" (Fuzûlî); anlasınlar... "Aşkı olmayan gönül, misal-i taşa benzer" (Yunus); tespit etsinler...

Yaratıcı’ya yol ve basamak!.. Ne müthiş bir yaratıcılık kudretidir ve ne muazzam bir lütuftur!..

"Mecnûn’a sordular, Leylâ nic’oldu?

Leylâ gitti, adı dillerde kaldı...

Benim gönlüm, şimdi bir Leylâ buldu!..

Yürü Leylâ ki ben Mevlâ’yı buldum;

Leylâ Leylâ derken, Mevlâ’yı buldum" (Yunus)

İnsan; nasıl muhteşem bir yaratılışın mahsulü olduğunun, bunun ne büyük ihsan ve lütuf olduğunun –denizin içindeki balığın denizi bilmediği, bilemediği gibi– farkında değil... Sanki ‘insan’ olmak müktesep hakkı... Erkek ve dişi olmak, kendi icadı... Şükretmeyi akıl etmiyor; akıl etse ihmal ediyor, ihmal etmese, eksik yapıyor. "Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O’dur. Ne de az şükrediyorsunuz!" (Mü’minûn, 78)

*

Sıradan taş, kimin umurunda... Ama söz konusu mücevherse iş değişir. İlgili ilgisiz herkesin söyleyecek –doğru yanlış– en az bir sözü olur. Aranır, bulunur, alınır, çalınır, saklanır, özencik der gibi teşhir edilir... Uğrunda tehlikeler göze alınır, hattâ can verilir... Başlara tac edilir, yakalara takılır, omuzlarda rütbe olur... Hayalleri süsler... Başta sanat olmak üzere, her sahanın konusu olur... Kim kimlerin yanında, ne zaman, nerede, nasıl, ne kadar takacak? Hangi müzede ne zaman gösterilecek? Usulleri konur, gelenekleri ortaya çıkar... Hayran olunur, hakkı verilir, istismar edilir... Mübalâğa edilir... Kötülüğe âlet edilir, iyiliğe vesile olur...

İnsan, masaldaki sihirli elma... İkiye bölünmüş... Bir yarısı cezbeden diğer yarısı cezbedilen...

"Güzel sevmek bir sarp kale

Ya alınır ya alınmaz." (Karacaoğlan)

Öyle olunca cazibenin ne kadar, nasıl ve kimlere ne zaman görüneceği yani kadın ve kıyafeti; sanat ve edebiyattan, günlük hayat ve siyasete kadar her sahanın konusu olur; olmuştur. Moda; estetikten teşhirciliğe uzanan gülünç ve tuhaf (kreasyonları), ahlâkî ve ahlâk dışı tezahürleri ile sirayet ettiği bütün sahalarda kadını ve kıyafetini teşhir eden ve kapitalist sistemin dokunulmazlık kazanmış vitrini ve Batı’nın kadına çarpık bakışının belgesi... Şairin,

"Güzelliğin on par(a) etmez,

Şu bendeki aşk olmasa!" (Âşık Veysel)

Diye ifade ettiği; erkekteki görmek heves ve zaafının, kadındaki görünmek ve görülmek işve ve arzusunun estetik maskeli pazarı... Kadını binbir yolla teşhir ederken, farkında olmadan, onun kirli emellere peşkeş çekilmemesi gereken bir mücevher olduğunu haykırmakta...

İki cins halinde yaratılan ‘insan’ın, ruhunu ve mânâsını yok sayıp bedenini öne çıkarmak, aşkın katlidir. O çevrelerin, bu tür ilişkilere "aşk" deme ihtiyacı duymalarından belli.

Oysa en şerefli mahlûka yakışan, kendisini böyle muhteşem yaratanın emirlerine uygun olarak yaşamak değil midir?

 *

Allah, yanıcı hidrojen ve yakıcı oksijenden söndürücü, serinletici ve sakinleştirici suyu yarattığı gibi, erkek ve dişiden toplumun temel birimi aileyi meydana getirdi ve neslin devamına, vesile kıldı.

İki bombadan... Birinin gücü dilinde... "Kocalarınızı dillerinizle dövmeyin" (Hadis). Birinin gücü elinde... "Hanımına yüzünü ekşitme, kaşını çatma ve dövme." (Hadis)... Çekilmiş iki kılıçtan... Nur yuvası aileyi meydana getirdi... Rüya gibi bir düğünle, çekilmiş kılıçlar, –masaldaki sihirli kıllar misali– defne dalları oldu. Ve birbirine zıt iki birimden nurtopu çocuklar... "Size nefislerinizden, kendilerine ısınmanız için, zevceler yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması da Onun âyetlerindendir. Şüphe yok ki bunda fikrini iyi i’mâl edecek bir kavm için elbette ibretler vardır." (Rûm, 21)

Cemiyetin en küçük ama olmazsa olmaz temel birimi aile, iki cins halinde yaratılmak sayesinde... Geleceğe, birlikte hazırlanmaları, iki cihan saadeti kazanmaları ve bu yolun yolcularını çoğaltmaları için:

"Nikâhlanın, evlenin, evlât yetiştirin, çoğalın; zira Kıyamet Günü ben, başka ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim." (Hadis)

Ve topraktan yarattığına Allah; maddede ve mânâda temizlenmeleri ve kendisine tertemiz iltica etmeleri için, "Her canlı şeyi yarattığı suyu" (Enbiya, 30); ihsan etti...

"Kâinatta ne varsa suda yaşadı önce;

Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce."  (Necip Fazıl)

Her şey, "yüzü suyu hürmetine kâinat yaratılanın" yüzüsuyu hürmetine!.. O’nun (sav) şanının yücelmesi ve O’na inananların artması için... "İnsan", Allah’ın razı olduğu dine inansın da ona göre yuva kurup yaşasın ve iki cihan saadetini kazansın diye...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İranın neye ihtiyacı var?... - Sayı 122
Kırk... - Sayı 121
Kırk gün bir ölüyü bekley... - Sayı 121
Sıradan bir filme bu alâk... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14443820
 Bugün : 2682
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627578
 Bugün : 298
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim