Ertuğrul Gazi Dergi Editörü Sayı:
84 - Nisan / Haziran 2015
Birkaç hafta önce yolumuz Söğüt’e düşmüştü. Bir vesileyle Ertuğrul Gazi’yi ziyaret etmek üzere türbesine vardığımızda kalabalık bir grupla karşılaştık. Bir otobüs genç... Almanya’dan gelmişler… Gurbette doğan ikinci belki de üçüncü nesil. Bizimle Türkçe, aralarında Almanca konuşuyorlar. Beraber fotoğraf çektirme talebimizi kabul ettiler. Çocuklar nereye geldiklerinin, kimin huzurunda bulunduklarının pek farkında olmasa da başlarında gelen biri hanım, diğeri erkek iki sorumlu her şeyin idrakinde… Çocuklarının, gençlerinin yaşadıkları ülkenin kültürü içinde eriyip kaybolma ihtimaline karşı belli ki tedbir alıyorlar ve ne mutlu ki ilacı da Söğüt’te, Gazimizin kabrinde bulmuşlar…
Gazimizin yurtiçinden ve yurtdışından gelen ziyaretçileri eksik olmuyor. Evet, kabul etmek gerekir ki televizyonlarda dönmeye başlayan bir dizi Ertuğrul Gazi’ye olan alâkayı arttırdı. Ama sadece arttırdı. Zira ona olan ilgi yüzyıllardır hiç eksilmedi, hiç eksilmemişti.
Millet, sanki o aramızdan hiç ayrılmamış gibi onu ziyaret etmeyi, kendisiyle hasbihal ediyormuşçasına kabri başında Kur’ân okumayı ihmal etmedi. Yanı başında ananesine uygun eğlenceler tertiplemeyi de… Cümlemi garip karşılayanlara iddiamı ispatlamam gerekir. 733 yıldır tertiplenen ve Allah nasip ederse 734. de önümüzdeki Eylül ayının ikinci haftasının Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri tertip edilecek olan ihtifale davetlisiniz. Ne demek istediğimi gelince göreceksiniz. Gazimiz ve onun etrafında her şubesiyle akıp giden hayat…
Onun hakkında eser kaleme alan Hocamız Ali Erdal Bey’in tespitleri ne güzel…
“Milletimiz onun şahsında, devlet millet kaynaşmasının ideal örneğini buldu. Neslinden gelenleri haşmetli unvanlarla andığı halde, ona “bey” bile demedi; o kadar yakın buldu kendine... Asker arkadaşı gibi, adını söyledi. Sadece “Gazi”lik gibi bir unvanla, yani Müslüman Türk kimliğinin en üst değerlendirmesini, şehitliğin arkadaşını getirdi isminin yanına... Sadece Ertuğrul Gazi... Şu inceliğe bakın… “Bey” diyerek, aşiretin başı hüviyetini ön plâna çıkarmadı. Onunla kendisini özdeşleştirdi.
Ertuğrul Gazi, 7000 kilometrelik ve 3 asırlık yürüyüşten sonra, devletin kurulacağı yerde karar kılan, “Müslüman Türk” kimliğinin ideal kıvamını şahsında yaşatan kişi... Millet, bunu gördü ve buna ilgi gösterdi, göstermekte…”
Bu sayımızda bir dizi vesilesiyle de olsa gündeme gelen Ertuğrul Gazi’yi ele aldık. Onun Türk ve İslâm tarihi bakımından önemini anlamaya, anlatmaya gayret ettik.
Elinizdeki sayı, yazarlarımızın katılımıyla yaptığımız son toplantıda aldığımız karar uyarınca elinize kargo aracılığıyla ulaştı. Bugüne kadar posta aracılığıyla gönderdiğimiz dergilerin abonelerimize ulaşmadığına dair o kadar çok şikâyet aldık ki maddî külfetine rağmen buna mecbur kaldık. Daha ucuz ve güvenli bir dağıtım şekli bulana kadar bu şekilde devam edeceğiz.
İyi okumalar…
|