Zulm?n ?iiri olmaz, olamaz!. Gönüldaş Sayı:
53 - Temmuz / Eylül 2006
Bir yazımda şöyle demiştim: "Allah'a inanmanın; bağlıları, devlet adamları, âlimleri, uzanları, sanatkârları, velileri, sevdalıları, divaneleri, meczupları, mensupları, halkı, tebaası oldu... (...) Küfürse; sadece fert seviyesinde kaldı. Fert seviyesinde ve muteriz... Sadece muteriz... Hakka!.. Hiç bir zaman devlet olamadı. Halkı ve tebaası hiç olamadı. Kâfir devlet adamı, kâfir âlim, kâfir uzman, kâfir sanatkâr, kâfir teknik eleman, kâfir sıradan fert görüldü; fakat küfür sanatı, küfür edebiyatı, küfür kültürü, küfür tekniği, küfür kamuoyu olamadı. Küfür mayalaşamadı, ekolleşemedi. Sanatın, edebiyatın ve tekniğin -hakkı olmadığı halde- küfür için kullanılması ve bunların küfrün malı imiş gibi gösterilmesi de küfrün ayrı bir haksızlığı ve zulmü..."
Hemen akla Firavunlar'ın ve Nemrutlar'ın geleceğine işaret edip, onların yükselen küfür potansiyelinin devletini kurmadığına, haklı veya haksız geldikleri yerde, baskı ve zulümle küfrü hakim kılmaya çalıştığına işaret etmiştim.
Tesbitimizin en güzel örneğini, sistemli kibir demek olan ırkçılık yapanlar veriyor. En açık ve net olarak da bugün Ortadoğu'yu kana gölüne çeviren, çocukları bile öldüren İsrail veriyor.
Medya ve para kontrol etmede, silâh ve teknik yönden ne kadar becerikli olursa olsun yahudi, ırkçılığının bir edebiyatını ve sanatını ortaya koyamadı. Şiirini yazamadı. Bu sebeple bırakın dünyanın başka yerlerinde, kendi ülkesinde bile fikrini mayalaştıramadı, ekolleştiremedi. En sert baskı ve kontrole rağmen, "sivillere saldırmam" diyebilen ve yapılan yanlışlığı haykırabilen, canı pahasına, gidilen yolun kötü olduğunu söyleyebilenler çıkıyor.
Şiiri olmayan fikir, şiiri yazılamayan düşünce ayakta kalamaz. Tarih buna şahittir. Bir zaman için baskı ile, zulümle kendini kabul ettirmiş görünebilir. Belki bir nesli pusturabilir, susturabilir. Ama kendi ülkesinde bile, ekolleşemeyeceği ve kamuoyunu gerçek mânâda kazanamayacağı için, maya tutturamayacak, kendi gelecek nesillerine bile söz geçiremeyecektir.
Tarihin çöplüğünü boylayan devlet ve milletler, şiiri kaybettikten sonra yıkılıp gitmişler- dir. Şiiri olanlarsa, büyük millet ve büyük devlet- tir. Din kitaplarından, peygamber sözlerinden, büyüklerin eserlerinden (bir kısmı yine şiir) sonra şiir gelir. Şiir taşır, yukarıya doğru, yani hakka doğru cemiyeti... Hayat verir cemiyete...
Mazlumluğun şiiri yazılır ama, zulmün şiiri yazılamaz. Ve o şiir, silâhları mum gibi eritir. Çünkü şiir nehri, dua denizine çıkar. Zulme insan razı olsa bile Allah razı olmaz!
|