Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2191 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Sokağın dini
Altan Atan

  Sayı: 91 - Ocak / Mart 2017

15 Temmuz çok güçlü bir şekilde bilinçaltımıza girdi. Her kesim ve her insan için öncesi ve sonrası yaşadıklarıyla farklı anlamlar ifade etmiş, ediyor veya edecek olsa da zaman geçtikçe tek bir anlam ifade edeceğinden eminim.

Gayet sade, kısa ve basit bir anlam olacak bu.

Vatan duygusunun da tıpkı diğer derin duygular gibi ancak kaybetmeye yakın bilinen kıymeti gibi.

Yıllardır işgalcilerin filmlerinde seyrettiğimiz zombileşmenin ne olduğunu bilfiil yaşayarak, görerek anlamamız gibi.

Bu anlam, belki de yıllardır kasıtlı olarak sayılmayan gollerimize  “bu da mı gol değil” diye haykırmamız gibi bir şey belki de…

Belki de Ömer Halisdemir’in yaptığı iş bu haykırışı ortaya çıkardı, millet derin bir sessizlikle “Goll” diye bağırdı ve bu gol sayıldı!

Bütün şehitlerin, olan bitenin anlamının kendisinde toplanmasıydı sanki O’nun ifade etmeye kelime bulamadığımız bize o çok sevimli gelen yüzü.

Hak ile Halk arasındaki görünmeyen ve kıymet verilmeyen ilişkinin açığa çıkması idi sanki.

Bilemiyorum…

Söylenecek çok sözler oldu ve olacak ama gönüllerde aynı tek bir duygu olacak.

Bu süreçte yaşanan en güzel en anlamlı tarif şuydu:  İslâm sokağın dinidir yani hayatın dini!

Tıpkı, Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin karşısına develerini istemek için gelen Efendimiz (as)’ın dedesi Abdulmuttalip’in sözleri gibi.

O’nu Mekke’nin reisi olarak kabul eden Fil ordusunun sahibi Ebrehe, askerlerinin el koyduğu develerini isteyen Abdulmuttalip’e küçümseyerek kızar. Ben Kâbe’yi yıkmaya geldim diyorum sen develerinin peşindesin! 

Cevap basit ve nettir: Kâbe’nin sahibi ben değilim, Allah onu koruyacaktır. Ben sahibi olduğum şeylerin peşindeyim.

Allah, zamanı gelince koruyacağını koruyacaktır. Ancak korunması gerekenin kendimiz olduğunu ve bunun için Allah’ın dinine yardım etmemiz gerektiğini iyi anlamamız gerekir. Allah’ın açık ve doğrudan yardımının hangi durumlarda geldiği aşağı yukarı bellidir.

“Allah için” kavramı aslında kendimizi korumak ve kurtarmak anlamına gelir. Ve dahi kötülük potansiyelimizden Allah için, Allah’ı tercih ederek, O’nu isteyerek uzak durmak. Ancak yapılması gerekenlerden de kaçmamak!

Vefatının 13. yılında rahmetle andığımız Aliya İzzetbegoviç’in “Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır.” sözü bu anlamda ne güzeldir. 

Tarihe Fil Vak’ası olarak geçen bu önemli olaydan sonra Mekke halkı insanlık tarihinin en önemli kişisini tanıdı, onun elçiliğiyle ilâhî mesajlarla tanıştı. Elbette ki işler karıştı hayatları alt üst oldu. Baba ile oğul karşı karşıya geldiği gibi görülmedik güzellikler de yaşandı. Doğru tercih ve eylemde bulunanlar kazandı diğerleri kaybetti. Hayat da devam etti.

Bu her zaman böyle oldu.

Sokağın şartları ve kurallarını önemser, benimser ve hayatınızın önceliği yaparsanız ne âlâ ama önceliğiniz Ebrehe’nin dini gibi nefsanî bir din ise yandınız.

İslâm o zaman da sokağın yani hayatın dini idi şimdi de öyle, hep de öyle olacak!

Bilinçaltımıza işleyen 15 Temmuz olayı da Ebrehe’nin dini ile Allah’ın dini arasında geçen önemli tarihî bir olaydan ibarettir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yakarsa Dünyayı...... - Sayı 114
Mizah Ciddî Bir İştir!... - Sayı 113
Mezarımı Taştan Oyun... - Sayı 112
Müjde... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593506
 Bugün : 4047
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631114
 Bugün : 761
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim