Âlemlere İnen Nur Ahmet Mahir Pekşen Sayı:
38 -
Mekke’de insanlara yol gösteren NUR doğdu,
O Nur ki; yıllar süren karanlıkları boğdu,
Zulüm, yalan ve her tür kötülükleri kovdu,
EY AKIL O DOĞUŞU GÖNÜLLE BİRLİKTE AN.
ZAMANIN SONSUZUNDA VAR MI BUNDAN KUTLU AN?..
Allah her şeyi O’nun hürmetine halketti,
O Nur, o yüze kattan, âlemlere rahmetti,
Hakkın “Habibim” diye bahsettiği Ahmet’ti.
ÇÖL ASIRLAR BOYUDUR BÖYLESİ BİR NUR’A AÇ,
RAHMETİN KAYNAĞI O, İNSANLIK GÖZÜNÜ AÇ.
Zaman bir başka zaman, yakuttan farksız zemin,
O’nun sayesindedir varoluşu âlemin,
O bataklık içinde tertemiz ve EL-Emin.
BİR ZAMANLAR YOK İKEN İYİLİKLERDEN ESER
ARTIK MEKKE’DE RÜZGÂR BİR BAŞKA RUHLA ESER.
Taştan farksız topluma merhameti yaydı O,
Gündüzlere bir güneş, gecelere ay’dı O,
Ümit ışığı yoktu, eğer doğmayaydı O.
GÖMÜLÜYORKEN KIZLAR ÇÖLLERE ÜÇER-BEŞER.
BU ZULÜME “DUR” DEDİ, O ÇAĞDA HAYR-ÜL BEŞER.
Cebrail’le o NUR’a hitap etti Yaradan,
Ne zaman tesadüftü, ne de mekân sıradan.
Bir ramazan ayında İSLÂM doğdu Hira’dan.
NUR İNMEYE BAŞLADI SEMADAN HALKA HALKA.
ZORDU BUNU ANLATMAK PUTLARA TAPAN HALKA.
Hekkı tebliğ ederken çileler sıralandı,
Gün oldu hor görüldü, gün oldu yaralandı,
Hicret ile rahmetin kapısı aralandı.
MEKKE’NİN MÜŞRİKLERİ MEY İÇERKEN ŞEREFE.
MEDİNE NAİL OLDU ERİŞİLMEZ ŞEREFE.
Medine halkı koştu Resul’e akın akın.
İnandılar yürekten; O NUR elçisi Hakk’ın.
Tamamlayıcısı O, güzelliğin, ahlâkın.
NE LEYLA İLE MECNUN NE KEREM İLE ASLI
OLMALI SEVGİLİLERİN ALLAH VE RESUL ASLI.
Hitap etti aleme; “Tek doğruya katılın,
Ne fala, ne putlara, ne taşlara satılın.
İslâm geldi âleme, sonu geldi batılın.”
PUTLARA YÜZ ÇEVİRMEK GİTTİ KÜFRÜN GÜCÜNE.
DEMEDİLER BİR TÜRLÜ; “BU PUTLARIN GÜCÜ NE”.”
Hüküm sürerken zulüm, hem de en iğrenciyle,
Bağrına bastı halkı, yaşlısıyla, genciyle,
Beyazı kardeş kıldı, sarısıyla, zenciyle,
BAK PEYGAMBER NE DİYOR, DÜŞÜNME DERİN DERİN;
“ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR. SİYAH OLSA DA DERİN.”
En güzel dille Hakk’a davet etmişti halkı,
O ki; tüm mahlûkatın üstünü ve yüz akı.
O’nda eksiklik yoktur, huyu: Kur’an ahlâkı.
AVLANMIŞSAN ŞEYTANIN SANA ÖRDÜĞÜ AĞLA,
O’NA UYMAYAN İNSAN, AĞLA EBEDÎ AĞLA.
Resûl’ün doğduğu ve battığı yer bir çöldü,
O dünya bahçesinde dikensiz olan güldü,
Hak katına çağırdı, ölmemek için öldü.
O NUR GÖÇTÜ ALEMDEN, ARTIK AĞLA, YAN MÜMİN,
CENNET SENİN İNŞALLAH, O’NA ĞALAYAN MÜMİN.
Tutulacak yo O’nun, etek O’nun, diz O’nun,
Bizi bize verene götürecek iz O’nun,
Can ve canandan üstün, bütün sevgimiz O’nun.
NE OLUR HEP BERABER O’NUN YOLUNU TUTSAK?
O’NA BAĞLANAN ÖZGÜR, O’NDAN AYRILAN TUTSAK.
O eşsiz, o benzersiz, O’nsuz her varlık köksüz,
O’nunla güçlü zayıf, O’nunla güler öksüz.
Yaşanır mı dünyada gayesiz ve büyüksüz?
EY İNSANLIK GEL O’NUN DEDİĞİ MECRAYA AK.
O’NUN BEYAZ DEDİĞİ, SEN KARA GÖRSEN DE AK.
Ümmetin için Hak’ka yönelen öz sendedir,
İnsana aydınlığı, gösteren söz söndedir.
Mir’aç’ta Yaradan’ı seyreden göz sendedir.
YOLUNDA BEDENİMİ ETSELER DİLİM DİLİM.
“ALLAH BİR, SEN RESULSÜN” DER SONRA SUSAR DİLİM.
Senin izinde olmak ne yüce bir şuurdur.
Kur’an, hadis, sünnetin, yol gösteren bir nurdur,
Aşkın ile ağlamak, yaş dökmek bir onurdur.
KİFAYETSİZ KALIYOR; CÜMLE, KELİME, TERİM,
MÜREKKEBE KARIŞTI GÖZYAŞLARIM VE TERİM.
Senin isminden üstün ne unvan var ne de şan,
Sensiz ünvanlar mahzun, sensiz şanlar perişan.
Tek arzum şefaatin, ne bu dünya, ne nişan…
AYRILSA ET KEMİKTEN, AYRILSA ETTEN DERİM.
BEN YİNE ALLAH DERİM, BEN YİNE RESUL DERİM…
|