Kudüs terennümleri M. Nihat Malkoç Sayı:
97 -
Kudüs kutlu bir rüya, Kızılelma'sın bize
Sana kavuşamadan yokuşlar varmaz düze
Ümmetin hasretine karışmış vaveylâsın
Istırap çöllerinde müminlere Leylâ'sın
Hasretimiz tükenmez, tükense gözyaşımız
Sen gönül soframızda ekmeğimiz, aşımız
Sükûtun haykırıştır, susturulamaz dilin
Karanlıklara inat, sönmeyecek kandilin
Kadim zamandan beri eşiğinde nur vardır
Medeniyet şiarı, beşiğinde nur vardır
Mekke, Medine, Kudüs şehirlerin incisi
Artık sil gözyaşını hakikatin öncüsü
Boşluklara düşerken tutunduğumuz dalsın
Kanatları kırılmış yaralı bir kartalsın
Dualı kılıçlarla kaç kere kuşatıldın?
Müminlerin kalbinde hasretle yaşatıldın
İçip de kandığımız mukaddes bir oluksun
Ömrün yokuşlarında aldığımız soluksun
Batı'nın şebekleri çekemez sana ayar
Anlat çektiklerini, masum ve mazlum diyar!
Âdem'den İbrahim'e Peygamberler şehrisin
Akıp da durulmayan zamanın gül nehrisin
Müminlerin şiarı Mescid-i Aksa sende
Sekiz köşeli mabet Kubbetü’s Sahra sende
Hüzünle yoğrulmuşsun, sıra dışı ruhun var
Hak hukuk dinlemeyen işgalci güruhun var
Havra'n, kiliselerin caminle yan yanadır
Canlar seni arzular, muhabbetler sanadır
Bu mübarek şehirde herkes izini bulur
Kimseyi boş döndürmez, herkes gizini bulur
Kudüs şahdamarımız, ümmetin gözbebeği
Tarihin kozasının nadide bir ipeği
Öfkemiz yüreklerde gerilmiş bir yay gibi
Ey Kudüs aydınlığın güneş gibi, ay gibi!
Sen ruhların motoru, bizler sade tekeriz
Senin sancın tutarsa acıyı biz çekeriz
Üç semavî dine yâr, yağmalandı harmanın!
Ey koca Selâhaddin, unutuldu fermanın!
Silemedik yüzünden acının izlerini
Kıyamete taşırsın o mahrem gizlerini
Müslüman Hakk'a kuldur; kula kul değil, hürdür
Mescid-i Aksa kalbe vurulan bir mühürdür
İslâm'ın ilk kıblesi, kesilmiş gül nefesin
Sükûta ram olmuşsun, kısık çıkıyor sesin
Müslüman kardeşlerin hasretinle yanıyor
Sana bir kurşun değse yüreğimiz kanıyor
Müminin secdegâhı, ümmetin namususun
Kutlu medeniyetin belleğisin, us'usun
Daha dün gibi canlı Mirac'ın hatırası
Sana koşup gelmenin şimdidir tam sırası
Çağlara meydan okur, faniliği aşarsın
Hicranın döşeğinde ateş içre yaşarsın
Dalından koparılmış bir gül misalisin sen
Yusufların Yakup'a kutlu visalisin sen
Ümmetin müjdecisi, Cennetü'l Meva oldun
Bülbüller susturuldu, baykuşa yuva oldun
Bu sancı boşa değil, yeniden doğacaksın
Fecir vakti yakındır, zulmeti boğacaksın
Hasretinle bilenip sana koşacak ümmet
Aksa'ya sığmayacak, dışa taşacak ümmet
Mazlum Ortadoğu'nun yetim coğrafyasısın
Ümmed-i Muhammed'in büyüttüğü yasısın
Senin yüzün gülünce gözyaşımız dinecek
Ümmeti yakan ateş elbet bir gün sönecek
Sen damarsın biz kanız, et ve tırnak gibiyiz
Kur’ân'ın hadimleri, hakikatin ipiyiz
Taşların dili olsa, konuşsa acep ne der?
Çektiğin bunca çile, acı, işkence yeter
Zincire vurulmuşsun, ahvâlin dram bize
Senin yüzün asıksa eğlenmek haram bize
Ağlar Mescid-i Aksa, tutulur bütün diller
Söner yüreğimizde gazı biten kandiller
Kudüs sulha ermeden dinmez gözyaşlarımız
Kanadı kırılmıştır, uçamaz kuşlarımız
Kudüs gönül kıblesi, nebilerin otağı
Ne büyük acılara şahittir Zeytin Dağı
Çocuklarda umut yok, hüzün var gözlerinde
Acının izi kalmış yaralı dizlerinde
Gül kokulu bahçeler şimdi yangın yeridir
Gözyaşına karışan mazlumların teridir
Dünyayı yönetirken şişirilmiş cüzdanlar...
Kulaklar sağırlaşmış, taş kesilmiş vicdanlar
Alçak palikaryalar nefretini kusuyor
Soru sorduklarımız ne yazık ki susuyor
İhanet mahfilleri kararttı dünyamızı
Kudüs'ü özgür görmek süslüyor rüyamızı
Gecenin ardı sabah, doğacak bir gün güneş
Zifiri karanlığı boğacak bir gün güneş
Nedamet sofrasında azığımız gam bizim
Kudüs özgür olacak, inancımız tam bizim
|