Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1137 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

İnsan ömrü de mevsimler gibidir
Erdal Kozankaya

  Sayı: 107 -

Mevsimlerden ilkbahardır… Uzun, soğuk, karlı günler bitmiş, ılık ılık ilkbahar rüzgârları esmeye başlamış… Güneş toprağı ısıtmaya başlar. Cemreler toprağa düşer. Bütün börtü böcekler uyanır, doğada bir uyanış, diriliş başlar. Ağaçlar yemyeşil yapraklarla çiçeklere bezenir. Kırlar, bayırlar yemyeşil çimenlerle rengârenk çiçeklere bezenir. Kelebekler, arılar, kuşlar bir başka uçar. Kuzuların kırlarda koşturmasıdır, ilkbahar… İlkbahar mevsimi bir başlangıçtır, sevinçtir, neşedir. Bütün nebatatın dirilişidir sanki…

İlkbaharın sonu yazdır, ağaçlardaki yapraklar meyveye durmuş, bağlar bostanlar, sebzeler, envaî çeşit lezzetlerde nimetlerini cömertçe insana sunar. Yaz mevsimi ürün alma, hasat toplama mevsimidir.

Yazın sonu sonbahar mevsimidir. Sonbahar, hazan ayı, hüzün ayıdır. Ağaçlar vereceği meyvelerini vermiş, bağlar bozulmuş, yapraklar sararıp solmaya başlamıştır. İnsanlar artık çekilmiştir bağlar bahçelerden, bir yalnızlık başlar, bir gariplik, bir terk edilmişliktir âdeta… Havalar yavaş yavaş soğumaya başlar, sert esen sonbahar rüzgârları sararmış solmuş yaprakları bir bir dalından koparır, savurur havaya, gazel olur. Hâlbuki o yaprak ilkbaharda taze bir yapraktı dalında. Şimdi ise sarardı, soldu, istemeyerek dalından kopup savrulup gitti. Sonbahar, sanki ayrılıktır, ölümün habercisidir.

Kışın habercisi soğuk ve sert esen rüzgârlardır. Sonbaharın sonu kıştır, bir bakmışsın kar basmış, her yer bembeyaz kara bürünmüş, kar bütün doğaya kefen olmuş.

İşte insan ömrü de aynı mevsimler gibidir. Çocukluğu, gençliği ilkbaharıdır. Ailede bir çocuk dünyaya gelir, kucaktan düşmez. El bebek, gül bebek büyütülür, bir sevinçtir. Bir neşe dolar o aileye. Önce emekler sonra yürüyüp koşmaya başlar. Serpilip gürbüz bir delikanlı olur. İşte yirmi yaşına kadar olan bu yaşlar, insanın ilkbaharıdır.

Yirmisinden sonra yaz mevsimi gibidir. Artık evlenip, çocukları olur. Çocukları büyütüp yetiştirir, onlara yurt, yuva yapar. Evlâtları için her şeyi yapar, onları bir bir evlendirip yuvadan uçurması da ağaçların meyve vermesi gibidir. İnsanların meyvesi de evlâtlarıdır.   İnsanların yaz dönemi yirmi ile elli yaş arasıdır.

İnsan, elli altmış yaşından sonra sonbahar mevsimine girmiştir artık. Saçlarına bir bir aklar düşmeye başlamış, dizlerinin takati kesilmiş, gözlerinin feri gitmiş, beli bükülmüş, hastalıklar bir bir çıkmaya başlamıştır. O eski gençliğinden, güzelliğinden eser kalmamıştır. Yaşlılık, ihtiyarlık döneminde geleni gideni de azalır, kapısını çalan olmaz. Bir gariplik, mahzunluk, terkedilmiş duygusuna kapılır. Aynı mahsuller toplandıktan sonra terkedilen bağlar, bahçelere döner insan…

İnsanın sonbaharı yaşlılığı, ihtiyarlığıdır. Sonbahardan sonra kış mevsimidir artık. Ayrılık, ölüm zamanı kapıya dayanmıştır. Sonbaharın esen sert, soğuk rüzgârları nasıl sararmış solmuş ağaç yapraklarını dalından koparmışsa, insanın ruhu da bedenden uçar gider. İnsanın vücudu da bembeyaz kefene bürünür. Aynı hazan yapraklarının üzerini örten beyaz karlar gibi…

İnsanın kışı da ölümüdür. Allah herkese ölümden sonraki âhiret  hayatı  için   azık,  güzel ameller hazırlamayı nasip etsin. Ömür bir şekilde gelip geçecek. Allah, iman nasip eylesin. Çünkü asıl ebedi  hayat,  âhiret hayatıdır. Asıl hayat, ölümden sonra başlayacak.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Fragman Bitti Asıl Film 2... - Sayı 115
İmamesi Kopmuş Tespih Tan... - Sayı 112
Kudüs... - Sayı 109
Ellerinden kan damlayanla... - Sayı 109
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593092
 Bugün : 3633
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631084
 Bugün : 731
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim