İnsan ömrü de mevsimler gibidir Erdal Kozankaya Sayı:
107 -
Mevsimlerden ilkbahardır… Uzun, soğuk, karlı günler bitmiş, ılık ılık ilkbahar rüzgârları esmeye başlamış… Güneş toprağı ısıtmaya başlar. Cemreler toprağa düşer. Bütün börtü böcekler uyanır, doğada bir uyanış, diriliş başlar. Ağaçlar yemyeşil yapraklarla çiçeklere bezenir. Kırlar, bayırlar yemyeşil çimenlerle rengârenk çiçeklere bezenir. Kelebekler, arılar, kuşlar bir başka uçar. Kuzuların kırlarda koşturmasıdır, ilkbahar… İlkbahar mevsimi bir başlangıçtır, sevinçtir, neşedir. Bütün nebatatın dirilişidir sanki…
İlkbaharın sonu yazdır, ağaçlardaki yapraklar meyveye durmuş, bağlar bostanlar, sebzeler, envaî çeşit lezzetlerde nimetlerini cömertçe insana sunar. Yaz mevsimi ürün alma, hasat toplama mevsimidir.
Yazın sonu sonbahar mevsimidir. Sonbahar, hazan ayı, hüzün ayıdır. Ağaçlar vereceği meyvelerini vermiş, bağlar bozulmuş, yapraklar sararıp solmaya başlamıştır. İnsanlar artık çekilmiştir bağlar bahçelerden, bir yalnızlık başlar, bir gariplik, bir terk edilmişliktir âdeta… Havalar yavaş yavaş soğumaya başlar, sert esen sonbahar rüzgârları sararmış solmuş yaprakları bir bir dalından koparır, savurur havaya, gazel olur. Hâlbuki o yaprak ilkbaharda taze bir yapraktı dalında. Şimdi ise sarardı, soldu, istemeyerek dalından kopup savrulup gitti. Sonbahar, sanki ayrılıktır, ölümün habercisidir.
Kışın habercisi soğuk ve sert esen rüzgârlardır. Sonbaharın sonu kıştır, bir bakmışsın kar basmış, her yer bembeyaz kara bürünmüş, kar bütün doğaya kefen olmuş.
İşte insan ömrü de aynı mevsimler gibidir. Çocukluğu, gençliği ilkbaharıdır. Ailede bir çocuk dünyaya gelir, kucaktan düşmez. El bebek, gül bebek büyütülür, bir sevinçtir. Bir neşe dolar o aileye. Önce emekler sonra yürüyüp koşmaya başlar. Serpilip gürbüz bir delikanlı olur. İşte yirmi yaşına kadar olan bu yaşlar, insanın ilkbaharıdır.
Yirmisinden sonra yaz mevsimi gibidir. Artık evlenip, çocukları olur. Çocukları büyütüp yetiştirir, onlara yurt, yuva yapar. Evlâtları için her şeyi yapar, onları bir bir evlendirip yuvadan uçurması da ağaçların meyve vermesi gibidir. İnsanların meyvesi de evlâtlarıdır. İnsanların yaz dönemi yirmi ile elli yaş arasıdır.
İnsan, elli altmış yaşından sonra sonbahar mevsimine girmiştir artık. Saçlarına bir bir aklar düşmeye başlamış, dizlerinin takati kesilmiş, gözlerinin feri gitmiş, beli bükülmüş, hastalıklar bir bir çıkmaya başlamıştır. O eski gençliğinden, güzelliğinden eser kalmamıştır. Yaşlılık, ihtiyarlık döneminde geleni gideni de azalır, kapısını çalan olmaz. Bir gariplik, mahzunluk, terkedilmiş duygusuna kapılır. Aynı mahsuller toplandıktan sonra terkedilen bağlar, bahçelere döner insan…
İnsanın sonbaharı yaşlılığı, ihtiyarlığıdır. Sonbahardan sonra kış mevsimidir artık. Ayrılık, ölüm zamanı kapıya dayanmıştır. Sonbaharın esen sert, soğuk rüzgârları nasıl sararmış solmuş ağaç yapraklarını dalından koparmışsa, insanın ruhu da bedenden uçar gider. İnsanın vücudu da bembeyaz kefene bürünür. Aynı hazan yapraklarının üzerini örten beyaz karlar gibi…
İnsanın kışı da ölümüdür. Allah herkese ölümden sonraki âhiret hayatı için azık, güzel ameller hazırlamayı nasip etsin. Ömür bir şekilde gelip geçecek. Allah, iman nasip eylesin. Çünkü asıl ebedi hayat, âhiret hayatıdır. Asıl hayat, ölümden sonra başlayacak.
|