Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1038 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Koronavirüsün hatırlattıkları
İlkay Coşkun

  Sayı: 109 -

 Dünya iki kapılı bir han 

Girdi mi dertlere düşer insan.

Tanınmadan yaşamak en iyisi

Elinde olsa da hiç doğmasan

(Ömer Hayyam)

Bir nefeslik can işte. Yaşanan bunca olumsuzluk üzerine umut yitimine uğrandığı da bir gerçek. Koronavirüsün, ölüm tefekkürünü arttırdığı doğru. Dün de bugün de hayat pamuk ipliğine bağlı. Şimdilerde daha çok bunun farkına vardık sadece. Zayiatlar insanları ister istemez ölüme hazırlıyor bir taraftan. Diğer taraftan ölüm sanki hep başkaları için var, bizden uzak yanılgısını taşıyoruz. Ayrıca virüsten önce ölüm yokmuş, ölüm virüsle beraber geldi kaygısı da bunun cabası. Bunun gibi benzer birçok girift paradoks hâl yaşanıyor maalesef. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” türünden büyük büyük cümleler bu süreçte lügatimizde ön sıralarda yerini almaya başladı. 

Süreğen ekolojik değişmeler, kirlenme, zararlı gaz salınımları, küresel ısınma, gdo gibi bilumum olumsuzlukların pik yapması, biz insanlara büyük dersler vermektedir elbet. Hayvan ve bitki çeşitliliğin azalması, bazı türlerin yok olması ekolojik dengeyi fazlasıyla sarsmaktadır. Ayrıca olayın güzel yanı tabiatta kendisini farklı bir boyutuyla göstermektedir. Uzun süreli kapanmalarda hava kirliliğinin azalması kayda değer olumlu yanlardandır. Virüs, şehirlerden köylere, kırsala huruç halini ne düzeyde besleyecek bilemiyorum ama insanoğlunun felsefesine, bakışına ciddi yansımaları olacağı kesin gözüküyor. 

Covid-19, laboratuvar ortamında mı oluşturuldu? Sekiz milyara giden dünya nüfusunu azaltma, kontrol etme uğraşılarının uygulamalarını mı yaşıyoruz? Salgınla beraber zenginlerin daha zenginleştiği, fakirlerin daha da arttığı bir sonla karşı karşıyayız. Kapitalizmin hegemonyasının bırakın yara almayı, daha da semirdiği görülmektedir. Kendini dünyanın sahibi gören küreselci bir güruhun, virüsün müsebbibi olduğu şüphesi insanların beyninde çokça yer aldığı aşikâr gözüküyor. 

Küçük bir matematik hesabı yapacak olursak, ülkemizde otuz binin üzerinde köy var. Bu köylerimizi, şehir ve ilçe bağlantılarıyla da tasavvur edersek, her köyden üç insanımızın virüs kaynaklı öldüğünü düşünürsek, yüz bine varan ölüm sayısına ulaşırız. Meselâ kendi köyümde şu ana kadar virüs kaynaklı ona yakın ölüm oldu. Yaklaşık yetmiş, seksen yılda bir, yedi milyar üzeri dünya nüfusunun ve seksen milyon üzeri ülke nüfusumuzun bu süre zarfında tamamına yakınının ölümleri ve yeni doğumlarla yenilendiğini biliyoruz. Virüsten dolayı dünyada şu ana kadar yaklaşık üç ile dört milyon arası insanın öldüğünü düşünürsek, küçümsemiyorum ama devede kulak mertebelerinde olduğu da görülüyor. Virüs kaynaklı bu ölümleri, diğer hastalıklar, kazalar, savaşlar gibi ölümlerle de karşılaştırırsak buna benzer sonuçlara ulaşırız.

Koronavirüsün, kültüre, edebiyata ve sanata ciddi anlamda yansımaları oldu ve halen devam etmektedir. Virüsü, dosya konusu yapan dergiler, korona günlükleri, kitaplar, şiirler derken bu listeyi uzatabiliriz. Evde geçirilen süre, kitap okuma sürelerini arttırdı. Okumayla beraber yazmada da artışlar oldu. Bunları olumlu anlamdaki yansımalar olarak sıralayabiliriz. Kitap fuarlarının kapalı olması, kütüphanelerin daha az kullanılması, kültürel sanatsal etkinliklerin yapılamaması şeklinde olumsuz yansımalar görüldü. “Virüs edebiyatı” şeklindeki tanımlamalar vücut bulmaya başladı. 

Sokağa çıkma yasakları, toplu etkinlikler, işyerlerinin kapalı tutulması, maske kullanımı hattâ aşılar üzerindeki olumsuz yaklaşımlar hep devam ediyor. Amerika, Brezilya ve başka bazı ülkelerde uygulanan tedbirlere karşı sokak eylemleriyle ciddi mukavemetler gösteriliyor. Bu aşamada kimi ülkeler okulları açık tuttu bizim gibi kimi ülkeler ise yüz yüze eğitime uzun süreler ara verdi. Ülkemizde de okulların kapalı tutulmasının yanlış olduğu, virüs salgınının çocukları çok da etkilemediği enikonu dillendirilmeye başlandı. Her ne kadar kapalı ortamlarda virüsün yayılımı dikkatleri üzerinde tutsa da, yapılan büyük çaplı bazı deneylerde maskenin virüsten korunmak için çok da etkili olmadığı dillendirilmeye başlandı. 

Gerek ekonomiye olumsuz etkisi gerekse de ölümler virüsün yıkıcılığını üst noktalara taşımaktadır. Eğitim, muhabbet, komşuluk ve ferdi özgürlükler gibi birçok alanda da derin yaralar açmaktadır. Bizler bugünlerde “nerde o eski bayramlar” diyerek iç çekerken, çocuklarımızın bu cümleleri kuramayacak olması en büyük kaybımız olacak. Mütebessim çehrelerin eskiye oranla daha da azaldığı muhakkak. En önemlisi de toplumların, devletlerin ve milletlerin birbirine her zaman ihtiyaç duyabileceği görüldü. Hiçbir fert ve toplumun tek başına, tam anlamıyla güvende olamayacağı anlaşılmaktadır. 

Bu bağlamda olumlu olumsuz birçok fikri bir potada eritmek, farklı fikirler serdeden herkesin fikrini değerlendirmek gerekiyor ki ileride daha az “yanlış yapmışız”, “yanılmışız” diyebilelim. Şu bir gerçek ki korona tedbirleri artırıldıkça, turkuaz renkli hastalık tablosunda sayılar azalıyor, tedbirler gevşedikçe bu rakamlar yükseliyor maalesef. Damdan düşeni damdan düşen anlar misali, virüsü ağır atlatanlar, virüsü kapmamak için ne gerekiyorsa yapmamız gerektiğini ibretamiz bir şekilde haykırıyorlar. Ama her şeye rağmen virüse karşı hiç bir şey yapmamak, duyarsız, aylak, tüfeği olmayan asker gibi de olmamak gerektiğini düşünüyorum. 

Her boyutuyla koronavirüs, netameli bir olay. Bir musibet bin dersten evlâdır sözünün canlı örneği sanki. Silkeleyip kendimize getirebilecek büyük bir ders. Yaşadığımız bu olumsuz sürece, sabrı, paylaşmayı, psikolojiyi, sosyolojiyi daha önemlisi de tedbiri her daim misafir etmemiz gerekiyor. “Ekinler baş vermeden kör buzağı toparlanamazmış” hesabı zamanı gelince geçecek elbet. Allah, gayretlerimizin, dualarımızın elinden tutar inşallah. Her şeye rağmen fisebilillah diyeceğimizi diyelim, göreceğimizi görelim, duyacağımızı duyalım, hayat bize ecele. 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Ayağa kalk Sakarya... - Sayı 120
Filistin... - Sayı 119
”Ateş Bandosu” Mustafa Ce... - Sayı 118
"SALKIM SÖĞÜT SUYA KÜSMÜŞ... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15898345
 Bugün : 1269
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 669395
 Bugün : 21
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 121
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim