Bizim Milletçe İhtiyacımız Bir Tane Dergi Editörü Sayı:
112 -
İstanbul’dan kalkan bir uçağın bir-birbuçuk saatte varacağı mesafede insanların öldüğü, öldürüldüğü bir savaş cereyan ediyor. Milletimizin derin şuurunda “Moskof gâvuru” olarak yer eden Ruslar, tarih boyunca en iyi becerdikleri işi, masum kanı dökme işini bu kez Ukrayna’da icra ediyorlar. Yakın geçmişte, Anadolu’da, Afganistan’da, Çeçenistan’da, Suriye’de yaptıkları gibi… Ukrayna savaşı gösterdi ki, kurulduğu günden beri yayılmacı bir politika izleyen Rusya, bu emelinden vazgeçmiş değil. Bilakis Ruslar, güç kazandıkça, sıcak sulara varma hayalinin önünde engel teşkil eden bütün devletleri yutma iştahındalar…
Kardelen, başta “Moskof gâvuru” tek millet olan küfrün diğer bütün şubelerinin de hedefindeki Müslüman Türk milletinin tefekkür kalesi olarak 112. sayısında “liyakat” bahsini ele aldı. Herkese ama en çok da devlet adamına yakışan liyakatin, savaş gibi bir milletin varlık yokluk mücadelesinde ne anlam ifade ettiğini, bugün her zamankinden daha fazla idrak ediyoruz…
Konusunu, “Bizim milletçe ihtiyacımız, 1 (bir) tane... İki değil, bir... Onu hallettik mi, diğer bütün meseleler -enflâsyondan teröre, ihmalden ihanete, aile mutluluğundan dış politikaya- açıl susam açıl, kendiliğinden hallolacak. Bizim sadece işini iyi, doğru ve güzel yapan insana ihtiyacımız var.” cümlesiyle ilân ettiğimiz bu sayımızda;
Hayatın her alanında örnekliğine muhtaç olduğumuz Kâinatın Efendisinin (sav), mübarek ömrünün son demlerinde arkasında saf tutup imamete geçirdiği Hz. Ebubekir’i (ra) kendisinden sonra ümmetin lideri tensip, tayin ve işaret buyurmasındaki ölçüye,
Hicret öncesi Medine’ye, Akabe biatinde tutuşan kandiller İslâm’ı daha iyi öğrenebilmek için kendisinden bir öğretmen istediklerinde Mus’ab bin Umeyr’i (ra) göndermesindeki ölçüye,
Müslüman olduktan çok kısa bir süre sonra katıldığı ilk seferde ordu komutanlığına getirilen Hâlid Bin Velîd’in ve daha onsekiz yaşında aynı makama tayin edilen Üsame’nin (ra) bu makama getirilmelerindeki ölçüye, liyakate olan ihtiyacımızı dile getirmeye çalıştık…
Kardelen, 48 sayfa olarak çıkma prensibine rağmen son 10-15 sayıdır gelen eser âdeti ile doğru orantılı olarak karşınıza daha fazla sayfa sayısı ile geldi. Ekonomik şartlar sebebiyle geçen sayımızda bu prensibimize geri dönmek zorunda kaldık. Ancak sayfa sayımızı azaltmak ve aşağıda almayı akıl ettiğimiz tedbirler de artan maliyetler karşısında yeterli olmadı. Bütün girdi maliyetlerinin arttığı ve özellikle kâğıda yapılan zamların tahammül sınırını aştığı bu hengâmede dergi fiyatını artırmaktan başka çaremiz kalmadı. Kardelen, bu sayıdan itibaren 20 lira. Okuyucularımızın bu artışı anlayışla karşılayacağını umut ediyoruz. Bu sayımızdan itibaren daha çok esere yer verebilmek için puntomuzu değiştiriyor ve küçültüyoruz. Yine önceki sayılarımıza nazaran sayfalara yerleştirdiğimiz resim, fotoğraf gibi görselleri de azaltmaya ve küçültmeye gayret ettik.
Emsallerimizin yayına ara verdiği, basılı halden dijitale geçme kararı aldıkları bu zamanda, milletin tefekkür kaleleri olan dergilerin, okuyucunun mürekkep kokusunu içine çekebileceği kâğıda basılması gerektiğine inanıyor, Kardelen olarak bu yolda mücadele kararlılığımızı yineliyoruz. Allah, çıktığımız bu yolda bizi mahcup etmesin.
Üzerine âyet, hadis, ilim ve faydalı bilgiler yazılabilen, “kitap” olabilen kâğıdın, bütün dünyada tekel haline gelen “kötü”nün elinde olmasından üzgününüz. “Oku” emrinin künhünde, derununda “yaz” emrinin olduğunu anlaması gereken Müslümanın kâğıttan koparılıp, dijital ekranlara mahkûm edilmek istenmesinde de dünyayı idare etme şehvetindeki “kötü”nün bir oyunu, hilesi olduğundan şüphemiz yok. Bugüne kadar fikre, tefekküre desteklerini hissetmediğimiz başta Kültür Bakanlığı olmak üzere mesuliyeti olan bütün idarecileri bu hususta bir kere daha uyarıyor ve Allah’tan bu makamlara liyakatli yöneticiler nasip etmesini dua ediyoruz.
Bütün okuyucularımızın Ramazan ayını ve bayramını tebrik ederiz. İyi okumalar…
|