İçteki Biden, Macron, Merkel ve Paşinyanlar Kubilay Ertekin Sayı:
112 -
Biz, tarih boyu dıştaki her çeşit düşmanla başa çıkmış ve onların şerrinden, zulmünden kurtulmuş bir milletiz. Bu konuda pek çok tarihî örnek vardır. Fakat asıl içteki ve bizden görünen kansız, vicdansız, gözlerini kin ve nefret bürümüş olanlardan çekmiş ve çekmekteyiz. Tehlikeli olan dıştakiler değil, içteki müfsit, şerrünnas ve müptezellerdir. Ülkenin cumhurbaşkanı NATO toplantısına gidiyor ve orada Haçlı zihniyetin kalıntıları, hattâ devamı olan bir sürü kefere ile mücadele ediyor, ülke çıkarlarını koruma çabası içinde bulunuyor. İçteki ve düşmanlıkta onları temsilen varlık gösteren bir sürü ihanet şebekeleri, muhalefet maskeli muhterislerin zehir-zemberek hezeyanları ve onların yazılı, görsel figüranları, akşam-sabah zehir saçıyor ve onun Haçlı temsilcileri karşısında yenilip, hacil duruma düşmesi için çırpınıyorlar. Sade ona değil, ülkede çok büyük bir çoğunluğun iktidar olduğu halde bu halka ve onların kutsallarına, demokratik tercihlerine de tecavüzde bulunuyor, bu kitleyi yok sayıyorlar. Sebep niçin kendilerine oy verip iktidar yapmıyorlar saplantı ve saçmalıkları, millî irade düşmanlığı, aşağılık kompleksi. Çünkü kendileri üstün zekâ ve kabiliyet sahibi(!) bulunmaz hint kumaşı ve ülkenin mâkus talihini değiştirip milleti yokluk, sefâlet(!) ve hürriyetsizlikten(!) kurtarıp çağ değil, çağlar atlatacak cevherler olarak görüyor olmalarıdır...
Yalnız hepsinin ortak yanları; inanç ve millî irade düşmanlığı, cuntacı ve darbecilerle haşir-neşir olmaları, onlara ümit bağlamaları, yollarını gözlemeleridir. Onun için Cumhurbaşkanının oradan yenik düşerek dönmesi büyük bir fırsat olacaktır. Nitekim alışkın oldukları ve aşağılık kimselerin sığındığı yalana, iftira ve çeşitli tezviratlara başladılar bile. Efendim, “Tayyip Erdoğan, Biden’in önünde eğilmiş, nerde ise elini öpecekmiş. Otur-kalk, gir-çık hepsi 20 dakika imiş”. Bir de Cumhurbaşkanına tercümanlık yapan Merve Kavakçı’nın tesettürlü kızına VAMPİR-kan emici- deme alçaklığında bulunan 6 oklu fırkanın ve onu tahkir eden müfsitleri var. Ne kadar seviyesizlik ve seciyesizlik varsa yazıp-çizerek kendi cibilliyet ve karaktersizliklerini göstermektedirler. (15.6.2021 basından) Oysa yine Nato mensuplarından birisi Tayyip Erdoğan için “Buraya gelip bize direktif verip gurubu dizayn etmesin!” demişti. Bir de Siyonist başına “Van minüt” lâfı ve “Dünya beşten büyüktür!” ifadeleri vardı ve gerçekten bu sözler bütün insanlar için söylenen bir sembol haline gelmişti... Galiba bütün bunları söyleyenler bizdeki muhalefet adındaki kerâmeti kendilerinden menkul iktidar düşkünü ve düşmanı ve iç huzurun kâtili muhterislerdir…
Kültürümüzde ‘şerrünnas’ denilen bir kelime vardır. İnsanların en şerli ve zararlısı, kötülükte üstüne olmayan bir edepsiz ve iffetsiz demektir. İşte bu kelime bizdeki fırsat düşkünü, ahlâk yoksunu kesim için cuk oturmaktadır. Belki dıştaki küfür basını ve liderleri bile ülkemize bunlar kadar düşmanlık duygu ve hissine sahip değiller ve bunlar kadar zarar vermemişlerdir. Adı üstünde onlar ırk ve millet olarak yabancı ve düşmandır. Ama aynı duyguyu taşıyanlar ise sözde (Müslüman ve bizden)(!)dirler. Fakat kendi emelleri, şahsî ve siyasî çıkarları için söylemedikleri söz ve yapmadıkları yalan, iftira yoktur. Kelimenin tam ve gerçek anlamı ile bu hezeyanlar resmen inanç ve millî irade düşmanlığı, haysiyet ve şeref cellatlığıdır... Şu hezeyanlara, seviyesizliğe bakınız. “Tayyip Erdoğan’ın Konya-Karaman civarında eğitim gören hazır kıta şeklinde militanları var ve seçimi kazanamazsa onları devreye sokacaktır.(!) Erdoğan bu ülkede cinayet işlemekte Netanyahu’nun başka bir versiyonudur.(!) Rusya’dan alınan S-400’ler SARAYIN korunması için alınmıştır”(!) (iyi ki bizim partiyi ve bütün muhâlefeti imhâ için dememiş) Bu tür iğrenç yalan ve iftiraları Merkel ve Katarina yapmış mıdır bilinmez ama içimizdeki sözde siyasetin kaba, küstah ve müfterileri olan amigoları, müfsitleri bunları söylemekten hayâ etmiyorlar. Onun için insanları karalamanın, tezviratın, aslı olmayan şeylerle onları halk nazarında töhmet altında bulunduran müfteri ve müfsitlerin ağır bir bedeli olmalıdır... Biri de şöyle diyor. “Bu ülkenin mağdur olan astsubayları devlete itaat etmesinler! Çalışan halk ve muhtarlar oy vermesinler. Ayrıca bunlara selâm verip birlikte oturmasınlar!” şeklindeki kışkırtıcılık ve isyana teşvik hareketleri ne hazindir ki, aynı ideoloji müfsitlerince hep tecziyesiz kalmaktadır. O yüzden şeklen demokratik bir sistem gibi görünen bu kısır döngü hep, demokrasi ve millî irade düşmanları tarafından dizayn edilmektedir. Cumhurbaşkanına ve halka yıllarca küfür ve hakarette bulunan bir yargı mensubunun öylesi bir kurumda barınması olayın vahametini göstermektedir. Bunlar milletin başına musallat olan ve halkı saçma ideolojilerle beyinlerini yıkayan bir ve ikincisinin özellikleridir.(!) Bir de üçüncüleri ve kendi partilerinden ayrılırken üçten dokuza şart koşarak; “Eğer ben, partim, liderim ve yol arkadaşlarım hakkında kötü bir şey söyler ve bu dâvâya zarar verecek bir davranışta bulunursam nâmerdim ve yüzüme tükürsünler!” şeklinde bir hayli beyanları olmasına rağmen, parti kurduktan sonra bu iktidara müfrit ve müzmin bir düşman kesilmişlerdir. Nitekim en başta merhum Ahmet Kekeç olmak üzere pek çok ülkesini seven insanların bu sözlerini gündeme getirmişlerdir. Şimdi yazının başlığında isimlerini zikrettiğim yabancı kimselerden bunların ne farkları var!? Yıllardır dinlediğimiz bu masalları siz külâhıma anlatın. Millî irade ve inanç düşmanlarına yardım ve yataklık eden câhilinden, âlimine kadar tüm müfsitlerin Biden, Merkel, Paşinyan, Netenyahu ve Macron’dan ne farkları var!? Ülkede millete savaş açan PKK, DHKP-C ve FETO ihanetlerini dert etmeyen, neslin çürümesine sebep olan alkol, uyuşturucu, gasp ve hırsızlığın sektör haline gelmesini umursamayan bir yapı ha yerli, ha yabancı olsun ne fark eder!? Bunların deli dana gibi gittikleri her yerde milleti canından bezdiren zulümlerini dile getirecek yerde sürekli devleti eleştirip, devlet başkanına saldırmaları nasıl bir karaktere sahip olduklarını göstermektedir… Nitekim dili zehir saçan birisi yanındaki haydut ve haytalarını şehit yakınlarının üstüne saldırtıp ana avrat küfrettirip linç ettiriyor. Başka bir yerde ise habercilerin kameralarını parçalatıyor, kendilerini tartaklattırıyor.
Şu kepazeliğe bakın. “Suç canavarı çocuk adli kontrolle serbest. (13/6/2021 basından) Bu veledin tam 260 suçu varmış. Bu durum başta devletin sonrada ülkeye hizmet iddiasında bulunan sözde muhalefetin en büyük yüz karasıdır. Tabiî o canavarı bırakıp aynı suçun işlenmesine sebep olan yargı mensubunun ideolojik zihniyeti de çok önemlidir. Ayrıca bu kirli kazancın ve alçakça soygunun böylece devam etmesini umursamayan ve yeni, köklü bir yasal düzenleme ihtiyacı hissetmeyen, milletin başına belâ olan bu çözüm ve çâre üretmeyen sorumsuz kimselerin bu soyguna ve çapula ortak olduğu anlamı çıkmaktadır. Çocuksa çocuk, bunun bir ıslahhanesi ve o yaştakilerin çalıştırılıp topluma kazandırma yolu, yöntemi yok mudur? Ülke hırsızlar, gasp ve kalpazanlar, eroinci, esrarcı ve uyuşturucular cenneti haline gelmiş kimsenin umurunda değil. Bu hayta ve haydutları tutup-salmak ve cezaevlerinde beslemek, modası geçmiş, kokuşmuş sistemin değiştirilip yeni ve ekonomiye kazandırıcı hale getirmeden bu pis işlerin mücrimlerinin yola gelmeyeceğini dağdaki çoban bile bilmektedir. Bunlar her gün yaşanan ve kanıksadığımız iğrenç olayların binde biridir. İçlerinde 150-200 sabıkası olan toplum içinde ve sokaklarda serbestçe gezmesini sağlayanlar bu vebal ve sorumluluktan kurtulamazlar. Onlar ve tekâsüre-ihmalde bulunanlar ülkenin dostu değil, düşmanları ve bu alçaklarla milletten intikam alma zihniyetindeki müptezellerdir. Bir depremzede ve hırsızzede olarak binlerce mağdurlar adına onlara ve tüm sorumlulara tekrar ihtar ve lânet ediyorum...
Milletin cumhurbaşkanına müstemleke valisi diyen, yanına toplayıp şehit yakınına küfür ve hakaret ettirerek linç girişiminde bulunan, bununla yetinmeyip habercilerin kameralarını parçalayıp muhabirleri tartaklayanlar şunu unutmuşa benziyorlar; ülküdaşlarının çıplak göğsüne jiletle CHP yazılıp, sonra da öldürülmüştü.
Şimdi müfrit inanç ve millî irade düşmanlarına payanda ve yataklık yaparak o şarlatanın arkasından itiyor, önüne yatarak iktidara gelmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Akpartinin üst kademelerinde görev alıp da şimdi siyasete soyunan türedilerde onlardan farksız değiller. Sonuç olarak terör destekçisi olan, ülke kalkınmasında engel olup yapılan devasa hizmetlerden faydalandıkları halde onu inkâr eden inanç ve millî irade düşmanı muhalefet değil gerçek mânâda gayri millidir.
Sözde muhafazakâr kesimin amigoları, Tayyip Erdoğan düşmanlığı sonucu CHP’nin altı kazığına oturdular ve milletin iktidar vermediği bu kesime payanda olmaktadırlar. Bu zillet de onların yedi silsilesine yeter.
|