Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     647 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Yaz Dostum
Site Editörü

  Sayı: 114 -

Etimoloji sözlüklerine baktığımız zaman “kitap” kelimesinin kökünün Arapça’da “ketebe” fiilinden geldiğini görüyoruz, bu dile de İbranice’den veya Aramice’den geçmiş, ketebe fiilinin o dillerde yazmak dışındaki anlamları ilgi çekici: dikmek, raptetmek.

Allah ilmini artırsın, Ekrem Demirli Hoca bir dersinde “fikirlerinizi yazıya dökerek sağlamlaştırın” demişti, raptetmek tam da bu olsa gerek.

Kur’ân-ı Kerîm’in tertip sırasında Fatiha’dan sonra gelen Bakara suresinde hurûf-i mukattadan sonra gelen âyet şu şekilde: “zâlike’l kitâbu lâ raybe fih”. “İşte o kitap, onda şüphe yok” şeklinde meallendirilen bu âyette kitap geçmesi de ilgi çekicidir. Çünkü bu âyet nazil olduğunda, hatta tüm Kur’ân “size dininizi tamamladım” âyeti ile hitama erdiğinde ortada somut bir kitap yoktu.

Bir kitap varsa onu yazan bir el, bir de yazı aracı, kalem vardır. Kur’ân’da üzerine yemin edilen şeylerden biri de kalemdir. Kalem, bu yeminin olduğu sureye ismini de vermiştir.

Bunlarla birlikte akla ilk inzal olan âyet “Oku!” da gelebilir ancak bazı tefsirlerde buradaki “oku” emrinin anlamının daha çok sistemi, yaratılışı okumak olduğunu söylerler. Malûm, oku emri sırasında da elde okunacak bir sayfa veya mushaf yoktu.

Efendimiz’in âlemlere rahmet olarak gönderildiği zamanlarda Araplar çok güçlü bir sözlü kültüre sahipti. Yazılı kültür ise zayıftı, bu nedenle okuma yazma bilenlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu çünkü buna ihtiyaçları yoktu. Böyle bir kültürde ve böyle bir dönemde gönderilen peygambere (sav) inzal edilen âyetlerde kaleme yemin edilmesi, “o kitap” diye bahsedilmesi dikkate şayandır. Efendimiz’e inzal olan âyetlerin tümünün bazı âyetlerde “Kur’ân”, bazı âyetlerde “kitap” olarak isimlendirilmesinin hikmetini ise meraklıları tefsirlerde bulabilir, o ayrı bahis.

Yazmak konusunda hoşuma giden bir diğer söz Ali Erdal Hocamızın “yazmak, sistemli düşünmektir” sözüdür. Bu sözün doğruluğunu her yazıda bir kez daha anlıyorum. Periyodu üç ayda bir olan bir dergide yazı yazmak dışarıdan kolay gözükebilir ancak öyle olmuyor. Her yazı için “sistemli düşünmeden” ortaya bir eser çıkarmak çok zor. Ancak bir konu üzerinde sistemli düşününce o konu hakkında söyleyecek illaki bir şeyleriniz oluyor.

Düşüncelerin raptedildiği yerler sadece kitaplar değil. Bir gazete köşesi, duvar gazetesi, günümüzde bir internet blog sayfası ve elbette dergiler de bu ihtiyaçtan doğan yazı alanları. Hangi araç kullanılırsa kullanılsın her yazar düşüncelerini bu şekilde kayıt altına alıyor ve paylaşıyor.

Kardelen Dergisi olarak bizler de fikirlerimizi otuz yıldan fazladır dergi aracılığı ile paylaşıyoruz ve meydan yerine çıkıyoruz. Dergide her yazar yazısı ile ortaya bir şeyler koyuyor ve bunu kendi üslubu ile yapıyor.  Bugün, dergimizde sürekli yazan kalemlerin, yazılarında isimleri olmasa, hangi yazının kimin kaleminden çıktığını büyük oranda anlayabiliriz. Demek ki her yazar geçen yıllar boyunca bir üslup, bir karakter bina etmiş.

 

Her şey bir “kelime” ile başladı; “kün!”. Allahu Teâlâ ilk peygamber olan Hz. Âdem’e isimleri öğretti. İsimler, yani kelimeler. Bendeniz de genelde yazılarıma o konu etrafındaki kelimeler, kavramlar ile başlıyorum. Gelin, birlikte dergicilikle ilgili kavramlara bir bakalım.

İlk akla gelen kelimeler dergi, mecmua, jurnal, magazin…  Dergi ve mecmua anlam olarak çok yakın kelimeler. Dergi kelimesi, neredeyse bin yıldan eskiymiş, ben daha yeni bir kelime zannediyordum. Derleme yapılan yer ve sofra anlamına geliyormuş. Mecmua da adı üstünde cemden geliyor, toplama, derleme yeri. İngilizce’de dergilere “magazine” deniyor, bu kelime de bir şeylerin toplandığı depo anlamında; görüyoruz ki özünde hepsi benzer anlamlara sahip.

Kardelen de bizim toplanma yerimiz. Meşrep farklılıkları olsa da benzer duygularla her sayıda ayrı bir enerji ile soframızı kuruyoruz. Üç aylık periyotlarda yaptığımız istişare toplantılarında bu sofralardan birini kaldırırken diğer sofranın hazırlığına başlıyoruz.

Yukarıda saydığım kelimelerden daha önemlisi ise: “yazmak” kelimesi. Yıllar önce, Kardelen’in ilk yıllarında bir sohbet ortamında yazmak üzerine konuşulurken, yazmanın yaymak anlamına geldiğini söylemişti Ali Hocam, yanlış anımsamıyorsam ben de köyde yufka açan kadınların bu fiile “yufka yazmak” dediklerini örnek göstermiştim.

Yazmak kelimesi de dergi gibi bin yıllık kelimelerimizden. Yayma dışında düğüm çözme, açma ve çözme anlamlarına geliyormuş. Bizler Kardelen’de her yazı, her sayı ile bir düğüm çözüyoruz belki de. Hem kendimizden bir düğüm hem cemiyetimizden, belki de birbirimizden. Bu devirde düğüm çözmenin zorluğunu bile bile buna devam ediyoruz. Önümüzde çözülecek çok düğüm var, hepsini çözmeye ömür yetmeyecek belli ki, belki boyumuzdan büyük işler bunlar. Ama Efendimiz’in saadetle buyurdukları gibi,  ameller niyetlere göredir. Bizim niyetimiz hâlis inşallah. Allah niyetimizi kabul etsin.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Sosyal medyanın gücü... - Sayı 119
Adâlet mülkün temeldir... - Sayı 118
Müzik, kültür kimliği olu... - Sayı 117
Asıl Kahramanlık Âfet Önc... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13203569
 Bugün : 8500
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606548
 Bugün : 233
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim