?? bu?uk dakikalyk ?anakkale cehaleti Medya Sepeti Sayı:
56 - Nisan / Haziran 2007
Elif TV, Kayseri'de yayın yapan bir yerel TV kanalı. "Kamuoyu" isimli programda, Kayseri meydanında gerçekleştirilen ve tamamı sadece "üç buçuk dakika" süren bir röportaj yayınlanıyor. Halka yöneltilen sorulara bakılırsa, asıl konu 3 Kasım 1914 tarihinde başlayıp 18 Mart 1915 tarihinde zaferle neticelenen Çanakkale deniz savaşlarıyla ilgili bir program hazırlanmış. Programı ilginç hale getiren, hattâ izleyenleri şaşkına çeviren nokta, röportajı gerçekleştiren muhabirin soruları ve bu sorulara verilen cevaplar. Sorular ve cevaplara, bir de muhatapların gençlerden olması, üstelik hepsi "eğitimli çocuklar" olması. Kimisi lise mezunu, kimisi üniversiteye hazırlanıyor, kimisi de gerekirse "Vatan için bir milyon can feda olsun" diyecek kadar vatansever. Üç buçuk dakikalık röportaj bandında tek bir eksiklik var. Çanakkale Zaferi hakkında bilgi. Belki bu konuda soru yönelten muhabirin ifade ve tavırları, belki birden bire mikrofonla muhatap olmaktan kaynaklanan heyecan ve şaşkınlık bir nebze de olsa genç muhatapları haklı çıkarabilecek gerekçeler olabilir. Belki de aynı sorulara doğru cevap verenler de olmuştur. Belki bilenlerin sayısı bilmeyenlerden daha fazla olduğu halde, muhabirin veya program yapımcısının tercihiyle sadece bilmeyenler öne çıkarılmış olabilir. (...) Delikanlımız lise mezunu ve üniversiteye hazırlanıyor. Soru: Çanakkale savaşını hiç araştırdınız mı? Cevap: Hayır. Olabilir. İlla araştırma yapıp, bu konuda uzmanlaşmış olması şart değil. Az-biraz da olsa bilgi sahibi olabilir. Derslerden öğrendiği kadarlık bile olsa, bu konuda az-çok bilgi edinmiştir. Ama takip eden sorular ve verilen cevaplar karşısında "keşke duymamış, keşke görmemiş" olsaydık diye hayıflanmaktan kendimi alamadım. Soru: Çanakkale Savaşını Japonlara karşı mı, Ruslara karşı mı yaptık? Cevap: Hiçbir fikrim yok. Soru: Peki o savaşta Yunanlıları denize dökmüştük. Onu biliyor musun? Cevap: Bilmiyorum abi. Soru: Peki o zaman TC'nin başbakanı kimdi? Cevap: Bilmiyorum abi.
?
Yer yine Kayseri meydanı. Muhabir, bir grup genci görüp yaklaşıyor. (...). Delikanlı ve "kültürlü" gencimiz "Çanakkale Savaşını Ruslara karşı mı, yoksa Japonlara karşı mı yaptık?" sorusuna Japon balığı gibi atlayıp "Japonlara karşı" deyiveriyor. Ama asıl tuzak soru ardından geliyor. "O zamanki TC Cumhurbaşkanı kimdi?" sorusu karşısında delikanlımızın tarihe geçecek cevabı, adeta yüzümüze bir şamar gibi patlıyor: "Bilmiyorum. Zaten ben okuduğum okulda da sayısalcı olduğum için Tarihle felan ilgim yok." Bu cevaba söyleyebileceğim bir laf bulamıyorum. Tek aklıma gelen şey Japon milletinden özür dilemek. Zira akla gelebilecek belki en son ihtimal bu gencimizin ağzından ilk kelamda dökülüveriyor.
?
İşkence bitmedi. Üç buçuk dakikalık bant devam ediyor. Muhabirin sorusunda yine "Çanakkale Zaferi" var. Ama bilinçli olarak zaferin 70. yıldönümü olduğunu söylüyor. Ama muhatap bunun farkında değil. Hatta sorunun bile farkında değil. Otomatiğe bağlanmış bir modda kelimeleri peşpeşe sıralamaya başlıyor: "Ağabeycim biz Türküz. Kanımız vatana helal olsun. Biz orda 250 bin şehid vermişiz. Helal olsun yani. Şimdi yine aynı durum olsa 250 değil, 1 milyon insan daha helal olun." Muhabirin yönelttiği şu soru vatandaşımızın hamaset dolu konuşmasını birden bire kesiveriyor: "Peki biz o savaşta Amerika'ya mı Rusya'ya mı karşı savaştık?" (...)"Rusya'ya karşı." Muhabir ise, altın madeni bulmuşcasına şaşırtma sorularına yeni bir örnek sunuyor. "O sırada Amerika kime karşıydı?" diyor. Ama madeni asıl keşfetme edası bu kez vatandaşımızın sözleri ve o çok değerli "analizlerinde" kendisini gösteriyor. "Amerika o zamanda her zaman olduğu gibi Rusya'ya karşıydı. Çünkü ikisi de süper devletti. İkisi de dünya gücü olmaya çalışan bir devletti. Tam karşı olmasa da gizliden gizliye birbirine düşman olmaya çalışan bir devletti." Eeeee, böyle derin analize ancak çok derin bir "Finiş" yakışırdı değil mi? Dikkat edin, asıl bomba röportajın son cümlesinde gizli: Soru: O zaman Anzaklar vardı ya. Anzakları biliyorsunuz. Bize karşı savaşmışlardı. Japon askerlerine deniyordu Anzaklar olarak. Onlar niye geldi buralara? Cevap: O kadarını bilemeyeceğim ama… Soru: Peki o zamanki Cumhurbaşkanımız kimdi? Cevap: O zamanki Kenan Evren'di galiba. Soru: Efendim? Cevap: Galiba Kenan Evren'di.
?
Üç buçuk dakika süren röportajın son kahramanı yine bir genç. Soruda 18 Mart var. Ama cevapta böyle bir tarih yok. "Tesadüfen böyle giyindim yani." Belli ki muhabir de bir bağlantı kuramıyor ve bunu teyid için soruyor. "Böyle giyinmenizin 18 Martla bir alakası yok değil mi?" diyor. Cevap ise alakasızlıkla alakası olmayan cinsten. Çok veciz bir şekilde "Her zamanki halim." diyerek karşılık veriyor. Gaddar muhabir gencimize yine tuzak sorular yöneltiyor. Ama kahraman delikanlı, "tesadüfen giydiği" elbiselerine toz kondurmama çabasıyla her soruya cevap veriyor. İncilerden seçmeler sunuyor: Soru: 18 Mart Çanakkale Savaşının 90 yıldönümü deniyor. Biz o zaman Japonlara karşı mı, yoksa Çinlilere karşı mı savaştık? Cevap: Valla abi şu anda Japonlara karşı diye tahmin ediyorum. Soru: Peki o zaman Japon askerlerine Anzak deniyordu, değil mi? Cevap: Evet. Soru: Peki o zaman o Anzakları kim denize dökmüştü? Cevap: Valla abi onun hakkında ne diyeyim? İsmi bir türlü aklıma gelmiyor. Soru: Ama resmini görsem hatırlarım. Cevap: Teşekkür ediyorum sağol. Üç buçuk dakikalık röportajı anlattık. Siz de hem okudunuz, hem seyrettiniz. Hazır soru-cevaba alışmışken bir de ben sorayım dedim. Eğer sorumu saçma sapan bulursanız lütfen cevap vermeyiniz. Soru: BU TABLO KİMİN ESERİ? (Veli SIRIM - MORALHABER; 05/01/2007 - 11:42)
|