Adâlet mülkün temeldir Site Editörü Sayı:
118 -
Devlet kelimesinin kökeninin talih, baht olduğunu öğrendiğimde şaşırmadım desem yalan olur. Evet, “başına devlet kuşu konmak” deyimini biliyordum ama buradaki devleti çok büyük bir otorite, devlet kuşunu da bu otoriteden gelen karşılıksız nimet olarak düşünmüştüm, meğerse devlet kuşu ile talih kuşu aynı anlamdalarmış.
Konumuz olan devlet ile talih arasında nasıl bir bağ var, zaman içinde baht, talih, zenginlik nasıl devlet kelimesine evrildi acaba? Muhtemelen iktidar ile zenginlik, saadet, nimet kavramları ortak kullanılmaya başlayınca devlet kelimesi, hüküm sahibi olma ile benzer bir anlama yaklaştı, o yüzden hüküm sahiplerine “devletlûm” yani nimet sahibi, mülk sahibi diye hitap edildi. Bu seslenişte hem övme hem de nimeti hatırlatma yok mu, sizce de?
Kelimenin tanımına geldiğimizde ise farklı tanımlarla karşılaşıyoruz. Bunlar arasında bendenizin en beğendiğim tanım şu oldu: “Devlet, milletin hukuki şahsiyet kazanmış şeklidir.” Ne kadar güzel bir tanımlama. Bu tanımda iki kelime karşımıza çıkıyor; “millet” ve “hukuk”.
Sadece bu tanım bile bir devlet için olmazsa olmazın “adalet” olduğunu anlamamıza yeter. Senet açısından tartışmalı olduğunu kayıt altına alarak, Efendimiz’in “adil bir hükümdar zamanında doğdum” buyurduğu hükümdarın adaleti ile namı günümüze kadar gelmiş Nûşirevan olduğunu hatırlayalım. Efendimiz mübarek sözlerinde takvası veya âbidliği ile nam salmış bir hükümdarı söylemiyor, aksine ateşperest olduğu bilinen bir hükümdarın adaletli olmasını övüyor.
Her konuda olduğu gibi adalet konusunda da Efendimiz’in en kâmil insan olduğunu anlamaya Müslim’de geçen şu hadis-i şerifleri yeter: “Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim.” Bugün hangi babayiğit yönetici bu cümleyi kurabilir?
Teşbihte hata olmasın, devleti bir siteye benzetebiliriz. Site sakinleri yönetimden asansörlerin sağlıklı çalışmasını, sorun çıktığında zamanında tamir edilmesini, çevre temizliğinin yapılmasını, aidat ve ödemelerin doğru şekilde yönetilmesini ve bunun gibi işleri yapmasını beklerler. Yönetim de sakinlerden aidatlarını zamanında ödemelerini, site kurallarına uymalarını bekler. Devlette de benzer bir durum vardır, vatandaş olarak devletten adaletli bir yönetim ile sorunların çözümü, dış saldırılardan korunma, barınma, yol, sağlık gibi ihtiyaçların karşılanması beklenir. Devlet de vatandaşından bu düzeni korumak için gerekli kurallara uymasını, vergilerini ödemesini bekler. Yönetim şekli değişse de karşılıklı temel beklentiler bunlardır.
Bugün yaşadığımız sorunların sebebi bu asıllardaki eksikliklerdir. Adalette çok eksiğimiz var, devletin kuralları caydırıcı değil. Millet tarafında, kurallara uymama meyli olanların sayısı hiç az değil, vergi ödemeleri ne kadar adaletli, tartışılır. Örneğin İstanbul’da yaşayan biri olarak bendenizin devletten bir beklentisi yollarda adaletin sağlanmasıdır, yolda adalet nasıl mı olur, yüzlerce araç şeritlerinde trafikte beklerken emniyet şeridinden geçen araçlar için önlem alınmazsa yolda adalet sağlanmamış olur. Bu şekilde davrananlara caydırıcı ceza verilmezse, böyle ihlallerin yapıldığı yerlere trafik polisleri yerleştirilmezse kurallara uyanlara zulüm yapılmış olur. Konumuz devlet, trafik cezası küçük bir mesele demeyelim, kemal teferruattadır, devletin kemâli de küçük, büyük bu teferruatlarda ortaya çıkar.
Bugün öğretmen atamalarında mülâkat şartının olması tartışılıyor, mülâkat olması adayın öğretmenlik meziyetlerinin bilen biri tarafından kontrol edilmesi açısından kulağa oldukça mantıklı geliyor ancak bu kadar itiraz olmasının nedeni devletin bu mülâkatları adaletli yapmayacağının düşünülmesindendir.
Bugün en büyük sorunumuz bu örnekte belirtilen, adaletin sağlanamayacağı konusundaki devlete olan güvensizliktir. Bu sorun çözüldüğünde diğer sorunlarımız da düğüm çözülür gibi çözülecektir.
|