Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1059 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Adâlet mülkün temeldir
Site Editörü

  Sayı: 118 -

Devlet kelimesinin kökeninin talih, baht olduğunu öğrendiğimde şaşırmadım desem yalan olur. Evet, “başına devlet kuşu konmak” deyimini biliyordum ama buradaki devleti çok büyük bir otorite, devlet kuşunu da bu otoriteden gelen karşılıksız nimet olarak düşünmüştüm, meğerse devlet kuşu ile talih kuşu aynı anlamdalarmış.

Konumuz olan devlet ile talih arasında nasıl bir bağ var, zaman içinde baht, talih, zenginlik nasıl devlet kelimesine evrildi acaba? Muhtemelen iktidar ile zenginlik, saadet, nimet kavramları ortak kullanılmaya başlayınca devlet kelimesi, hüküm sahibi olma ile benzer bir anlama yaklaştı, o yüzden hüküm sahiplerine “devletlûm” yani nimet sahibi, mülk sahibi diye hitap edildi. Bu seslenişte hem övme hem de nimeti hatırlatma yok mu, sizce de?

Kelimenin tanımına geldiğimizde ise farklı tanımlarla karşılaşıyoruz. Bunlar arasında bendenizin en beğendiğim tanım şu oldu: “Devlet, milletin hukuki şahsiyet kazanmış şeklidir.” Ne kadar güzel bir tanımlama. Bu tanımda iki kelime karşımıza çıkıyor; “millet” ve “hukuk”.

Sadece bu tanım bile bir devlet için olmazsa olmazın “adalet” olduğunu anlamamıza yeter. Senet açısından tartışmalı olduğunu kayıt altına alarak, Efendimiz’in “adil bir hükümdar zamanında doğdum” buyurduğu hükümdarın adaleti ile namı günümüze kadar gelmiş Nûşirevan olduğunu hatırlayalım. Efendimiz mübarek sözlerinde takvası veya âbidliği ile nam salmış bir hükümdarı söylemiyor, aksine ateşperest olduğu bilinen bir hükümdarın adaletli olmasını övüyor.

Her konuda olduğu gibi adalet konusunda da Efendimiz’in en kâmil insan olduğunu anlamaya Müslim’de geçen şu hadis-i şerifleri yeter: “Sizden öncekiler, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaptığı zaman onu cezâlandırmadıkları, zayıf biri hırsızlık yaptığı zaman ise ona hemen had tatbik ettikleri için helak oldular. Bana gelince, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, şayet Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı muhakkak elini keserdim.” Bugün hangi babayiğit yönetici bu cümleyi kurabilir?

Teşbihte hata olmasın, devleti bir siteye benzetebiliriz. Site sakinleri yönetimden asansörlerin sağlıklı çalışmasını, sorun çıktığında zamanında tamir edilmesini, çevre temizliğinin yapılmasını, aidat ve ödemelerin doğru şekilde yönetilmesini ve bunun gibi işleri yapmasını beklerler. Yönetim de sakinlerden aidatlarını zamanında ödemelerini, site kurallarına uymalarını bekler. Devlette de benzer bir durum vardır, vatandaş olarak devletten adaletli bir yönetim ile sorunların çözümü, dış saldırılardan korunma, barınma, yol, sağlık gibi ihtiyaçların karşılanması beklenir. Devlet de vatandaşından bu düzeni korumak için gerekli kurallara uymasını, vergilerini ödemesini bekler. Yönetim şekli değişse de karşılıklı temel beklentiler bunlardır.

Bugün yaşadığımız sorunların sebebi bu asıllardaki eksikliklerdir. Adalette çok eksiğimiz var, devletin kuralları caydırıcı değil. Millet tarafında, kurallara uymama meyli olanların sayısı hiç az değil, vergi ödemeleri ne kadar adaletli, tartışılır. Örneğin İstanbul’da yaşayan biri olarak bendenizin devletten bir beklentisi yollarda adaletin sağlanmasıdır, yolda adalet nasıl mı olur, yüzlerce araç şeritlerinde trafikte beklerken emniyet şeridinden geçen araçlar için önlem alınmazsa yolda adalet sağlanmamış olur. Bu şekilde davrananlara caydırıcı ceza verilmezse, böyle ihlallerin yapıldığı yerlere trafik polisleri yerleştirilmezse kurallara uyanlara zulüm yapılmış olur. Konumuz devlet, trafik cezası küçük bir mesele demeyelim, kemal teferruattadır, devletin kemâli de küçük, büyük bu teferruatlarda ortaya çıkar.

Bugün öğretmen atamalarında mülâkat şartının olması tartışılıyor, mülâkat olması adayın öğretmenlik meziyetlerinin bilen biri tarafından kontrol edilmesi açısından kulağa oldukça mantıklı geliyor ancak bu kadar itiraz olmasının nedeni devletin bu mülâkatları adaletli yapmayacağının düşünülmesindendir.

Bugün en büyük sorunumuz bu örnekte belirtilen, adaletin sağlanamayacağı konusundaki devlete olan güvensizliktir. Bu sorun çözüldüğünde diğer sorunlarımız da düğüm çözülür gibi çözülecektir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Vekâlet savaşları... - Sayı 126
Çocuklar bizim geleceğimi... - Sayı 125
Hayatın merkezi anneler... - Sayı 124
Zor sınavımız mülteci mes... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16353661
 Bugün : 558
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695783
 Bugün : 190
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 587
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim