Ger?ek Y?ler Altan Atan Sayı:
57 - Temmuz / Eylül 2007
Yeni şeyler…
Nereye gitsem, kimlerle görüşsem herkesin aklı karışık ve bir arayış içinde... Aradığımıza göre, demek kaybettiğimiz bir şeyler var. Karışan aklımızla da tam olarak neleri kaybettiğimizi ve neleri aradığımızı bilmiyoruz. Bir çeşit sarhoşluk hali ki, aklımız başımızdan gitmiş. Bu halde, mükellef olmadığımız ve yaptığımız işlerin gerçek işler olmadığı söylenebilir. Aklın çivisi yerinden çıkana kadar sorumluluğumuz elbet baki fakat oldukça uzun süren sarhoşluk hali için başka ne denebilir?
Ayık iken dilde kalan kelimeleri, duyguları, bildiğimiz şeyleri bu ağızla tekrarlayıp duruyoruz. Kim ciddiye alır sarhoşu, hatta ona laf atarlar, kelimeler, fikirler verirler, sonra kıs kıs gülerler maksat eğlence olsun… İşin eğlence tarafı bir yana ciddi işlere bile sokabilirler hem de son derece ciddi… Bu sefer maksat eğlence değildir ama netice de yine yeni şeyler ve gerçek işler yoktur sarhoş için.
Kaybolanlara dönelim. Aslında onları biliyoruz. Doğum tarihleri 80 ve 90’lı yıllar olan gencecik insanlar bile nostalji denen büyülü rüzgarla serinliyorlar bu kavurucu günlerde. İlginç değil mi? Ama sadece serinliyorlar; nedenini soruyorum bilmiyorlar. Eskiden çocukların verdiği bir cevap vardı böyle sorulara: “İşte!” onlar da öyle diyor. Yaşamadıkları yıllara özlem duyan gençlere bakınca kaybettiklerimizin yerel değerlerden evrensel değerlere kadar geniş bir yelpazenin içinde kaldığı anlaşılıyor. Her şey bir döngü ve değişim içinde olduğundan tabiatı değişime karşı olan insanın buna tepki vermesi son derece normal. Bu yüzden dünyada da durum farklı değil, yaşananlar ister sarhoşluk ister başka bir hal üzere olsun tepkiden başka bir şey değil.
“Dünle beraber gitti cancağızım düne ait ne varsa Şimdi yeni şeyler söylemek lazım“
Diyen Hz. Mevlâna’nın yaşadığı zamanı düşününce, bu günlerimizle benzerlik kurmak mümkün gibi sanki… Ancak O’nun sözlerinden bir tepki kokusu gelmiyor. Aksine bambaşka bir hava var. Gerçekleri biliş, kabulleniş, sevgi, hüzün, ümit, hedef, heyecan, güven, gayret, sabır, sorumluluk, başarı ve kazanç kokuyor bu sözler. Ve yeni şeylerin de ancak en bilinen, en temel, en olmazsa olmaz “ilk ile sonu bağlayabilen” evrensel değerlerle söylenebileceği, bunlardan üretileceği anlaşılıyor. Gerçek işler bunlar!..
Zor oyun bozar, Aşk ise insanın aklını başından alırmış… Doğru, ancak o noktaya gelmek için önce akıl gerek vesselâm.
|