Ba??rt?s?ne Tahamm?ls?zl?k Hidayet Diler Sayı:
60 - Nisan / Haziran 2008
Tarihin hiçbir döneminde, hiç bir yerde hanımlar, başörtülü olduklarından ve inançlarını yaşamak istediklerinden dolayı Türkiye'deki kadar haksızlığa uğramadılar ve dışlanmadılar. Başörtüsü ile ilgili yanlış anlayışın yayılmasında ve bu zulümlerin hanımlarımıza reva görülmesinde, halkına tepeden bakan CHP zihniyeti ve onun çarpık, İslâm'ı dışlayan laiklik anlayışı etkili oldu. Çünkü onlara göre halk cahildi, yobazdı, aklı ermezdi.
Başörtüsü, sadece İslâm dininde değil, önceki dinlerde de Allah'ın kadınlar için uygun gördüğü bir kıyafettir. Sebebi; hanımların dıştan gelecek zararlardan korunmasıdır. Şekli; yüz ve ellerin açık diğer yerlerin kapalı olmasını gerektirir. Bakın rahibelerin kıyafetlerine, ölçüler ne kadar benziyor. Bu benzeyiş Allah'ın bu konudaki emrinin başka dinlerde de olduğunu gösteriyor...
Anayasa düzenlemesi, MHP'nin kendisinden beklenen duruşu sayesinde 411 evet oyuyla kabul edildi. Bu sayı şimdiye kadar görülen en büyük mutabakatı ifade ediyordu. Açıkça "başörtüsü" sözü geçmediği halde bu düzenlemeye "başörtüsüne özgürlük sağlayan düzenleme" dendi. Oysaki anayasa metninde "hiç kimsenin kılık kıyafeti sebebiyle okuma hakkından mahrum bırakılamayacağı" vurgulanıyordu. CHP zihniyetindekiler hemen yaygaraya başladılar:
Vay efendim olur muymuş. Okullara sarıkla ve çarşafla girerlerse nasıl mani olunacakmış, laikliğe aykırı imiş, şeriat devletini geri getirmek istiyorlarmış... Bu zihniyetin sahipleri bu millete, hep yasaklar koymuş, hep kendisi gibi düşünenlerin dışındakileri tehlikeli, vahşi, ikinci sınıf, garip yaratıklar olarak görmüştür. Kendine oy vermediği için onlara olan hıncını hep böyle almaya çalışmıştır. Oysaki oy alamamasının en önemli sebeplerinden biri inanan kesime soğuk durmasıdır...
Neticede anayasa düzenlemesine rağmen kızlarımızı başörtülü oldukları için üniversite kapılarında yine engellediler.YÖK'ün yasakçıları Yönetmeliği ve YÖK kanunundaki maddeleri öne sürdüler. Onların değişmesi de gerekir dediler. Maksatları ise kanunda veya yönetmelikte yapılacak böyle bir düzenlemenin ardından daha önce rahmetli Özal döneminde yaptıklarını tekrarlamak. O zaman çıkarılan; "Yürürlükteki yasalara aykırı olmayan kılık kıyafet üniversitelerde serbesttir" şeklindeki yasayı rafa kaldırdıkları gibi kaldırılmasını sağlamak. O dönemde Anayasa Mahkemesi, belli bayan kıyafetlerini yasaklayan veya suç sayan bir kanun olmadığı halde böyle bir şey varmış gibi laiklik, çağdaşlık gibi gerekçelerle kanun koyucu rolü oynayarak TBMM'nin yerini aldı ve yasak koydu. Böylece bu hukuk cinayetleri hukuk yerine siyaseti ön plana alan hakim ve savcılarca devam ettirildi... Çünkü birkaç savcı ve hakim dışında kanunsuz yasağa ses çıkaran olmadı.
Bu milletin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri de bu yasakçı zihniyettir. Sosyal hayatta, eğitimde, ekonomide, siyasette, sanatta... Öyle yasaklar konulmuştur ki hayret etmemek imkansızdır. Bunların bir çoğu Türk kültürüne, millî değerlerimize, tarihimize konulan yasaklardır. Meselâ alaturka (=Türk tarzı) müziğe getirilen yasaklama belki de en abesidir... Radyolarda alaturka müzik, Mehter müziği yasaklanmış, buna karşılık Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Devlet Opera ve Balesi kurulmuştur.
Siyasilere defalarca yasaklar konulmuş, bir çok aydın mecburi olarak yurtdışına sürgün edilmiştir. Hiçbir suç isnat edemedikleri değerli alimlerimize, siyasilere mecburi ikâmet uygulaması yapılmıştır. Kur'ân okuyanlar ve öğrenenler, jandarma korkusundan, gizli yerlerde ve gözcüler koyarak okumaya ve öğrenmeye çalışmışlardır. Bütün bunlar CHP'nin tek parti iktidarı zamanında yaşanmıştır ve yaşlılarımızın hala hatırındadır.
CHP zihniyetindekilerin son marifeti %47 ile iktidar olmuş bir partiye uydurma haberler ve zorlama yorumlarla hazırlanan kapatma, siyasetten yasaklama talebidir. Hukuk adamlarımızın, gerçek aydınlarımızın hayret ettiği bu talep, Türkiye'de millete rağmen bir takım hukuk kurallarının varlığını ortaya koymaktadır.
Özgürlük, insana saygı,inançlara saygı, kadınlara nezaket gibi konularda dürüst olan bir insan, bir hanımı, tercih ettiği kıyafetinden dolayı nasıl mahkûm eder? Onun devlet hizmetinde çalışmasına, okumasına, orduevlerine veya başka yerlere girmesine niçin engel olunur? Bu tahammülsüzlük ne kadar ayıptır. Acaba böyle düşünenler kendi eşlerine: "Şu kıyafeti giyeceksin, şöyle giyersen seni yanımda götürmem." ve "Bugün çok açık giyinmişsin herkesin dikkati senin üzerinde olacak, giymeni istemiyorum." diyebiliyorlar mı? Sanmıyorum... Belki de o yüzden bu cüreti başkalarının eşlerine, kızlarına, analarına, bacılarına karşı bu şekilde buluyorlar... Allah (cc) her şeyi bilir, onun iradesi her şeyin üstündedir. Yapılanların karşılığını elbette verecektir.
|