ANAYASA DE?Y?MEZ MY? Hidayet Diler Sayı:
63 - Ekim / Aralık 2008
Anayasa Mahkemesi'nin, anayasa değişikliğini -gerekçesini sonraya bırakarak (!)- iptal etmesi ile anayasa hükümleri değişmez, değiştirilemez bir metin haline gelmiştir. Bu zihniyet, ülkemizin gelişmesinin önünde en büyük engellerden biridir. Yorumla, varsayımla, şüphelerle karar verilmesi, başta yargıya ve adalet anlayışına yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Adına karar verdiği Yüce Türk Milleti'nin adalet duygusu rencide edilmiştir.
Vatandaşının sıkıntılarını çözümlemek, daha hür ve huzurlu bir hayat sürmesini sağlamak meclisin görevi değil midir? Peki ne yapmıştır meclis? Senelerdir haksızlığa sebep olan ve kangren haline gelmiş bir meseleyi çözümlemek üzere, kıyafette özgürlük sağlayacak şekilde bir düzenleme getirmiştir. Ama insanları kıyafetiyle değerlendiren ve insanların kıyafetine karışmayı devlet yönetmenin icabı zanneden zihniyetin sahipleri, hemen yaygaraya başlamışlar ve sonunda olan olmuştur. Anayasa Mahkemesi, kendilerini bile vicdan azabına sürükleyecek, dünya hukuk tarihinde emsali bulunamayacak, dünyaya karşı yüzümüzü kızartan bir karar alabilmiştir. Üstelik anayasayı da çiğneyerek...
Anayasa Mahkemesi üyeleri, hangi gerekçeyi öne sürerse sürsün 411 milletvekilinin kabul oyu verdiği, kişi hak ve özgürlüklerini genişleten böyle bir anayasa değişikliğini, niçin ve nasıl iptal ettiğini açıklamaya yetmeyecektir. Anayasa, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi düzenleyen kişi haklarını devlete karşı koruyan bir metin olması gerekirken, millete karşı devletin sistemini koruyan bir metin olarak kabul edilmiştir böylece. Oysaki devletimizin işleyişini sağlayan hukukî, siyasî, askerî, dinî sistemler, askerî ihtilâller sonucu düzenlenen anayasa metinlerine dayanmaktadır. Bu metinlerde milletine güvenmeyen devlet adamı anlayışı ve psikolojisi vardır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de "Türk Milleti Adına" diyerek karar verdiği halde, milletine güvenmediğini son kararı ile ispatlamıştır. Vehimlerle, varsayımlarla, şüphelerle, milletine yasak koyan bir anlayışın sahibi olmuştur...
Artık Anayasa Mahkemesi, TBMM'nin kanun koyucu yetkilerini kendisi üslenmiştir. Nasıl olsa kanunların, anayasanın değiştirilemez denilen "TC'nin lâik, sosyal bir hukuk devleti" olması maddesi ile ilişkilendirilmesi gayet kolaydır. Bütün hukuki değişiklerin işlerliği 11 üyenin soyut yorumuna kalmıştır. Türk hukuk sistemi tam bir çıkmaza düşmüştür. TBMM kapatılmalı, kanunları da Anayasa Mahkemesi çıkarmalıdır...
|