Ya?murun Ardyndan Enes Yaşar Sayı:
61 - Ekim / Aralık 2009
Şehrin sönen ışıklarına ayna tutar yağmur
Gök karanlık, yer çamur
Ve her an boşluğun içinde bir insan kaybolur
Şehrin öte yanıdır aslında orası
Karanlık, boşluk ve yokluk arası
Görmediğimiz bir ülke, bilmediğimiz bir diyar
Yaşamın en yaşanılamadığı bir bahar
Düşünmenin ve düşüncelerin eritildiği bir mezar
İçine çeker insanı azar azar
Güneşin sonu mudur burası ne! hep karanlık
Burda da şimşek çakar, gök gürler ama bir anlık
Toprağa düşer yağmur, sonrası hep bataklık
Sanarsın ki semadan inen hep dipsiz berraklık
Uçsuz bucaksız ve de bulanık bir belde
Yırtamıyor güneşin kapkara zırhını zihinlerde
Bak, kalıplara gizlenmiş balçığın zehri her yerde
Eksiklikse zamanın kuşattığı o maddeci erberde
Sular duruldukça görülüyor işte; gerçek hakikat
Hareketsiz, kesik, durgun suyun altında binbir haşerat
Gömülmüş yerin dibinde manalarla kat kat
Gün aymayan gözlerde hep bilinmeze itaat
Ayrılıklar âlemi burası renkler silik silik
Söken şafak hep karanlık fakat unutulmasın günler hep değişik
Bu gün çırpınışlar vardır çaresiz ve ezik
Lakin yarın bakmışsın ki arınmışlar şehri ayakta dimdik
....
Ve beklenilen gün geldi bugün fetih günü
Kuşattı en tepeden en dibe gerçekler zulümü
Sıyrıldı gök ve toprak kirin en derin yerinden
Refaha erdi, sular gelip geçtikçe gecenin üstünden
Toprağa değen yağmur artık berrak, farklı dünü bugünden
Mevsimler, fikirler, inanışlar tek, korkulmaz artık ölümden
|