Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5830 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

"Felix Culpa-Kutlu G?nah" veya "Fair Value-Makul De?er"
Sinan Ayhan

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Çok değil, bundan on yıl önce muhasebe mesleğinin bir işe yarayıp yaramadığını umursamazdım. Şimdi bazı değerler için bir savaş alanı olduğunu düşünmeye başladım ve o değerlerin ne olduğunu merak ediyorum. Çünkü bana göre hiçbir değer ve değerlendirme başıboş bırakılamaz. Çok değil, üniversi- teye başladığım ilk yıllarda bana deseniz ki dünyada en kof meslek hangisidir; matematik olmayıp da matematik gibi davranan ve oradan kendine payeler çıkarmaya çalışan, bir sayı sayıklama mekanizması olarak bir delilik sanatı addedileceğine kendini ilim kürsüsünde gibi gösteren mevzu nedir; hiç düşünmeden o malûm cevabı verirdim. Aslına bakacak olursanız fikrim kökten değişmiş değil. Değişen tek şey, hayata karışmaya çalışan benliklerimden birinin benliklerim üzerinde kurduğu hakimiyet…

Muhasebe matematiksel işlemler mantığı olmaktan ziyade, para ve para benzeri unsurların hesap plânları altında cem edildiği bir dil hüviyetinde… Görülen ve fizik şartlar altında ifade edilebilen şimdilik bu.

İşin acınacak tarafı, -paslı iğnelerle sinirlerini söktürmekten öte- benim geçirdiğim buhranlar bir tarafa, yer yuvarlağı üzerinde bilmem kaç milyar insanı temsilen kendi konuları üzerinde iktisadi bir değer ve zekâ geliştirmeye çalışan muhasebe kuramcılarının, onların ataları olan feylesofların düştüğü tuzağa düşmüş olmaları… Felsefe, "göğe ok atmak"tan başka nedir ki…

Muhasebede "tarihi maliyet değeri" yerine "makul değer"in ön plâna çıkması, doğru ve gerçekçi bilgiye erişmek açısından son zamanların muhasebe kavram dizini içerisinde bu evrim geçirmekte olan ekonomik dil keyfiyetinin ulaştığı son merhale olarak işaretlenmekte. Lâkin mev- cut diyalektik seyir bakımından ucuca eklemlenen ve ucu görün- meyen bu anlam serisi varılmış olunan noktadan farklı daha başka hangi şartı gerektirirdi ki?..

Çocukken arklardan akan yağmur sularının biriktirdiği çerçöpü temizleyip her bir çöpün bir gemi olduğunu hayal etmek ve ona göre çöpler arasında bir yarışa tutuşmak o zamanın eğlenceli bir oyalanmasıydı. İşte son dönemin çözümsüz çözümü böyle çocuksu bir üsluba sahip… "Henüz ideali bulamadım, ama didine çırpına elbet bulacağım."

Felsefede çözümlenmeyen ve her defasında yer yüzeyine saplanıp kalan neyse, muhasebe kuramında da döne dolaşıla aranan o. Keza muhasebe ve denetim mesleğinde "yakınsaklaştırma"(1) diye ifade edilen kavram, mantık olarak aynı "zenon paradoksu"(2) gibi işlemekte değil mi? Nasıl denetçi için yetkinlik sağlanması veya mevcut ortamda durmadan etik kodların oluşturulmasından bahsedilmesi bir denetçiye vicdan vermiyorsa; mali tabloların gerçekliği hangi değerleme metodu kullanılırsa kullanılsın o ideal gerçekliğe erişmeyecek. Her şey olabildiği kadar birbirine yakınsayacak, her şey "epiktetus"(3)un kemikleri gibi tuzla buz olacak, bu arada sistemler yıkılacak, sistemler kurulacak; o arada belki kuant matrislerden kentler inşa edilecek, yeni hep yenilenecek, yenilenler aslında yenilmediniz, hepimiz kazandık, diye avutulacak; yumak bir iğ ipliği çapındayken bir karadelik çapına evrimlenecek, insanın içindeki karmaşa dışına taşmış olsa da bir düzen diye kabul edilecek, böyle böyle kendi burnumuzun ucunda "sisife"(4) gibi bir kahraman olup çıkacağız.

Size sizin oynadığınız global oyundan daha dehşetini söyleyeyim. Sizi zaten, öyle hayal ettiğiniz ve olayları o tür analiz ettiğiniz için şekillendiren "görünmez bir el". "Görünmez bir el" sizi mağaza vitrinlerinin arasında dolaştırıyor, "görünmez bir el" fatura matrislerini, barkot kuyruklarını hafızanıza eklemliyor, beyannamelerinizi o "görünmez el" dolduruyor, cebinizin astarından kayıp giden ruhunuzu o el bir yerden bir yere sürüklüyor. Demek size göre dünya aleminin bilmem kaç yıllık düşünce mirasını "görünmez el" cafa erdirecek… Erdirsin bakalım. Eğer hayal edebilme kabiliyetiniz olsaydı o taht daha bir başka olurdu.

Sizin içinize bizim içgenlerimize oturduğu kadar oturmasa da, en kestirmeden söyleyelim meseleyi; belki bu gidiş daha girift bir noktayadır, ama eninde sonunda varacağı nokta her zaman olduğu gibi çözümsüzlüktür.

O vakit, ne olacak… Mevcut ipuçları doğrultusunda iyi gözüken manzara ve gidiş, gerçekte bir "felix culpa-kutlu günah"(5)a işarettir. Eski değerler üstüne giydirilmiş yeni değerler bulanacak; bir değerden sonra başka bir değer daha bulunacak; makul değerden sonra başka değerler zinciri keşfedilmiş gibi yapılacak, mantık burada kıstırılamıyorsa başka değişkenler sokup kavramın içine makulün makulü değerler bulduk, diyecekler; değerlerini aşama aşama süsleyip püsleyecekler ve bulunmaz bir hint kumaşı gibi bütün global kanallara nüfuz ettirecekler… O arada şirketlerin, o doğrultuda devletlerin, peşi sıra toplumların çehresini değiştirecekler; tabi bu makul süreç içerisinde bir fil karnı kadar genişleyebilen yer kürenin her hangi bir köşesinde insanlık ve fikir namusu adına fildişinden makul bir kırıntıya rastlamak bile mümkün olmayacak. Hepsinin özü oyalanmaktan öteye geçemeyecek… Bu arada, bütün kanıyla canıyla gerçek bir fikir arayanlar, aradıkları "ortada görünmeyen fikir"le kalacak; -belki 24 saatlik aksiyonlar plânında- en büyük fikri ise nakit değere endekslenmiş ruh kupürleri alacak…

"L'art, c'est le presentiment de la verité."(6) Bizce "laissez-faire" den daha anlamlı bir tını…"Fair-value"(8)dan veya onun türevlerinden de keza öyle...

-----------------------------------------------------------

(1)Muhasebe ve denetim mesleğinde global bir ifade, her türlü ekonomik değeri ortak bir dile kavuşturmak için ortaya atılan kavram, özellikle mali tablo okuyucularına yönelik telaffuz edilmekte…

(2)Matematikte "limit" ifadesine denk düşen paradoks… Bir duvara atılan ok, her seferinde alacağı yolun yarısını kat ederek duvara yaklaşmakta ve iddiaya göre asla o duvara varamamakta.

(3)Stoa'cı feylesof… İşkence görürken ses çıkarmayacak kadar acıya dayanaklı; sadece bacağı bükülürken "kırılacak" ve bacak kemiğinin sesi duyulduğunda ise "demedim mi" diyecek kadar uysal...

(4)Mitolojik kahraman… Çukurdaki bir kayayı bir tepeye çıkarmakla cezalandırılmış olan bu kahraman, tam kayayla tepeye ulaşmışken onu tekrar düşürecektir, düşürdüğü kayayı her defasında yukarı çıkaracak ve bir daha düşürecektir.

(5)NFK'ya göre: "Latince bir tabir…Mesut hata, kutlu suç mânâsına… Eski Romalı, bu tabiri, dışından mesut gibi görünüp de içyüzü felaketli işler hakkında kullanıyor…"-İdeolocya Örgüsü, s.377

(6)Rus şair Alaksandre Blok'un sözü…"Sanat, hakikatin önsezisidir." anlamında.

(7)Meşhur liberal tekerleme: "Bırakınız yapsınlar!..." anlamında.

(8)Muhasebe terimi: "Makul Değer" anlamında


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kalem, O Kalemdir... - Sayı 114
Oluşmuş ve Oluşmamış Âzâl... - Sayı 114
Hakikatin Önsezisinden Ye... - Sayı 113
Liyakatin Kökleri ve Köke... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15897370
 Bugün : 294
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 669379
 Bugün : 5
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 121
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim