REFERANDUMUN ÖNCESİ ve SONRASI Turgay Ertem Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
Türkiye kadar hızlı yaşayan ve gündemi hızla değişen bir ülke az bulunur herhalde. Bazı insanlarımız her meseleyi hayat memat meselesi haline getiriyor ve referandumda olduğu gibi karşı tarafı hemen ihanetle suçluyor. Bir başkası da verilen oyun iman meselesi olduğunu, vebal yüklenildiğini söylüyor.
Gerçekten de insanın her tercihinin, kullandığı her oyunun Allah katında sorgulanacağı muhakkaktır. Bir Müslüman bu şuurla yaşadığı zaman, hesabını veremeyeceği bir tercihe yönelmez. İnanıyorum ki referandumda verilen oyların da hesabı, Allah katında verilecektir. Anayasa değişikliğinin uygun bulunup bulunmadığı ile ilgili yapılan oylama, Milletimiz tarafından (Kabul) gördü ve yapılan değişiklikler Anayasa metnine girdi. Allah bu milletin ferasetini daha da açsın, şimdiye kadar yanlış karar vermedi. Ama milletimizin, yönetenlerden istedikleri ya tam anlaşılamadı ya da istismar edildi. Sonuçta hemen her iktidar yapacağını vaadettiği pek çok şeyi ya yapmadı, ya yapamadı, ya da yaptırmadılar…
Yaptırmayanların niçin yaptırmadığı, engelleyenlerin niye engellediği iyi anlaşılabilse belki ortak bir çözüm bulunacaktı. Ama asıl maksat çoğu kez gizlenmekte ve sonuçta öne sürülen karşı gerekçeler itibar kazanmamaktadır. Bu referandumda da CHP ve MHP, Anayasa değişikliği ile gerçekleşecek hususlardan çok, AKP hükümetinin icraatlarını ve geleceğe yönelik niyetlerini yargıladılar ve onun üzerinden kampanya yürüttüler.
Bence bu referandum, ihtilâllerle gelen iktidarların ve yaptıkları anayasaların milletimiz tarafından reddedilmesi anlamına gelmektedir ve AKP ile ilgili yapılan tenkitler haklı olsa bile bu anayasa ile ilgili değildir, üstelik Anayasa değişikliğinin AKP’ye tek güç olma imkânı sağlayacağına da inanmıyorum dedi %58 çoğunluk… % 42'nin içinde de inanıyorum ki parti taassubu ile (AKP’ye hayır) anlamında oy kullananlar pek çoktur. Hele oy kullanmaları boykotla engellenen Kürt seçmenlerin çoğu, boykota rağmen oy kullananlar gibi beyaz oy vereceklerdi. Bu konuda meselâ Şanlıurfa, %70 katılımla tehditlere de kulak asmadığını göstermiştir. Türkiye yeniden doğuyor, kendisine dar gelen elbisesini, mekânını genişletiyor. İtibarını yükseltiyor. Geçmişteki misyonunu yeniden üslenme hazırlıkları yapıyor. Ülkemizde yaşayan herkese büyük görevler düşüyor. Bunun ilk şartı milletimizin fertlerinin birbirine muhabbetle, yumuşaklıkla, tevazuyla, merhametle muamele etmeleri; buna karşılık Milletimize düşmanlık edenlere de yüce dağlardaki yalçın kayalar gibi sağlam durmalarıdır. Türkiye’de birbirimize kenetlenmeli, yapacağımız her işi en iyi şekilde yapmaya çalışmalıyız. Bizi yönetenler de yaptıkları her işte Allah`a hesap vereceğinin şuuruyla hareket ederken, milletimize de en güzel şekilde hesap vermeli ve helâlleşmelidir. Böyle bir yönetim anlayışından, baskı zulüm ve suistimal değil, huzur rahatlık ve dürüstlük sağlanacaktır.
|