EZAN, DUA ve İCABET YAŞANMIŞ HİKÂYELER Turgay Ertem Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
Hidayet, kalp ameliyatı olmuş ve henüz tam iyileşememişti. Eşi Huriye, Hidayet’in üzerine titriyor onun geçirdiği ameliyatın şifa vermiş olması için elinden geleni yapıyordu. O gece Hidayet, içtiği meyve suyundan mı veya başka bir sebepten midir nedir, aniden, nefes almakta güçlük çekmeye başladı. Sanki boğazını birileri sıkıyormuş gibi oluyordu. Ameliyat sonrası nekahet günlerini teyzesinin evinde geçiriyordu. Bir süre sıkıntısının geçmesini bekleyip, geçmezse duruma göre hareket etmeğe karar verdiler. Eşi Huriye daha çok telaşlânıyordu. Bir saat kadar beklediler ama hala soluk almakta zorlanıyordu Hidayet. Teyzesinin oğlundan kendisini hastaneye götürmesini rica etti.
Biraz sonra yola çıkmışlar ve yakındaki hastaneye gelmişlerdi bile. Kendileri gibi acil olarak gelen birçok hasta vardı ve mecburen belki iki saat kadar şikâyetlerine bir çözüm bulunmasını beklediler. Ama hayır, kendileri ile ilgilenen yoktu ve Hidayet hâlâ zorlukla nefes alıyordu. Üstelik yüzünden de sıkıntı çektiği kolayca anlaşılıyordu. Bir ara nefesinin daha fazla sıkışması üzerine koşarak nöbetçi doktora haber verdiler. Bu telâş doktorları yeni bir yönlendirme yapmaya mecbur bıraktı. Kalp damar cerrahisi servisine gönderildiler, özel bir yere alındılar ve hemen serum takıldı. Ciğerlerinde bir problem olabileceği düşünülüyordu. İdrar söktürücü iğneler yapıldı. Tansiyonu ve nabzında bir anormallik görünmüyordu…
Hidayet uzanmış yatıyordu. Başucunda eşi Huriye, Onun elini tutmuş iki dakikada bir Hidayet’e soruyordu: “Nasıl biraz rahatladın mı, daha kolay nefes alabiliyor musun?” Bir taraftan da dua ediyor, Hidayeti'nin sıkıntısını sona erdirmesini Cenabı Hak’tan niyaz ediyordu. Onu çok seviyor, onsuz bir hayatı düşünemiyordu. Ne yapardı ona bir şey olursa?..
Tam bu sırada yakın bir camiden sabah ezanı okunmaya başladı. Allah en büyüktür diyordu ezan okuyan. Ezanı duyan Hidayet yatağında doğruldu. “Abdest almam lâzım namazımı kılmalıyım” dedi. “Dur bitanem sen kıpırdama, kolunda serum var, ben sana su getiririm oturduğun yerde kılarsın” dedi Huriye. Bir taraftan da: “Allahım sen yüce adının anıldığı şu anda yapılan duaları geri çevirmezsin. Sen Şafi isminle şifa ver Hidayet'ime” diye Rabbine yalvarıyordu… Hidayet’in gözleri kapalıydı. Huriye lâvaboya su getirmeye gitmişti. Döndüğünde elinde su vardı Hidayet’e baktı. Hidayet’in gözleri açılmış, daha rahat nefes almaya başlamıştı. “Hanım daha kolay nefes alıyorum.” dedi Hidayet. Birbirlerine sarıldılar. Gözyaşları içinde namazlarını kıldılar… Allah kullarının dualarına icabet etmişti…
|