“Dasein”: Varoluş, Global Kriz, Organizasyon Kültürü Sinan Ayhan Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
 Para, fiyat, faiz, döviz kuru, parite, piyasa, uluslararası ticaret, ödemeler dengesi gibi kavramlar ampirik birikimli içerikleriyle ekonomik anlamı taradıkları gibi; hepsine topluca bakıldığında bunlar, küresel dünyada dönüşümlerin, yıkılıp yeniden yapılanmaların, istikrardan krizlere düşüşlerin, krizlerden istikrara geçişlerin güncel dili olagelmiştir. Bu dilin içerisine yapılar değiştikçe yeni kavramlar da eklenmektedir. Değişimle birlikte ilerleyen bir görünmez el varsa; mevcut ekonomik kavramlar, bu elin parmaklarıdır.
Muhasebe disiplini, mikro yapılar içinde belli ekonomik unsurları yönlendirme kabiliyeti olan bir alt-sistem olarak tanımlanırsa, bu yönlendirmenin bir düzen içinde olmadığı, yer yer düzensizliklerin ise bu alt-sistemin her ülke uygulamasında farklılık göstermesinden kaynaklandığı söylenebilir. Uluslararası ticaret ve sermaye hareketleri mevcut farklılıkları, tam olarak ortadan kaldıramayacak olsa da, genel hatlarıyla muhasebe uygulamalarını “birörnek” olmaya zorlamaktadır.
Uygulama farklılıkları, muhasebe literatüründe kültür etkisiyle açıklanmaya başlanmış, başta felsefe ve sosyolojideki varoluşçuluktan beslenen akımların “kritik-edici” etkisi olmak üzere, iktisat literatürünün “tarihi perspektif”i etkisiyle de “kritik edici anlayış” kanalına girmiş ve çevre unsurlarıyla harmanlanarak kültür etkisi, topyekûn “organizasyon kültürü” eşiğine getirilmiştir. Literatürde muhasebe uygulama farklılıkları, “organizasyon kültürü” çerçevesinden açıklanma eğilimine girmiştir. Bu durum, bir bakıma Heidegger'in “beraberinde var olan” kavramından “içinde var olan” kavramına doğru bina edilen bir “kendinde varlığa” bir “işaret-örnek”tir…
Birer organizasyon kültürü olarak işletmeler, global değişimi kendi içlerinde kâr maksimizasyonundan çok; günümüzde firma değerini yükseltme amacına göre, ileriye doğruysa ekonomik faaliyetin devamlılığa bağlı katma değer, entelektüel sermaye ekseninde varlıklarını ve yükümlülüklerini şekillendirerek karşılamaktadır. Paradan ödemeler dengesine varan evrime paralel bir gelişme mikro yapılar içinde kârdan katma değere doğru da işlemektedir. Bu işleyiş kimsenin kontrolünde değil, ortak bir aklın değişim karşısındaki pozisyon alışlarıyla örülmektedir. Dolayısıyla işletmeler, değişimlere ve krizlere karşı kendilerini “organizasyon kültürü” yapılarıyla konumlandırmaktadır.
Organizasyon kültürü, bir işletmede, sistem ve alt-sistemlerin yapılanmasını gösterir; ekonomik faaliyet ne kadar giriftleşirse o faaliyeti karşılayacak dizaynlar da ona göre şekillenir. Bu önce bir organizasyon zekâsının, sonra bir toplumsal zekâ örgüsünün oluşumuna işaret eder. Muhasebe, bir organizasyon kültüründe sistemin işleyişini gösteren bir dildir… Bu dil, gerçek olaya uygun en yakın kaydı, iz bırakmayı yapar; bilgi kullanıcılarına zamanlı, güvenilir, şeffaf bilgiyi sağlamaya çalışır. Edinilen bilgiyle mikro yapılardan makro yapılara doğru çeşitli düzeylerde bir etkileşim görülür. Mevcut etkileşimde, bir dil olarak muhasebe etkin bir görev üstlenmiştir; ampirik birikimi gereği muhasebe, kurumların işleyişini düzenlediği gibi, büyük planda işleyişi makul hale gelen organizasyonlarla ekonomik çevrenin işleyişini de etkileyebilir. Dolayısıyla Hegel'in “iki varlığın ortak bilinçte ikâmeti” kavramını, “mikro yapıların makro çevre düzeni içindeki ikâmeti” olarak anlayabiliriz. Son olarak günümüzde yaşanan global ekonomik krizin, bir güven krizi olmayıp makro düzeyde bir finans krizi olduğunu söyleyebiliriz. Ama bütün ekonomi çevreleri, türev ürünlerin alınıp satılması durumunda bunların nasıl kayıt altına alınacağı, nasıl gözetim altında tutulacağı sorunsalıyla baş başadır. Birçok ülke tarafından ciddiye alınan ve kriz boyunca da gündemde olan Uluslararası Muhasebe Standartlarının, mikro yapıların kurduğu makro çevrelerin üzerindeki etkisi bağlamında bir ekonomik çevreyi disiplin altına alan ve yönlendirme ortamını oluşturan bir yanıyla gündeme getirildiği düşünülebilir. Amaç, büyük planda mikro yapılarla, toplumsal zekâyı griftleştirecek makro çevreler kurmak, olabilir; bu da bizce, Sartre'ın deyişiyle “insanın gerçekliği, bir yeri nesnelere ulaştıran varlık”sa, “insanın günümüz gerçekliğiyse global dünyayı değişim nesnelerine kavuşturan varlıktır” anlamına gelebilir.
|