Kardelen HAYAL DÜNYASI Fatih Öncü Sayı:
62 - Ocak / Mart 2010
 “İnsan hayalleri ile yaşar” diye bir söz vardır. Hepimiz az veya çok bir şeylerin hayalini kurarız. Kimimiz zengin ve rahat bir hayat, kimimiz lüks bir araba, iyi bir iş, huzurlu bir aile yuvası veya kariyer…
Hayallerimiz aynı zamanda ufkumuzun genişliğini de gösterir. Günü birlik yaşayanlar günlük hayaller kurarken, ufku geniş olanlar geleceği hayal ederler. Zengin olmak isteyen parayı nasıl elde edeceğini, lüks bir hayat isteyenler mâlikanesini, hükümdar olmak isteyenler yöneteceği ülkeyi, ışığı bulmak isteyen lâmbayı, çiçek açmak isteyen kardelen de nevbaharı hayal eder. Bahar ise, onu hayal eden kardelenlerin vakit geldi mi diye karı yarıp gün yüzüne çıkmaları ile başlar.
Dervişlik doğru hayal kurmayı öğrenmek ve hayallerine kavuşmayı arzulamak değil midir. Gözlerini kapatıp mürşidini hayal edip mürşidine, onun nezaretinde Efendimiz (sav)'i hayal edip Efendimiz (sav)'e, onun rehberliğinde Allah'ı düşünüp Allah'a kavuşma sanatı değil midir.
Kostantinepol'ü fethetme hayali Osmanlı Devleti'nin kurulmasına, bu hayalle yaşayan kadınların hayali Fâtihin doğmasına, surları yıkma hayali dev topların dökülmesine sebep olmamış mıdır?
Geleceğe yön vermeyi hayal ediyoruz. Etmeliyiz de… Acaba gelecek bizim tahayyülümüzde nasıl? Nasıl bir gelecek hayal ediyoruz? 10 sene sonra, 20 sene sonra, 30 sene, 50 sene, 100 sene, 1000 sene sonra dünyanın nasıl olmasını istiyoruz?
Bir kızıl elma hayali Osmanlı Devleti'nin 500 sene dünya hükümdarı olmasına sebep olmuştur. Osmangazi'nin gönlüne giren ışığın, bir ulu çınar olup üç kıtayı gölgelendirmesi, Anadolu'nun bu en küçük beyliğinin insanlığa sunduğu büyük hayali değil miydi? Sultanımız Yavuzu hatırlayın. Dünya haritasının karşısına geçip hayalini şöyle dile getiriyordu. “Bu dünya bir sultana çok, iki padişaha azdır.”
Eğer kendimize ait hayallerimizi yaşamazsak, başkalarının hayalini yaşarız. Günümüzdeki dünya acaba kimin hayali? Katliamlar, kan, gözyaşı, açlık, sefalet, savaşlar ve yaşananlar kimin hayali. Bir toplumu yıkmaya hayallerinden başlanır. Dilimizdeki ve kültürümüzdeki yozlaşma, hayallerimizi de yozlaştırdı. Daha doğrusu, hayallerimizdeki yozlaşma (eşsiz medeniyetimiz yerine Avrupalı olmak hayali) dilimizi ve kültürümüzü de yozlaştırdı. Buradan kardelenlere sesleniyorum! Bize hayallerinizi söyleyin. Yeniden dünya lideri olmak gibi temennilerinizi değil, hayallerinizi söyleyin. Yaşanmış bir olay gibi, tarihî bir olay gibi 2050 yılına ait hayallerinizi kaleme almanızı istiyoruz. İnşaallah bu hayallerimiz birer fiilî dua olacaktır. Eğer hepimiz aynı hayalleri kurarsak bu pozitif bir enerji olarak etrafımıza yayılacak ve kar altında uyuyan binlerce kardelenin uyanmasına, hayallerimizin gerçek olmasına sebep olacaktır.
|