Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4591 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Farklı Bakış
Fatih Öncü

  Sayı: 70 - Ekim / Aralık 2011

Yaklaşık iki yıl önce, internet paylaşım sitelerinden birinde, bir video izlemiş ve defalarca paylaşmıştım. Konusu Avrupa ülkelerinin nüfus artış hızıydı. İngilizce olan videonun, Hıristiyanlar tarafından hazırlandığı ve birbirlerini uyarmak amaçlı olduğu anlaşılıyordu.

Bir medeniyetin kendisini 100 yıl sonraya taşıyabilmesi için doğum oranının 2.11’in (yani en az üç çocuk) üzerinde olması gerektiğinden, Avrupa'nın bu konuda hızla kan kaybettiğinden ve önümüzdeki birkaç 10 yıl içinde göçmenlerin nüfusunun yerli nüfusu geçeceğinden bahsediyordu. Mamafih,  Avrupa Kıtası'nın İslâm kıtası haline geleceğinden bahseden videoda, ülke ülke istatistik veriler vardı.

Bu istatistiklere göre nüfus oranı en düşük olan Yunanistan ve İspanya'da doğum oranı 1.3, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde 1.5, İngiltere 1.8… Liste devam ediyor ve buna kayıtsız kalmayın deniyordu. Hatırlanacağı gibi, tam da bu sıralarda Başbakan Tayip Erdoğan en az üç çocuk diyordu.

Peki, ne oldu; yaklaşık bir yıl sonra nüfus artış hızı en düşük ülkelerden başlamak üzere Avrupa'da büyük bir ekonomik kriz başladı?

Bu ülkelerde genç çalışan nüfus azalmış, çalışanların bütçeye kazandırdığı para emeklilerin maaşını dahi karşılamaz olmuştu. Bunun tetiklediği ekonomik buhran; şirketlerin kapanmasına, işsizliğin ve devletin sırtındaki yükün daha da artmasına sebep olmuştu.

Nüfusu hızla yaşlanan ve genç nüfusu yani varlığı günden güne yok olan Avrupa, artık gerçek mânâda can çekişen hasta ve yaşlı adam…

Son yıllarda, zayıflayan Avrupa, vakti zamanında kendi diktatörlerini koyarak çekildiği Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde gücünü kaybetmekteydi. Avrupa'nın kontrolündeki bu diktatörler, kendilerini kontrol eden gücün zayıflamasıyla özgür kalmışlar ve yönetilemez hale gelmişlerdi. Bölgede hâkimiyet kurma peşinde olan diğer güçlerin hâkimiyetine girmemesi için ipleri çekilenler, halk ayaklanmaları ile bir bir ortadan kaldırılırken, kurtarıcı rolü oynayan Avrupa, demokrasi kültürü olmayan bu devletleri en azından eski gücünü kazanıncaya kadar, bu şekilde yönetmeyi hedeflemektedir.

Bu söylediklerim, Arap diyarındaki diktatörleri onaylıyorum mânâsına gelmiyor. Bilakis oluşan yeni ortamı iyi değerlendirip, olayların akışını lehimize çevirmemiz için farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Oluşan bu devasa boşluğu, tarihimizin bize yüklediği sorumluluklar çerçevesinde doldurmalıyız.

Tam da olayın bu kısmında, başbakanın üç çocuk lâfına atıfta bulunmak istiyorum. Evet en az üç çocuk olmalı, genç nüfusunu kaybeden Avrupa'nın içler acısı durumu ortada… Son yıllarda ülkemizde doğum oranı hızla düşmektedir, hattâ 2009 itibariyle tehlike sınırının altına inmiştir. Modern hayatın getirdiği, kimi çevrelere göre iyi olan bu gelişme, son bir iki yıldır vasıfsız işçi bulmakta zorlanan yatırımcıları düşündürmektedir. Bazı tedbirler alınmazsa, ilerleyen yıllarda üçüncü dünya ülkelerinden işçi getirmek zorunda kalacağız. Bunda ne kötülük var diyebilirsiniz, asıl sıkıntı fabrikaların iş gücünün ucuz olduğu ülkelere kayması olacaktır ki, bu durumda işsizlik artacak, büyüme tersine dönecektir.

Gençlerin, nüfusundaki azalışa, bir de yeni açılan üniversitelerin eklenmesi, çalışan nüfusta büyük bir daralmaya sebep olmaktadır. Evet, ülkemizde eğitimli, bilgi donanımlı insanlara ihtiyaç vardır, bunun yanında onlardan çok onların çalıştıracağı insana ihtiyaç vardır.

Herkesi üniversite okutacağız derken, yaklaşık 27 yaşına kadar gençlerin iş gücünden mahrum kalınıyor. Bunlara para harcayan aileler fakirleşirken işverenlerin de maliyetleri artıyor. Ara eleman sıkıntısının arttığı bir ortamda, işsiz üniversiteli sayısı artmaktadır. Yapılan araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda üniversitelerin kapasitesi liseden mezun olanlardan fazla olacak. Bu konuda acilen tedbir alınması gerekmektedir.

8 yıl ilköğretim, 4 yıl lise, en az 2 yıl yüksekokul veya 4 yıl üniversite yani en iyi ihtimalle 14 veya 16 yıl eğitim… Neredeyse ömrün yarısı… Bu genç, bir de askerlik yapıp iş buluncaya kadar 30 yaşına geliyor. Ne zaman evlenecek? Ne zaman çocuk yetiştirecek?

Acilen eğitim sisteminin yenilenmesi gerekmektedir. Herkesi üniversite okutmaya çalışmak yerine kabiliyetine göre ilköğretimden sonra yönlendirme yapıp gençleri bir an önce iş hayatına katmalıdır. Lise eğitimi iyi bir düzenlemeden sonra, yüksekokul seviyesine çıkarılabilir. Gençlerin daha erken yaşta hayata atılabilmeleri doğum oranını da artıracaktır. Aynı zamanda ailelere, çocuk için teşvikler verilmelidir.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
ESRÂR... - Sayı 93
İşsizlik mi, işçisizlik m... - Sayı 71
Eğitim sistemimiz... - Sayı 71
Farklı Bakış... - Sayı 70
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16321752
 Bugün : 2937
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 694224
 Bugün : 135
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 165
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim