Eleştiri Ve Estetiğin Dönüm Noktası... Sinan Ayhan Sayı:
43 -
Anlatılanın şekil değiştirdiği her yerde, her durakta artistik öğeler saklıdır... Artistik dile ermiş çözümleme ve eleştiri estetiğin taban alanını oluşturur... Görünüş, duyuş, duruş ve düşünüşten duyumlanan her türlü vektörel tanımlama bir hiyerarşi sistemi ortaya koyar... Hiyerarşi sisteminin el attığı konu başlıkları bir beğeni scalasının sınırlarını gösterir...Konu başlıklarına literal ve teatral kahramanlar seçmek, eylem alanını bir fikrin simalarına terk etmek bir iskeleti ayaklandırıp yürütmeye benzer... Eleştiri estetiğin boyama kitabıdır, çıplak olandan edinilmiş bilgi, diğer çıplaklıkların yol haritasını taşır... Göz sadece kılavuz çizgisidir, düşünce hayalin nesnelerine kadar genişlemeli, derinleşmeli ve yükselmelidir... Yapıp etmenin gizli kalmış çekmecelerindeki protesto hali keşfedilmelidir. Göze katılan kol ve bilektir protesto... Protestonun bulunduğu yerde, dışta antitez gibi görünen, aslında tepki vücudunu içindeki tezden, onun eleştiri ve estetik kuramla olan karşılaştırmalı ve bağıl ilişkisinden almıştır... Kelimeden düşünceye pıhtılaşan, düşünceden imgeye gömlek değiştiren eleştirel nesne artistik öğeyle uyarılarak kutuplandığı an estetik bir çehreye kavuşmuş demektir... Her eserde anılan bir şey olmak ve estetik sunuma referans olmak “şeyler” arasındaki bağıntıyı vektörel örümceğin ağından da yırtıp kurtulmakla mümkün hale gelir... Her eleştiri ve estetik disiplinin şümûlündeki tavırları düzenlemeye kalkmak acaba bir kültür çorbasını karıştırmaya başlamak diye tanımlan- malı mıdır hep; günümüz post-etik disiplinleri onlara göre eskide kalmış disiplinleri çok steril ve içekapanık bulabilirler, zaten bu eski etik muhafazalar soyutlanmış halleri sayesinde bu kadar gizemle idealleşmediler mi... Bugünün soğrumlayıcı tepkisi ise işte, arı estetik düşünceyi o hazine sandıklarına konmuş ideale toslar atarak toplum hayatına siyasal ve kültürel değer-örüleri olarak serpmeye, onun bulut ayaklarını yerkabuğuna indirmeye çalışmaktan öte bir eylem olmasa gerek... Doğruluğun estetiği, henüz aranmakta olan şeyler estetiğinden üstündür... İdealin ve pratiğin hemhal olduğu eleştirel kozmo-genlere sahip bir kaos estetiğine ihtiyaç vardır; yoksa eskinin desteklediği oksijen çadırı mitlerine, ütopyalarına ve günümüz her halükârda pragmatikleşen saldırgan eylem planlarına harcayacak tek damla düşünce-kanımız kalmamıştır bizim...Bizi takma gözlerden kurtaracak; mor, kızıl ve bilimum renk ölçeklerinin ötesine geçirecek, bedenin ve aklın geçemediği yerde onların dışında kalmış, fakat girilmedik dehliz bırakmamış bir akis ve gölgeyle bir devam oluşturacak yepyeni bir disiplindir bu hayal edilen ve ancak boyut atladığında bile bilincini görebilen bir akis diye tanımlanırsa yüzüne bakılmaya değer bir güzellik sorgusu olur bu...
|