Köyümü tanıyamadım M. Nihat Malkoç Sayı:
72 - Nisan / Haziran 2012
Geçenlerde köye vardım
Köyümü tanıyamadım
Hayatımı başa sardım
Köyümü tanıyamadım
Beti bereketi kaçmış
Zifin çiçekleri açmış
Sevdiklerim çoktan göçmüş
Köyümü tanıyamadım
Eski değerler yozlaşmış
Boynuzlar kulağı aşmış
Görenler, duyanlar şaşmış
Köyümü tanıyamadım
Esmez olmuş bahar yeli
Viranlaşmış dağın beli
Uzanmaz bir yardım eli
Köyümü tanıyamadım
Gençler düşmüş gurbet ele
Bülbüller dadanmış güle
Kimler kala, kimler öle…
Köyümü tanıyamadım
Meyve veren dal kırılmış
Irmaklar akıp durulmuş
Garip bir düzen kurulmuş
Köyümü tanıyamadım
Bacalardan tütmez duman
Ne inek kalmış, ne saman
Gençlerin hâli pek yaman
Köyümü tanıyamadım
Koyun kuzu yok bayırda
Tırpan sallanmaz çayırda
Kimse yarışmaz hayırda
Köyümü tanıyamadım
Baykuşlar tünemiş dama
Çıkmaz bir tanıdık cama
Hatıran düşer rüyama
Köyümü tanıyamadım
Unutulmuş selam sabah
Her ne varsa olmuş mubah
Bir kez dokun, işit bin âh!...
Köyümü tanıyamadım
Anam babam göçüp gitmiş
Sonsuzluğu seçip gitmiş
Ecel suyun içip gitmiş
Köyümü tanıyamadım
Viran olmuş dağı, taşı
Issız kalmış çeşme başı
Akar gözlerimin yaşı
Köyümü tanıyamadım
Herkesin bir dizisi var
Yüreklerde enkaz, hasar
Uzaklarda kalmış bahar
Köyümü tanıyamadım
Toklar düşünmez açları
Oğlan uzatmış saçları
Kimse görmüyor suçları
Köyümü tanıyamadım
Büyüğün dediği olmaz
Çocuklar nasihat almaz
Caminin ilk safı dolmaz
Köyümü tanıyamadım
Kanaat edilmez aza
Saz feda edilmiş caza
Söz kâr etmez oğlan, kıza
Köyümü tanıyamadım
Tandırı kimse eşmiyor
Sobada ekmek pişmiyor
Gözler kuru, yaş düşmüyor
Köyümü tanıyamadım
Kalmamış geçmişten izler
Değişmiş tavırlar, sözler
Güleç değil köyde yüzler
Köyümü tanıyamadım
Bağında kan ağlar güller
Lâl olmuş bal kaymak diller
Böyle miydi bizim eller?...
Köyümü tanıyamadım
|