Yer ve Gök Yasaları: Terennüm, Gıpta, Aşk ve Vuslat Sinan Ayhan Sayı:
73 - Temmuz / Eylül 2012
-Her soru karşısında, kılavuzun dildir ve dil sana, içinde çözüme bağlı cevherler olan bir düşünme şekli sunar…
-Çünkü yeryüzü de, gökyüzü de yazılmıştır… Yazılmış olan, hem bakılandır, hem görülendir…
-Dil, “Hakikat”e sadık bir duruşla görebilmektir…
-“Hakikat”e sadakat, ona gıpta edilecek bir aşktır…
-Nasıl ki, yeryüzü ve gökyüzü vardır; işte yine öyle, düşüncenin yüzü anlamında bir “düşünceyüzü” de vardır…
-İşin iç yüzü ve dış yüzü birer tabirden ibaret; işin ibretlik olan tarafı, işin “düşyüzü” eyleme geçtiğinde, yol almak ve her yerde seyretmek serüveni başlar…
-Bir dil kurmak, yol almak ve seyir halinde olmaktır… Şeyler arasında ilişki, her şeyi kucaklayabilme bağıntısını oluşturmakla bir şeyin icra hükmüne girer…
-Yol almak ve yol almayı bir seyir haline dönüştürmek, kendi suretine saplanıp kalmaktan ziyade her şeye doğru serbestleşmek demektir…
-Serbestleşmek, “Hakikat”le bağ kurmak demektir…
-“Hakikat”le bağ kurana kadar her şey ancak, bir tasarıdır…
-Tasarı, kendinden yoksunluktur, ama kendine dair ve ötesindeki bütüncül bilgilenmeyi yeryüzünde meydana getiren şey de odur…
-Bu bilgilenme, görece amaçlar için edinilen araçların, bir ihtiyaca karşı, anlamlı bağlar içinde bir donanım haline gelebilmesi etkinliğine işaret eder…
-Donanım, şeylerin üzerindeki örtüyü açarak şekillenir…
-Amaç ve araç arasındaki gerilim, şeylerin örtüleri açıldıkça bir donanıma dönüşür, “düşyüzü şekilleri” ortaya çıkmaya başlar…
-“Düşyüzü şekilleri” doğruya yaklaşmanın seyrettiği düşünce zeminidir…
-Donanım, amaç ve araç örgüsü içinde doğrunun vuku bulması anlamına gelir…
-Vuku bulma, bir şeyi meydana getirme ve ona etkide bulunma kavramlarını kapsadığı gibi, aynı zamanda vuku bulmaya borçlu olunan şeyi de gözler önüne serer…
-Vuku bulmaya borçlu olunan şey perspektifinde, hem görünen şeyin olunan şeye bağlı hali, hem olunmuş şeyin içinde göründüğü şey; ikisi de karşılıklı birbirlerinden sorumludur…
-Sorumluluk, doğruya doğru serbestleşen ve özneyi özgürleştiren bilginin, has sınırlarına kavuşarak “görünürlüğe çıkması” demektir…
-Amaç ve araç arasında olan çekim, aynı zamanda ihtiyacı duyulan şey ile kendisinden sorumlu olunan şey arasında da mevcuttur…
-Gerilim ve çekim vuslattır…
-Vuslata ermenin yollarını açan her türlü sorumluluk şartını karşılama durumu, vesiledir…
-Vesile, “Hakikat”e yaklaşmak değil; artık “Hakikat”e yakın olmaktır…
-Hakikate yakın olma biçimlerinin eşyadaki yansımaları “şiir bilgisi”dir…
-Şiir bilgisi, önce şeylere “saldırma”, sonra saldırılan şeyleri yıkmadan onlardaki yeni iç mantığı harmanlayıp onu başka bir halde “düzenleme” fikrine dayanır…
-Önce saldırma, sonra düzenleme fikri “Hakikat”te bir menzildir…
-Menzil, aşktır…
-Aşk, vuslata ermektir…
|