Bir hicret bekle yüreğimden Menderes Çınaroğlu Sayı:
74 - Ekim / Aralık 2012
Kardan kar taneleri donduran bir ayazın
fecir zamanlarında sakalları buz tutmuş
taze bir gençlik büyüttüm ellerimde ben..
Oysa, denizi olmayan nehirler akıyor içimden şimdi Nana.
Sular kendini boğuyor ben koştukça,
yüzümün yıpranmış şehirlerine bak,
beklediğin her neyse,
senin için yeryüzünün bütün mucizeleri iniyor göğümsü bakışlarımdan.
Nana, başını utanmadan yaslarsan omzuma; inan,
yeniden doğarım o zaman ahir zamanda.
Kalbinde bana da bir dua ayır,
belki severdin o zaman söyleyemediğim şeyleri.
Ellerim bağrımda asılı kalır,
tutulakalır yumruklarım Nana.
Parmaklarım etlerimi sıkar,
dişlerimi kemirir dişlerim.
Sesim, karanlık boşluklarda asar kendini.
Gözlerim uzak menzilli kurşunlar gibi düşer şehir bulvarlarına.
Anla!..
Anla ki, uçurumun kenarındayımdır Nana!
ölü denizlere karışmış ibretlik uygarlıklar bilirim,
bize bir melekle gelmeli değil miydin diyordu köşe taşlarını tutmuş,
kocaman avurtlu adamlar.
üzerlerine öfkeli bulutlar, kararan yüzleriyle üşüşürken
arkana bakma diye fısıldıyordu kulağıma Tanrı,
çık bu şehirden.
Ben koşar adım yitiyordum şehirlerden,
yeniden doğacağım yer Mekke!: Kavuşacağız Nana.
Bir hicret bekle yüreğimden.
Beni şehirlerden sürgün ettiler,
bir gemi yapıyorum beklenen tufan için diye.
Kaç kişiyiz ki zaten dünya denen
Okyanusun ortasında
Tih'te yoldan çıkmış
Kavimlerle yaşadım Nana
O zaman öğrendim karşılıksız sevmeyi
Ey, var eden, diyordum; sözüm geçmiyor artık
Beni ayırdıklarına.
Ayrı düştüğüm çağlar var Nana
Ayrı düşme sen de benliğimden
Dur, koşma ardımdan böyle
Sana koşarken çünkü
Ben de düşürmüştüm aklımı falanca bir zaman
Hadi sen de uyu,
Üstünü örterken şehrin gece
Ben bir hurma ağacının altında
Yeniden doğmaya gidiyorum, Meryem'in
Mahcup şaşkınlığı arasında.
|