Son değil Ahmet Mahir Pekşen Sayı:
82 - Ekim / Aralık 2014
Düşenlerin kalktığı olmaz bu kaldırımda,
Çok dikkat et güzelim, gittiğin yön yön değil,
Bile bile ladesin böylesini görmedim,
Aklını başına al, bu beş değil, on değil.
Zıvanadan çıkarır, gelir gönlün heyheyi.
Bildiğini sanırsın, şu dünyada her şeyi,
Kahkahanın içinde kaybedersin neşeyi,
Hayat derslerle dolu, aldığın ders son değil.
Bu şiir son şiirim. Dumanı üstünde. Her şiirimi olduğu gibi bu şiiri de yazdıran sebepler var tabii ki.
Gazetelerde sık sık okuyoruz.
Sigara içenler artık ilkokula gidenlerin arasında da mevcut. Uyuşturucu yaşı ortaokullu çocuklara kadar indi.
Bekâret mefhumu bir yerlere gizlenmiş. Adının anılması bile abes gibi.
Sivas gibi muhafazakâr ve hatta mutaassıp bir şehrin sokaklarında bile yaşları onun biraz üzerinde ama on sekizin epeyi altındaki çocuklar, büyüklerinin gözlerinin içine bakarak ve bazen de tamamen yok sayarak, çağın onlara hediye ettiği özgürlükleri (!), sınır tanımadan kullanıyor.
Sigarayı saklamıyorlar meselâ. Tuttukları flörtlerinin ellerini bırakmıyorlar. Yaptıkları işi gizleme gereği bile hissetmiyor.
Burunları bulutu çiziyor. Bu gurur ve kibirli halleriyle nasihate hiç de uygun olmadıklarını gördüğünüz için iki çift laf etmeyi bile gereksiz görüyorsunuz.
Ve tabii ki yanlış kullanıldığı için bir belâ olan internet bu kötü gidişi tetikliyor.
Buradan çok vahim bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum. Genç kızlar… Delikanlılar! Çektiğiniz her fotoğrafı sosyal medyada büyük bir hüner gibi yayınlıyorsunuz. Bir hafta önce yanınızda bulunan arkadaşınız bir hafta sonra başka biriyle hoşunuza gitmeyen resimleri sergiliyor, görüyor musunuz?
On bin yıldır ve hatta dünya kurulalı beri eşine rastlamadığımız bir çağdayız. Sosyal medya sizin her anınızı, bir daha asla silinmemek üzere kaydediyor. Bugün yayımladığınız fotoğrafları yarın çocuklarınız ve torunlarınız görecek. Onlar gördüğünde utanmayacağınız pozlarınız varsa ne mutlu. Aksi halde (altını çift kırmızı çizgiyle çizerek vurguluyorum) bu paylaştıklarınız belki de mutlu bir yuva kurmanızın önünde aşılmaz bir engel olacaktır.
Bugün sırıtarak verdiğiniz pozlar yarın tokat olarak geri dönecektir, bunu asla unutmayınız.
Kötü işler yapmayın. Ayıplanacak mekânlarda sizi müptela edecek maddelerin tadına kanmayın.
Gençlik bu! Benliğinize hâkim olamadan işlediğiniz kusurları, günahları, hataları hiç değilse gizleme inceliğini ve terbiyesini gösterin. Şiirimde anlatmak istediğim gibi, bazen kaldırımlar düşeni affetmez ve bir daha ayağa kalkma fırsatını asla vermez.
|