Bir hicâz faslı Halis Arlıoğlu Sayı:
82 - Ekim / Aralık 2014
O, “hicâz faslı”nı, bilmem nasıl buldunuz;
Sabahın seherinde, can evimden vurdunuz.
Yanık yanık çalıyor, yine keman “sen” gibi…
Bir ılık rüzgâr esti, cânıma, cânân gibi…
Yıllarca hep aradım, böyle ulvî sesleri.
Gökten yere inmişler, sanki öyle bir peri.
Yankı yapar her biri, makamlara girince.
Bir ulvî hava verir, ruhlar şevke gelince…
Bülbül-i şeydâ gibi, ötüyor nazlı “ud”um…
Mâşukumu ararken, huzuru onda buldum.
Girdi muhrik sadâ ile “taksim”ine “hicazkâr”,
Hüzünlü şu gönlüme, açtı bugün nevbahar.
Çağlayan bir su gibi, aktın her dem ruhuma.
Nerelerden geliyor, o ulvî sedâ buna?
“Sabah”la bu “hüseynî” ruhta yankı yapıyor.
Hicranlı gönüllere, taze bir can katıyor…
Sanki ezel bezminde, ruhlar hayat buluyor…
Dalga dalga bu nevha, âsumandan geliyor.
Mest olmuş o gönüller, hicrânı yeniliyor…
Nice elem zedeler, bu sesleri dinliyor…
Feryât eden bu çığlık, tâ ezelden bir haber.
Her güfteden besteden, nice figân akseder…
Ne dinlenir ne durur, gönülleri doldurur.
Bu hicranlı makamlar, su gibi akar durur.
Yine bugün hüzünle, yandım işte yakıldım…
Bilmem ben bu dertlere, acep nasıl kapıldım?
Yaralı bir kuş gibi, çırpındıkça yüreğim,
Bu şarkılar makamlar, olur benim çerâğım.
Nice duygularımı, yaşayıp huzur duydum.
Ben bu revnâk içinde, kendimi yeni buldum…
O lâhutî âlemde, ruhum herçü merç oldu.
Bunalan şu gönlüme, yeni bir şafak doğdu.
Anıyorum rahmetle, buna gönül vereni…
Her nefes, her elhanda, emekleri geçeni…
Elemli gönüllerden, giderir kederleri…
Dinledik hep şâd olduk, böyle güzel sesleri…
Bize ilham veriyor, iki cihan serveri.
“Şiir de bir hikmettir” buyuran Peygamber’i…
Salât ü selâm olsun, o yüce nebîmize.
Şan şeref böyle gerek, ne mutlu artık bize.
|