Deniz ve dalgalar Halis Arlıoğlu Sayı:
87 - Ocak / Mart 2016
Köpük köpük köpürür./Ne dinlenir ne durur.
Kendinden geçmiş gibi/ Sahile böyle vurur.
Çarpar dertli başını./Kayalara taşlara.
Sanki ilham veriyor./ Uçuşan bu kuşlara.
Dilinden anlamayan./ ‘Coşmuş yine deniz’ der.
Yayılıp dağıldıkça./ O, dâimâ Allah der.
Sâhilin mülevvesi./Alıkoymaz yolundan.
Bazen uyarmak için./ Çeker onu kolundan.
Bunca hay huy içinde./ Gidiyor hep yolunda.
Derdinde değil artık./ Herkes kendi yolunda.
Bitince bu dalgalar./ Sakinleşir o deniz.
Bâzen coşar çağlar da./ Bâzen de ufuklarda.
Gösteriyor kendini./ O muhteşem tavrıyla.
Giden bunca yolcunun./ Durma ardından ağla
Sen sussan, o konuşur./ Dalga ve köpüklerle.
Duyguna ortak olur./ Belki sessizce, dinle…
Yeter ki, açık olsun./ Gönlün bu söylenene.
Duygusuz kalınamaz,/ Bunca feryat figâne.
Dağlar taşlar anlarken./ Yoktur bunun imkânı.
İnsanlıktan nasibin./ Eğer varsa anlarsın!
Bu histen yoksun isen./ Deniz sana ne yapsın?..
Suç denizin değildir./ Sen hâlâ gaflettesin!..
Seni Hakk'a çağıran./ Sadece deniz değil.
Dağlar taşlar koşuyor./ Bu dâvetin sesine.
Bîgâne nasıl kalır?/ İnsan diyen kendine?
İbret için bu yeter!/ Gerekmez, ikâzına.
Hikmetle basiretle./ Gören gözler açıktır.
Sade denizler değil./ Yer gök O'na, çağırır.
Kuru bir çöp parçası./ Seni uyarır dinle!
Ne olur âkıbetin./ Bilemem, bedbinlikle?.
|