Doğrunun şekillenme halleri ve ne, ne değil, ne değil değil, ne ne’den değil Sinan Ayhan Sayı:
88 - Nisan / Haziran 2016
Meçhulden sökülecek olan ne, sökülecek olan şey bir hüküm olabilmek anlamında bir faille ehliyeti ortaya çıkarabilmeli; ama failin dışında da olağanın ötesinde bir “üst faal olan” lazım…
Amaçla araç arasındaki bağ “ne’den” ve “ne’den” değil, “neden” ve “neden” ne… Nedenin bir yere ve anlama sevki “doğru” ile mümkün… (Bu durum ve yer; zatı, zamanı, zahirin keyfiyetini de içerir…) Sonuçta yer ve anlam da doğrudan faaliyet olarak harekettir; harekete muhalefet kendi içindedir, isim, fiil, sıfat, v.s. bunların selefinden önce, şeylerin halefi olanıyla halefe yakın duranı, bir cümle olma anlamında bir dolaylı olma haline işaret etse bile, öze dönüktür; dolaylı, dolaysız her şeyin rabıtası “Doğru”yadır; aynı zamanda harekete ve harekete muhalefeti kendi içinde tutarlı canlandıran şey “doğru”nun imkânlarıdır…
(“Doğru”nun hareketlenmesi “doğru”luk özünün yansıması olarak doğrulukla bir kıyastır; bu kıyasın unsurları olan bitendir, olan bitenin doğrulukla mesafesi vakıadır, vakıa gerçekleşmeyle kıyafetini giyer, hakikatle kıyasıyla can bulur; dünya üzerinde, bunun dışında her şey cansızdır…)
İmkânların özeti;
“causa materialis” imkânı: içerik sökümü; kendinde var olan sıfatların işlenmemiş, işlenmiş hallerinin varlığı; onun olduğu şeye doğru hareketlenmesi içerik imkânlarını ortaya koyar…
“causa formalis” tarifi: şekil taşıyan söküm; imkânın yürüdüğü yer ve anlam zemini…
“causa finalis” beyanı: hasat, derleme söküm; şümul bedeni, sonuca vardıran kimlik…
“causa efficiens” başatı: nihai etkiyle halvet, meydana gelme sökümü, ölçü neden; tasarının iradesini üzerinde saklayan onun olduğu şey…
“causa causa” mütekabiliyeti: hareket, ters hareket sökümü, sebebin olma rüştünü ispat; bir vakıanın bütün sebeplerin ötesinde bir kabul olarak veya bir yorum olarak beden bulmuş olması…
“causa”dan sorumluluk motifi: yorumun bağlarını iptal ve özü zikretme sökümü, temsil halinden kurtulmaya doğru…Cümlenin bilgileri imalinden sonra, imalin kutsalı kabulü veya “kutsal”ın söz kıyafetlerini giymesi… Yazı, tek başına bir doğruluk olamaz; yazı, ancak insanın doğrulukla kurduğu bağın bir üslubudur; insandır ki, yazıdan evvel, doğruluk olma yolunda ilerleyen şeye “halef”tir, yani zatıyla, zatının çerçeveledikleriyle eşyaya “muhalif”, hakikate “halef”…
|