Şeytan feryât ediyor Halis Arlıoğlu Sayı:
89 - Temmuz / Eylül 2016
“Hayır ve iyilikler arttıkça, şeytan feryât eder.” (Hz. Ali Rad.) Son yıllarda ülkemizde bâzı hayır ve iyilikler arttıkça, insî ve cinnî şeytanların feryâda başladığı görülmektedir. Bu yüzden öylesi şeytânî tabiattakilerin feryât ve figanlarının daha da artması için kavlî ve fiilî duâya sarılıp, Hakka ilticâ ederek, büyük tecellî ve oluşuma nazar edip ümitvâr olmak her Müslüman’ın aslî görevi olmalıdır. Özellikle yılların ihmâli ve bir takım inkârcı zihniyetin ihânetine mâruz kalan mâbetlerimizin devlet eliyle birer-birer ihyâ edilmesi, sâde düşman çatlatmıyor aynı zamanda tüm insî ve devrimbaz şeytanların da feryâdına sebep oluyor. Nitekim “Amerika Diyânet Merkezi” ismiyle muhteşem bir Câmi külliyesinin açılması içteki ve dıştaki şeytanların sinir uçlarına dokunmuş, o yüzden kudurup azarak feryâda başlamışlar. “Türkiye, içteki dinci ve terör faaliyetlerini şimdi de yurt dışına ihrâç ediyor.” diyerek bu çok hayırlı olaya fenâ halde bozulup bodoslama dalarak feryât ediyorlar. (02.04.2016 basından)
Ayrıca Allâh’ın, meleklerin ve insanların lânet ettiği başka bir şeytan da olaya siyâsî ve ideolojik yönden yaklaşıp; “Obama’dan Erdoğan’a randevu yok!” (24.03.2016, Cumhuriyet) diyerek çok değişik bir feryât çığlığı içindedir. Aslında bu şeytanlar, Rusya ve Esed’le diğer küfür cephesinin içimize soktuğu ve bunların yandaşı olan içteki PKK, DHKP-C denilen canlı-kanlı bombacı cânîleri korumak için böylesi rezilce bir feryâda başladıkları bilinmektedir. Nitekim onlardan azılı Bolşevik hayrânı, inanç düşmanı bir iblisin şöyle bir feryâdı vardı; “Ülkede her cami açılışı beni çıldırtıyor. Çünkü o câmîlerin tamâmı, birer dinci ve irtica yuvası, laiklik karşıtıdır” (!) Şimdi Tayyip Erdoğan düşmanı ifritlerin tââ başbakanlığından beri niçin ona ateş püskürdükleri bu seviyesiz-seciyesiz hezeyanlardan anlaşılması gerekir. O ve benzeri inanç düşmanı şeytanların harâp ederek yok ettikleri her mâbedi “Yâ Allah bismillâh” diyerek yeniden hayâta geçirmesi ve hizmete açması, ülkedeki tüm câmi ve din düşmanı şeytanları kahrediyor. Onun için sürekli feryât figân içindeler. Bilhassa yıllardan beri dışlanan ve horlanıp hakârete uğrayan inançlı Anadolu halkının millî bir şuur hâlinde iktidâr olması ve bu iktidârı bütün zorluklara, iç ve dış ihânet odaklarının tüm engellerine rağmen 20 yıla yakın bir şekilde başarı ile sürdürmesi, onları asıl kahreden, kudurtan ve çıldırıp feryât ederek sağa sola saldırtan sebeplerin başında gelmektedir.
Hele de İstanbul’daki 13. İslâm zirvesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Birlik olalım” çağırışı ve bu toplantıda geleceğe âit ümit verici gelişmelerin görülmesi, içteki ve dıştaki tüm lânetlenmiş olan büyük ve küçük şeytanların kudurmasına sebep olmuştur. O yüzden; “Türkiye’ye kötü rapor… Erdoğan’a AB’den kınama… Batı’dan koparak Doğuya koşuyor!” diyerek kudurmuş gibi feryâda başlamışlar, (15.04.2016 Cumhuriyet) Diğer birisi de; “Fitnenin başı bu zirvedir!” diyerek o toplantıya karşı nasıl bir şeytânî kin ve intikam böğürtüsü içinde olduğunu göstermektedir. (15.04.2016 Özgür Gündem) İşte “birleşik İslâm gücünün” adından bile ödü kopan bu din îman düşmanlarının daha da kudurması için, basiret ve ferâset sahibi gerçek Müslümanların vakit geçirmeden asırlarca özlenen bu birliğin bir an evvel hayâta geçirilmesi gerektiğini bundan daha iyi anlatan bir şey olamaz! Bu konuda hâlâ “urgana un seren” ve yaşanan onca katliâmlara sebep olan bir takım sözde Müslüman ve politika eskisi müptezeller ise dünyâ ve âhirette bu vebalden aslâ kurtulamazlar. Onlar bir bakıma yukarıda zikri geçen ve lânetli şeytanlarla birlik olan iffet düşkünleri ve onların değirmenine su taşıyanlardır. Ayrıca ülkede 80 yıldır inanç ve İslâm düşmanlığını bâtıl bir mezhepçi zihniyetle sürdüren başka bir iffetsiz de “Kutlu doğum haftası” üzerinden saldırıya geçerek, içindeki haçlı zihniyetini ve DÎNE olan şeytânî lânet ve nefretini şöyle kusmuştur. “Gerici ve irticâî dernekler, Diyânet ve devletin desteği ile “kutlu doğum haftası” adı altında bir etkinliğe başlamışlar. PKK’ya karşı İslâm’da birleşme mesajları veriyorlar. Yörenin İl Millî Eğitim müdürü ise “Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz” diyerek halkın beynini yıkamaya çalışıyor” (16.04.2016 Aydınlık (!))
Bu sefîhin tahkir kastıyla Müslümanların inancına saldırdığı şey, bir hadîs-i şeriftir. Ve aslı şöyledir. “Îman etmedikçe cennete giremez, birbirinizi sevmedikçe îman etmiş olamazsınız!”
Şu gerçeğin bilinmesi gerekir! Biz, kimsenin küfründe ve sapık ideolojisinin derdinde değiliz.
Fakat; “Sevgi, kardeşlik ve birlik” düşmanı olan bu küfür yobazları ve bozguncu sapıklar, kendi bâtıl ideolojilerini Müslümanlara dayatma alçaklığında ve inançlarımıza hakâret etme iffetsizliliğinde bulunmasınlar. Herkes kendi sınırında kalsın ve bağlı olduğu habâset çukurunda debelensinler, bu bizi ilgilendirmez!
Aslında beyni yıkananlar; kendi ülkesine ihânet içinde olan Moskof hayrânı, Lenin ve Stalin uşağı, PKK zihniyetindeki millet-memleket düşmanı iffetsizlere âit bir ideoloji müfsitliği ve sapkınlığıdır. “Kutlu doğum” adındaki Allah ve Peygamber (sav) sevgisine sâhip olanlar ise öylesi rezil bir îmâ ve ithamdan dâimâ münezzeh ve müberrâdır. O ancak bâtıl ideolojilerle beyni yıkanıp kendini patlatanlar ve onlara sâhip çıkan soysuzlar için geçerli olan bir sapmadır. İşte ülkedeki tüm şeytanlar, şeytan tabiatında ve cibilliyetinde olan inanç düşmanları böyle feryât etmektedirler. O yüzden gerçek Müslümanların, milletçe içinde bulunduğumuz bu vahim durumu görüp, en az bu inanç düşmanları kadar uyanık, şuurlu ve teyakkuzda olmaları gerekir. Özellikle ülkenin içte ve dışta itibar görmesi ve bütün hâinâne tuzaklara rağmen, mevcut iktidârın istikrarlı bir yol tâkip etmesi; sapık ideolojilerle beyni yıkanan ve göbeğinden, işkembesinden dışa bağımlı olan böylesi küfür yobazı ifritleri çıldırtmaktadır. Ayrıca şimdiye kadar çok silik ve şahsiyetsiz bir politika tâkip eden siyâsî çevrelerin ihânet ve hasedini artırmakta, o tür şeytanların daha da itibarsızlaşıp feryât etmelerine sebep olmaktadır. Bilhassa Cumhurbaşkanının her gittiği ülkede onları “dizayn” eden ve batının ikiyüzlü politikasını eleştirip yüzlerine vuran ve her yerde bu tavrını sürdürüp dik durması, en çok içteki ihânet odaklarını kahrediyor ve feryâda başlıyorlar. O yüzden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı hedef alan “Câmide tek başına!” (!) hezeyânı, bu alçaklığın zirve yaptığı en iğrenç şeytanlığın, ifritliğin feryâdıdır. Bu açıdan içteki ve dıştaki hasedin, kînin, nefretin ve sonu gelmeyen şeytânî feryatların gerçek sebeplerinden birisi de bunlardır. Şeytanlığın diğer bir önemli unsuru ve onları kahreden yönü ise Başbakan Sayın Ahmet Dâvutoğlu’nun “Selâmı yayınız!” ifâdeleridir. Bilindiği gibi şeytanın nefret ettiği ve “Feryât edip kaçtığı şeylerin başında işte bu selâmlaşma” gelir. Selâm ise İslâm’ın remzi, Müslümanların şiârıdır. Ülkedeki inanç düşmanlarının kasten ve bilinçli bir şekilde selâm yerine “Günaydın tünaydın ve merhaba” demeleri bu şeytanca feryâtların başka bir yüzüdür. Çünkü onlar kendi zihniyet ve ifâdelerine göre; “Selâm kelimesinde sürekli olarak câmileri, Şeriatı, tarikatı ve irticâyı (!) gördükleri için selâma karşı imişler!” Ayrıca 1 Mayıs 2016 gösterilerinde KESK-DİSK, TTB gibi kesimlerin taşıdığı pankartta ise “İMAM-HATİPLER KAPATILSIN!” (Diren eğitim) denilmektedir. Görüldüğü üzere bunlar; dîne, din görevlisine, dindar kesime, selâma, câmiye, Peygambere (SA) ve onun doğumuna bile karşı olan bir ifritliğin içindedirler. Ne hazîn ve rezîl bir durumdur ki, bunca kîne nefrete, şeytanlığa, selâm ve inanç düşmanlığına rağmen o habis leşlerini câmilere ve din görevlilerinin önüne getirme iğrençliğinde ve iffetsizliğinde bulunmaktadırlar. İşte bunca hezeyanları gören bilen her din görevlisinin çok dikkatli olmaları gerekir. Zîrâ o yerlerin ayrı bir özelliği ve saygınlığı vardır. Orasının böyle münkir ve müfsitleri yıkama yağlama yeri olmadığı gerçeğini görmesi ve bilmeleri lâzımdır...
Öyle sanıyorum ki, bu tür azgın bir inanç düşmanlığı Moskova’da bile az bulunur. İşte Marksist-devrimbaz şeytanlık bu kadar lânete, nefrete ve insanlığın felâketine sebep olan bir ifritlik ve ne yapıp, hangi haltı yediğini bilmeyen bir aymazlık ve insanlık düşmanıdır. Elbette bu tip bir ideolojiye sâhip olanların yapacağı tek şey; terör, anarşi, inanç düşmanlığı ve cânîliktir…
Bilindiği gibi “Şeytanlar” var oldukları halde bize görünmeyen mânevi varlıklardır. Yânî, “cismi latîf-i nûrânî ve cismi latîf-i nârîdirler.” Bunların münkiri ve müslim olanı da vardır. Bizim kastımız; münkir ve tecessüm etmiş (insan şekline girmiş) olanların ülkemize ve insanımıza düşmanlıkta, hâinlikte, lâinlikte ve alçaklıkta direnip bunca iyiliği inkâr eden soysuz ve sütsüz olanlardır. Onları kahredip feryât ettiren diğer bâzı olaylar da şunlardır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Yâ Allah bismillâh” deyip, viyadükleri (bölünmüş yolları) açtıkça şeytânlar feryât ediyor. Yine “Yâ Allah bismillâh” diyerek; hızlı trenleri, Marmaray’ları, devâsâ hava alanlarını, Sultan Selîm ve Osmangâzi köprü ve benzerlerini milletin hizmetine açıp, millî târihe sâhip çıkarak, milletin köküne ve aslına dönüşün belirtileri görüldükçe; köksüzlerin, sütsüzlerin târih ve ecdât düşmanı sapık ideoloji müfsidi siyâsî şeytanlarda çok korkunç bir deprem meydana geliyor, feleği şaşıyor, uğursuz ve âdî bir şekilde feryât ederek saldırıyorlar. Gerçi bu tür insî şeytanların mel’anet ve habâsetlerini târif için, mecbûren kullanmak zorunda olduğumuz ifâdeler, gerçek ve kitâbî şeytanlara hakâret sayılsa da bâzı kötülerin onca kötülüklerini lânetlenmiş, Allâh’a ve meleklere isyân etmiş olan şeytana benzetmek ve öyle anmak genel bir kuraldır. Nitekim bu şeytanların feryât edip çıldırdığı, daha pek çok hayırlı işler ve hizmetler vardır. Bunların başında TSK’nın sivilleşmesi ve demokrasiye sâhip çıkan bir genelkurmay başkanının olmasıdır. Son günlerde o kurumu hedef alan alçakça saldırılar bu hayırlı hizmetin varlığını göstermektedir. O yüzden şeytanların feryâdı hiç bir zaman kesilmiyor, uğursuz çığlıkları dinmek bilmiyor. Ayrıca kendi dönemlerinde yıllardan beri çok âdî ve rezil bir şekilde uygulanan o “katsayı, başörtü, kamusal alan ve 9 yaşında Kur’ân kursu yasağı” gibi din, îmân düşmanlığı şeklindeki ayırımcılıkların kaldırılıp, fırsat eşitliğinin getirilmesi (bâzı nankör türediler o zulümleri unutsa, bilmese de) ezelî ve ebedî din, iman düşmanı şeytanlar bu yenilgiyi aslâ unutmayarak iç ve dış düşmanların iş birliği ve siyâsî entrikalarla bu uyanışı boğma gayretinden vazgeçmiş değiller. Sonra ülkenin baş belâsı olan ve içteki oligarşik yapı ile millî irâde düşmanı siyâsî şeytanların ürettiği PKK olayının çözülmeye başlayıp, onun arkasındaki hıyânet şebekelerinin belirlenmesi de onları çıldırtan, feryât ettiren başka bir faktördür. Daha buna benzer pek çok hayırlı hizmetlerin yapıldığını ve içteki dıştaki bütün şeytanlarla, şeytânî tabiattaki tüm hâin, lâin ve alçakların bu yüzden kudurup feryât figân içinde saldırılarda bulunduklarını sayabilirsiniz. Bütün bu engellere rağmen, ülkenin gelişmesi bunları kahrediyor. O yüzden kara ve kızıl vicdanlı bozguncuların dilinde hep şu tekerleme var;
“Bütün hizmetleri benziyor dut’a.
Çatlarız bizler, çekilmez ya bu da.”
Ama meşhur sözdür; “İt ürür, kervan yürür”
|