Medyanyn g?c? Turgay Ertem Sayı:
53 - Ekim / Aralık 2006
Türk Milleti’nin en büyük talihsizliklerinden biri de kendisine yabancı, millî değerlerine âdeta düşman, bazı satılık veya satılmış medyasının varlığıdır. Matbaanın kuruluşu ile gazetenin toplum hayatında etkisi gittikçe artmıştır. Özellikle okumuş kesimi, büyük ölçüde istediği yönde kullanmayı başarmıştır. Günümüzde ise televizyon, etkisini çok daha ağır bir şekilde hissettirmektedir.
Artık dünya o kadar küçüldü ki arada okyanuslar olmasına rağmen insan sevdiklerini yanında hissedebiliyor. Onunla yüz yüze konuşabiliyor. İsteyenin her şeyi çok kısa zamanda öğrenebilmesi mümkün oluyor artık. Bütün mesele medyanın tekelini kırmaktan geçiyor. Eğer farklı haber kaynakları oluşturulabilirse bütün dünyayı kör ve sağır durumuna düşüren kasıtlı veya sansürlü yayınlar, insanları aptal yerine koyamayacaklardır.
Irak’ta, Lübnan’da, Filistin’de yaşanan zulümlerin ve haksızlıkların pek azını biliyoruz. Sanki saldırgan taraf yokmuş, bu insanların topraklarını işgal eden kimse yokmuş gibi gösterilmektedir. Karşı koyan, nefsi müdafaa halinde bulunan sivil direnişçiler ise bütün olayların sebebi imiş gibi, terörist olarak gösterilmektedir. Kimdir bunu yapanlar? Medyayı istediği gibi yönlendirenler de, çoluk çocuk demeden katliam yapanlar da aynı mayanın insanlarıdır. ABD’nin ve İsrail’in hâkim güçleri yaşananların baş aktörleridir. Amerika ve İsrail’in en çok önem verdiği alanlardan biri medyanın gücünü kullanmaktır. Bu ülkeler bütün dünyada medyanın, kendi istediği şekilde yayın yapmasını sağlamak üzere büyük paralar harcar. Türkiye’de de kullandığı ve bizzat finanse ettiği kanal ve gazetelerin olduğunu görmemek için çok saf olmak gerekir.
Tabiî ki ABD ve İsrail’in medya konusunda yaptıkları kendi açılarından gayet normaldir ve gereklidir. Bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz husus, ülkesini sevdiğini ve milletinin değerlerini benimsediğini söyleyen bazı parti ve müesseselerin medyanın bu çarpıtmalarını anlayamamalarıdır. Geçmişte elinde gazete kupürleri ile topluma yön vermeğe kalkışan vatan kurtarıcılar gördük. Medyanın yönlendirmesi ile ihtilâle kalkışanlar gördük. 12 Eylül öncesi iki ayrı görüşü birbirine kırdırarak sıkıyönetimi haklı gösterme, ihtilale zemin hazırlama çabaları herkesin malûmudur.
Yeterli olmamakla birlikte millî değerlere bağlı, dürüst, Allah’tan korkan bir medya gelişmekte. İnşallah aralarında dayanışma oluşturur, birbirlerine destek olurlar. Böylece şer güçlerin oyunlarını bozarlar. Bizim bu konuda vazifemiz, maddî ve manevî destek olmaktır. Bir de bize bir münafık veya günahı açıkça işleyen ve utanmayan birileri bir haber ulaştırdığında, o haberi iyice araştırmaktır.
|