Istırap Halis Arlıoğlu Sayı:
91 - Ocak / Mart 2017
Sen ıstırabı kitapta gördün. Ben onu her an yaşadım-durdum.
Bilen olur diye derdimi sordum. Ne söyledi ne bir haber verdiler.
Sefaletten-aç kalmaktan ölmedim. Kem talihten muradıma ermedim.
Çocukluğum yaşamadım-görmedim. Ne söyledi ne bir haber verdiler.
Potin yoktu çarık vardı, dert vardı. Yüreğimi yedi katlı yok sardı.
Pantol-çeket gömleğim de, çok dardı. Ne söyledi ne bir haber verdiler.
Çeke-çeke örtmüyordu yorganım. Yaması çoktu, sırtımda urbamın.
Nâçâr ümitsizdim, dâim yorgunum. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Ne dediysem, hep kötüye yordular. Küçücükten kanadımı kırdılar.
Avcı zalim, can evimden vurdular. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Görmeyenler-çekmeyenler ne bilir. İster ağla, ister oyna hepsi bir.
El kahrıdır, yutulur mu bu zehir? Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Sabah olur, çifte gider sürerdim. Öğle olur kepeneği sererdim.
Yağsız keşi, kuru ekmeğe sürerdim. Ne söyledi, Ne bir haber verdiler.
Akşam olur, öküzleri salardım. Derin-derin düşünceye dalardım.
Eve gelir bin-bir sitem duyardım. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Akşam olur-sabah olur dert bitmez. Anamın hayâli gözümden gitmez.
Yoksulluğa- garipliğe güç yetmez. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Yedi yaşta-sekiz yıldır süründüm. Kâh o köyde, kâh bu köyde göründüm.
Kimse bilmez, gam yüküne büründüm. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Anasızlık-babasızlık, dert olur. Gariplere, gurbet eller yurt olur.
Merhametsiz-vicdansızlar kurt olur. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Öksüzün-yetimin çilesi çoktur. Nazlanıp, sevecek kimsesi yoktur.
Koruyup-gözeten elbette HAK tır. Ne söyledi, ne bir haber verdiler.
Kirlenince üst-başını yumazlar. Çalıştırır, aylığını vermezler.
“O çocuktur, daha küçük” demezler. Ne sorarlar, ne hâlini bilirler.
Kederini, gözyaşını görmezler. Acıkınca sana yemek vermezler.
“Sen çıraksın, işte işin bu!” derler. Ne sorarlar, ne de hâlin bilirler.
Adı (Hâlis) tâlihi pek karışık. Çırakların yüzleri hep buruşuk.
Acı ile-ıstırapla barışık. Ne sorarlar, ne bir haber verirler...
Yaşanır sefâlet eller elinde. Elbette çâresiz kaldığı yerde..
|