“Benim Adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey” Site Editörü Sayı:
92 -
Bir “mütefekkir” düşünün. Şiir, hikâye, tiyatro, roman, senaryo roman, hatırat, fikrî eser, monografi, dinî ve tasavvufî eser, konferans… Tüm bu edebiyat türlerinde eserler versin, üstelik hepsi de sınıfının en iyilerinden olsun. Ve bu eserleri verirken kendisini adadığı bir “dâvâsı” olsun, bu dâvâsı uğruna hayatı binbir mücadele ile geçsin.
Herhalde tarihte bu özellikleri taşıyan Necip Fazıl’dan başkasını bulmak kolay olmayacaktır.
Malumuâliniz, Hazret-i Ömer, hidayeti öncesinde de heybetli, asabî bir zât idi. İslâm'la müşerref olduktan sonra bu fıtratı değişmedi. Ancak artık asabiyeti, asabiyet-i diniyye olmuştu, heybeti de müslümanları değil İslâm düşmanlarını korkutuyordu.
Üstad’ın Abdülhakîm Arvasî Hazretlerini tanımadan önceki fıtratından örnekleri “O ve Ben” adlı eserinde okuyoruz. Gözü kara, hırslı, tutkulu, hiçbir şeyden korkusu yok… Efendi Hazretleri'ni tanıdıktan sonra bu özellikleri yerinde duruyordu, ama artık tutkusunu, gözü karalığını dâvâsı için kullanıyordu, bu yüzden hayatı mücadelelerle geçti. Eserlerinin kahir ekseriyetini de bu “buluşmadan” sonra kaleme aldı. Varın, nasıl bir feyz pınarından beslenmiş Necip Fazıl, düşünün…
Sadece şair, yazar olarak kalsaydı, muhtemeldir ki Cumhuriyet tarihinin en gözde edebiyatçılarından birisi olarak anılacaktı ancak o “sabık şair” olarak isimlendirilmeyi hiç önemsemedi ve dâvâsından vaçgeçmedi.
Üstad vefatından sonra da eserleri ile halen toplum ve ülke üzerinde etkisini sürdürüyor. Âdetâ bir “marka”... Bugün muhafazakâr kesime hitap eden siyasîler konuşma yapacakları zaman onun şiirlerinden örnekler veriyorlar. Bunun sebebi yalnızca çok iyi şair olması değil, o dâvânın alemi gibi görülmesi...
Ancak bir gerçek de var ki, Üstad’ın bu “popülerliğinin” ne yazık ki arkası dolu değil. Sadece halkı heyecanlandırmak için okunan şiirler ve benzeri yapmacık hareketler… Bugün Türkiye’de Üstad hakkında yazılan doktora tezi sayısı bir elin parmaklarını geçmemiş durumda. Onlar da hayatı, sanatı ile ilgili… Eserleri hakkında derinlemesine bir inceleme, şerh, hattâ eleştiri yok gibi... Ezberlerle, hamaset edebiyatı ile nereye kadar gidilebilir?
Üstad, Destan isimli şiirinde “Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey” diyor. Üstad’a muhabbet besleyenlerin sayısı çok ise de, bu kalabalık içinde, Üstad’ın kendisi ve “derdi”, dâvâsı hakkında bilgisi bu satırdan ibaret olanların sayısı az değil ne yazık ki. Artık Üstad hakkındaki bilgimiz onun hayatından ve birkaç şiirinden öteye gitmeli.
Kardelen, elinizdeki doksanikinci sayısı ile biraz olsun bu derinliğe inmeye niyetli... İnşallah muvaffak oluruz.
Allah, Üstad’a rahmet, Efendisini kendisine şefaatçi eylesin inşallah.
-●-
Takip eden okurlarımızın malumu, Kardelen’in, dergimiz ile ilgili paylaşımlar yaptığımız @kardelendergisi isminde bir twitter hesabı var.
Geçtiğimiz günlerde Üstad’ın sözlerini, şiirlerini, düşüncelerini paylaşan yeni bir hesap daha açtık, ismi @dusunenadama.
Sosyal medya kullanıcılarının bildiği üzere ortalıkta Üstad’a ait olduğu iddia edilen ancak olmayan birçok söz dolaşıyor. Bu hesaptan yaptığımız paylaşımlar ile bu yanlışı düzeltmeye bir nebze katkıda bulunmak istiyoruz.
|