Konuşan düşünce Sinan Ayhan Sayı:
94 - Ekim / Aralık 2017
“…Dünya, olduğu gibi olan her şeydir... Olduğu gibi olan, olgu, olgu bağlamının öyle varolmasıdır... Olguların mantıksal tasarımı, DÜŞÜNCEDİR... DÜŞÜNCE, anlamlı tümcedir...” (Ludwig WİTTGENSTEİN, Tractatus Logico-Philosophicus)
Konuşmak; kişileri etkileyici, onların ruhlarına hitap edici, duygularını gıcıklayıcı bir tarzda konuşmak, ne derece bir sanata bağlı bir meleke gerektirir?
Konuşunca söylenenler çarpmalıdır karşıdakini; ondan parçalar, sahneler ve ipuçları taşımalıdır içeriğinde...
Konuşarak ilikleri avuçlara almalıdır; belki ele geçirmelidir o kukla iplerini...
Konuşanın belâgati, konuşulanı hiç tereddütsüz zehir gibi içip yutmasında, o zehrin panzehrini kendi bünyesinde keşfetmesinde ve onu ruhuna karıştırmasında; aklına, jestlerine ve konuşmasına yedirmesindedir.
Gerekirse o gözlere kaçan bir bulantı, bir ses, bir öfke olmayı bilir; gerekirse hikmet adına sahneden çekilmesini de...
Konuşmak ne kadar güzellikle buluşursa o kadar sanat, ne kadar doğrulukla meczedilirse, o kadar ilmî olur; ikisi birden kıvama getirildiğinde buna belâgat ilmî, konuşma sanatı, hitap, yahut retorik denir.
Retorik, bir bakıma anlamları sistemleştirerek, kendine has bir eşya plânı, bir dekor çıkarmak; ona bağlı bir dil ve söyleyiş geliştirmek eylemidir teoride; pratikte ise bir stili, bir karakteri, bir üslûbu olan konuşmadır o...
Konuşunca ağızdan bal damlar mı?
Konuşanlar bir ihtimal, Fareli Köy’ ün kavalcısı ile akraba mıdır?
Konuştukça tatlı tatlı, kaç yılan deliğinden çıkar?
Meçhul… Veya bütün bunlar kişinin belâgatine has…
Konuşurken insan, ne kadar düşünür; cümleler art arda nasıl dizilir; bu doğaçlama esnasında, ya konuşan tıkanıp kalırsa, kekelerse, bazı kelimeleri yutup da yanlış telâffuz ederse...
Konuşanın ağzındadır kılıcı...
Ve konuşan bir iğne, bir çuvaldız taşır dilinde; yeri geldiğinde batırır, yeri geldiğinde dişlerine kamaşır çuvaldız ısırıkları...
Konuşmak için, üç temel unsurun bir arada olması şarttır:
1-Dil (Lisana Ait Gramer, Kimlik), 2-Konuşan… (Düşünce-Hayal), 3-Konuşulan… (Anlamın Düştüğü Perde-Anlam İkliminin Test Sahası...)
Konuşan, aslında düşüncedir... Dil ve “konuşulan…” birer araç, konuşan düşünce ise esastır… Yani konuşan düşünce, bir fikir şekillenmesidir; sese, dil iletisine, figüratif anlama dönüşen, damıtılan ve sonra plâstiğe damlayan...
Düşünce aslında, her şeyden önce gelir, kelâmın su hali, ateş hali, toprak hali, hepsi bir arada; çünkü bu dünyada ruhla birlikte şekillenecek olan, sadece düşüncedir...
|