Hastane köşeleri Halis Arlıoğlu Sayı:
95 -
Hastâne köşeleri, elinde pet şişeleri.
Uçup-gitmiş neşeleri, hastâne köşeleri.
Hasta dolu koridorlar, dolup-boşalır odalar.
Şaşkın-bezgin bocalar, hastâne köşeleri.
Burun-boyunda sargılar, ne aradı ne buldular?
En son oraya vardılar, hastâne köşeleri.
Sıra sıra oturmuşlar, derde kedere doymuşlar.
Kadere boyun eğmişler, hastâne köşeleri.
Sedyeler gelir gider, hastalıktan eridiler
Bir kemik deridirler, hastâne köşeleri.
Ana çocuk bekleşirler, eşi-dostu dertleşirler.
Baba kardeş bakışırlar, hastâne köşeleri.
Derman aranır derde, acep çâresi nerde?
Her şey vardır kaderde, hastâne köşeleri.
Zengin-fakir sıra bekler, sönüp gitmiş o ümitler.
Eriyip-gitmiş tüm yiğitler, hastâne köşeleri.
Kimi bastona dayanmış, kimi gençliğine yanmış.
Kimi de en son uyanmış, hastâne köşeleri.
Tevekküle düşmüş biri, akan gözyaşları iri.
Çoğunun yaşları ileri, hastâne köşeleri.
Feryat figândır sesleri, kesik kesik nefesleri.
Sona yaklaşan hisleri, hastâne köşeleri.
Kesilmiş o dağdağalar, varlık benlikli dâvâlar.
Ne ihtiras tantanalar, hastâne köşeleri.
Herkes can derdine düşmüş, iptilâlar hep üşüşmüş.
Makam mevki hepsi uçmuş, hastâne köşeleri.
İnkâr isyân vız gelirken, kendini zinde görürken...
Tafra tavırlar az gelirken, hastâne köşeleri.
Yemişler İlâhî tokadı, kalmamış ağzının tadı.
Kırılmış kolu kanadı, hastâne köşeleri.
İbrete şâyândır çoğu, uzaktan gidiyor çocuğu.
Yakmış kaderle çubuğu, hastâne köşeleri.
İniltiler yükselir hep, geçmiyor hasep nesep.
Görülecek mutlak hesap, hastâne köşeleri.
Orda tevekkül öğrenir, ne bulursa onlar yenir.
Sâde “geçmiş olsun!”denir, hastâne köşeleri.
Kimisinin kâse-i ömrü, dolmuş...
Kimi de artık, sararmış solmuş.
Kimisi yinede pop sitil, kiminde kravat !..
Kiminde fötür şapka, kimisinde o kasket.
Kiminin yüzünde, öyle derin bir kasvet...
Kimi bir yudum suya, kimi lokmaya hasret.
Artık perdeler kalkmış, hatırlanmış Yaratan.
Şimdi haberler gelir olmuş, gayri varâdan.(öteden)
Sağlam iken koşarmış, kuşlar gibi uçarmış…
Minnet etmez gezermiş, çok şeyleri ezermiş…
“O saltanat? Hepsi boşmuş, fâni dünyâ gelip geçmiş”
(Bu şiir kerîmem Ş.nin hastalığında altı ay İzmir E.Ü.'ne gidip-gelirken ve onun “Kemoterapi” gördüğünde, oranın kendine has yaşantıları bizzat görülüp yaşanarak yazılmıştır. Hanımla sabah namazını kılıp evden Kuşadası’ndan çıkar, güneş doğarken İzmir’e varırdık. Onu taksinin arka koltuğuna yatırır, battaniye ile sarıp sarmalar, kaloriferin sıcaklığı ile üşütmemeye çalışarak. (1978 model Şâhin 131) murat arabamızla haftada tahminen 4-5 kere gider-gelirdik.11/1/1999. Fakat bâzıları bunları unutsa da yazılar ve yaşananlar unutulmuyor. İşte buda onlardan birisidir. Belki bir gün rast gelip okur ve o günleri hatırlar.)
|