Bir mağrur bakışlıya Halis Arlıoğlu Sayı:
95 -
Dumanlı dağlar gibi, ne de mağrur bakışın.
Bazen kış, bâzen bahar, gül gibidir nakışın.
Şu kalbinden geçeni, söylemezsen bilemem.
Böyle gamsız olursan, ben de sana gelemem.
Unutuldum sanki ben, kapandı yolum izim.
Belli değildir şimdi, baharımla o güzüm?
Yaktın yine gönlümü, kül edip ezdin beni.
Hicranla baktım yola, artırdın elemimi.
Yuvasız bir kuş gibi, kaldım işte garîbem...
Bu hicran yarasıyla, kurtulamam elemden.
Gözyaşlarım sel oldu, yoluna baka baka.
Döndüm sanki mecnûna, değildir bunlar şaka.
O ceylân bakışların, yakmıştı yüreğimi.
Keşke görmez olaydım, artırdın elemimi..
Gül endamlı boyuna, mâil idim bakarken.
Sardın bunca vebâlı, yüreğimi yakarken.
Zâten darbe vurulmuş, inancıma, örfüme…
Umûr etmiyor kimse, gidiyorlar tersine..
Bir yara da sen açtın, kanayan şu kalbime..
Bâzen sitem okudum, sığınarak Rabbime..
Güneş gibi doğsaydın, şu derbeder ufkuma!..
Rûşen olurdu gönlüm, gördüğümden bu yana...
Karşılıksız sevgiler, hep hüsranmış insana...
Bu mevsim olmasa da, kalır öbür Nisana…
Cefâ çeker âşıklar, hep sevgili uğruna.
Vefâ görmez ne yazık, serer unu urgana
Çok ümitle böylece, yıllar yılı beklerler..
İflâh etmez bu dertler, helâk olup giderler…
Sevgi denen ateşin, harâreti yamandır.
İlâcıdır her şeyin, geçen onca zamandır.
Unutulur acılar, yeri çoktan küllenir.
Mâzi olur o yıllar, her tarafta dillenir.
Mâsumâne bakışlar, bir ok gibi batarlar..
Yüzgöz olur insanlar, ayrı yerde yatarlar.
Balım gülüm yılları, zamanla unutulur...
Bu sözüme kulak ver! Sonra zehir yutulur
|